Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '16

 
Kategori
Dünya
 

Cu'ci ve Mu'ciler

 İktidarın bir kadının eline geçmesi Avrupa'da meydana gelen önemli değişimdi. Avrupa artık bir kadın tarafından birleştirilmişti. Aynı aileden gelen prenseslerin kraliçe olmaları ve devletlerin üzerindeki kilise baskısının azalması yeni kıta ve sömürgelerin keşfedilmesi ile gittikçe zenginleşen bir Avrupa.

Sermaye kartopu gibidir. Zirveden aşağı nasıl bir kartopu aşağı doğru yuvarlanışında çığa dönüşüyorsa sermaye gücü de buna benzer. Bir kartopunun çığa dönüşmesi öyle sanıldığı kadar uzun sürelerde olmaz. Sermayenin siyasi desteği varsa, sermayenin büyütülmesi çok kısa sürede çok az bir sermaye dahi ciddi sermayelere dönüştürülebilir. Okuyucuların, uzaklara gitmeksizin yakın tarihe baktıklarında bunun birçok örneklerini görmeleri mümkündür.

Halklar kendi fakirleşmesi uğruna zenginleşen zenginlere homurdanırken, başka halkların fakirleşmesine karşın içlerinden yeni zenginler çıkarmalarına pek ses çıkarmazlar. Bu haliyle devletler aslında daha büyük yapılı mafya sistemlerine benzerlik gösterir. Başka halkların fakirleşmesi pahasına zenginleşmeyi uman, hatta bunu gaye edinen ülkelerin ne kadar namuslu yapıları olduğu kuşkuludur. Aynı şekilde o ülkelerin vatandaşlarının da ne kadar namuslu, şerefli, “medeni” olduklarının sorgulanma vakti gelmiş de geçmeye başlamıştır. Aslında bu tür ülke ve ülkeler dünyanın en aşağılık ülkeleri sıralamasının başındadırlar, en medeni ülkeler sıralamasında üst sıralarda değil. Günümüz dünyası, malzeme ne kadar kötü olursa olsun, onu iyi tanıtıp, satanların nihai dünya krallıklarını ilan ettikleri garip bir ucubedir. Mevcut dünya düzeni aynen budur. Örnek alınan Medeni denilen dünya düzeninin kısa özeti budur.  Bir başka halkın yaşadığı topraklar üzerinde ne var ne yok talan eden, dirençle karşılaştığı toplumları bombalayan, masum insanların kanını döken ve bu topraklardaki zenginliği, madeni gasp eden "Medeni Dünya" .

 İnsanoğlu denen zevata yutturulan bir uyku ilacından başka bir şey değildir. Medeni dünyanın insanları da galip gelen mafyanın üyelerinden başka bir şey değildir. Bir mafyanın diğer mafyanın moralini bozmakta kullanacağı ne kadar araç varsa bunu diğer mafyalar üzerinde sonuna kadar kullanan ancak vitrinde beyefendiyi oynayan, bizim gibi ülkelerde bir beyefendi olarak algılanan özenilen insan yiyen bir yamyam sistemin kurucusu bir mafya...

Avrupa ruhunu Rönesans sonrası, hareketlerde aramak çok yerinde olur. Bilimin önündeki en büyük engel olan, kilise gücünü yitirince boşluk para ve sistemi kavrayan ilk dönem kapitalistleri gücü ellerine aldılar. Kapitalizmin kökeninde klasik kiliseye karşı Protestan ahlakı ve fikri yatar. Bilindiği gibi Kuzey Avrupa ülkeleri,  Amerika Protestan iken Güney Avrupa ülkeleri  Katolikler tarafından kontrol edilir. Protestanlar tarihte Yahudilerle ciddi bir ortaklığa gitmesi onların para piyasalarına, ekonomiye hâkim olmalarına sebep olmuştur.

Günümüzdeki AB birleşmesinden çıkan sonuç, Güney Avrupa'daki bir  çok işletme, fabrika Kuzey Avrupalılar tarafından ele geçirilmesiyle neticelenmiştir. Avrupa’da kuzeyin gücünü bilen herkes şimdiden kesin galibi zaten bilir.

 Kraliçe Elizabeth çok genç oturduğu tahtta altmış yıla yakın bir süre ülkeyi yöneten oldukça güçlü  bir karakterdi. Bu devirde İngiltere tarihin en güçlü imparatorluklarından biri haline gelmiştir. Bunda yönetim şeklinin öneminin yanı sıra bir ada ülkesi olması, deniz gücü üstünlüğünü elinde bulunduran İngiltere için, savunma ve saldırı imkânları açısından oldukça önemli bir avantajdı…

İspanya,  ilk kez İspanya'daki Vizigot Krallığı'nın son kalıntılarının arasındaki karışıklık ortamında İspanyol Yahudileri ve bazı Vizigot yöneticilerinin daveti üzerine İspanya'ya 711 yılında Tarık Bin Ziyad tarafından fethedilmiş ve yaklaşık sekiz asır devam eden bir medeniyet kurmuştu. Tabi olarak sekiz asırlık bir medeniyetin ciddi bilimsel bilgi ve kültürel zenginliğin eseri olacağı kabul edilmelidir.

İlk üniversite, İspanya'da Endülüs Emevi Devleti tarafından kurulmuş, rivayete göre bazı kütüphanelerinde bir milyonun üzerinde el yazması ile önemli  bilim ülkesi haline gelmiş, yüzlerce bilim adamı ile önemli bir merkez haline gelmiştir. 1492 yılında buradaki Müslüman nüfusun son savaşını da kaybetmesi ile milyonlarca kitap yakılmış, kütüphaneler tahrip edilmişti. İspanya'ya gelen Müslümanların yüz yıllardır yaptıkları birikim tahrip edilmişti. İspanya’daki Müslümanların yenilen devletleri tarihe karışmış, Osmanlı İmparatorluğu, donanmasını göndererek, son Müslüman nüfusu da, Yahudilerle birlikte tahliye etmişti. İspanya'nın İspanyolların eline geçmesine müteakip yeni kıtaların keşfi hızlanmıştı. Ülke çok kısa bir zamanda Amerika, Hindistan altınları ile bir anda dünyanın en zengin ülkesi haline gelmişti. İspanyollar bu ekonomik gelişmeyi iyi değerlendirememişler çok kısa zamanda denizdeki üstünlüklerini önce Hollanda’ya kaptırmışlar, Hollanda’dan sonra bilindiği gibi denizlerin hâkimi çok kısa zaman sonra İngiltere olmuştu…

Yönetim şekilleri arasındaki en hantal yönetim şekli demokrasi henüz dünya ile tanıştırılmamıştı. Hoş bazı ülkeler hala demokrasiyle tanışmış değil. Demokrasi ciddi anlamda ortak akıla dayanan iyi niyetli insanlar için uygulanabilecek bir yönetim şeklidir. Eğer ki, demokrasi kültürü olmayan bir ülkeye demokrasi   uygulanırsa kardan fazla bir şey sağlamaz. Demokrasi ve krallık arasındaki fark, bir babanın adaletli bir yönetimle beş oğlunu emir komuta zinciri ile bir arada tutmayı başarıp, servetlerine servet katarken, babanın olumu üzerine iktidar kavgasına tutuşan oğulların, yengelerin, torunların biriktirilen onca serveti bir anda sıfırlanır. Türk  ve dünya tarihi, ailelerin hayatları bu konuya dair birçok ibretlik hikâye sunar...

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..