Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cuma pazarı keyfi

Cuma pazarı keyfi
 

alıntıdır


Üsküdar'ın meşhur cuma pazarı vardır.

Ahmediye meydanında Gündoğumu Caddesi'nden başlar, Esvapçı ve Emin Ongan Sokaklar boyunca uzanır. Oldukça büyük bir semt pazarıdır, ne ararsanız bulursunuz. Sebze, meyve, kahvaltılık, iç giyim, dış giyim, züccaciye vs.

Çocukluğumda annemle çok giderdik. O zamanlar market diye bir şey yok tabi. Alışverişimizi mahalle bakkalımızdan, manav ve kasaplardan yapardık. Ama asıl büyük ve heyecanlı alışveriş cuma pazarından yapılırdı. Heyecanlı diyorum, çünkü pazarın o büyülü atmosferi heyecan verirdi daima bana. En çok sebze meyve satılan tezgahlar ilgimi çekerdi. Domateslerin, kıvırcık salataların, yeşil soğanların, maydanoz, dereotu ve havuçların oluşturduğu renk cümbüşü aklımı başımdan alırdı. Hâlâ öyle ya, hep o tezgahların başında oyalanırım.

Çocukluk bittikten sonra o kadar seyrek gittim ki pazara. Yıllarca Avrupa yakasında çalıştığım için zamanımı denk getiremedim hiç. Bir de burnumun dibindeki küçük marketten alışveriş yapmak kolayıma geldi doğrusu. Geçen yıl ofisimin yerini değiştirince yolumun üstü oldu pazar. Fakat nedense bir kaç kerenin dışında pek uğramadım.

İki haftadır ise pazardan yapıyorum alışverişimi. Bir keyifli ki sormayın.

Bugün öğle vakti Kadıköy'e gidecektim iş için. Yolumun üzerindeki pazara uğradım.

Önce ilk olarak geçen hafta peynirini alıp çok beğendiğim peynircinin başına gittim. Eskiden "Aaaa, pazardan peynir mi alınır canım?" diyenlerdendim. Vallahi peynir öyle güzeldi ki sanırım artık hep buradan alacağım. Yiyip bitirip bir yerimize de bir şey olmadığına göre devam yani.

Oradan ayrılınca biraz ileride karşı tarafta bir genç kız gözüme çarptı. Önünde, içinde sap saman buluna küfede köy yumurtası satıyordu. Önce geçtim gittim bir kaç adım, sonra birden geri dönüp almaya karar verdim. İyi ki vermişim, kız nasıl sevindi, nasıl ilgili, bir de sohbetkar. Tam bana göre.

Yumurtacıdan ayrılınca mısırlar gördüm ileride. Pazardan hiç mısır almamıştım şimdiye kadar, hep köyden annemlerin yetiştirdiği mısırları kaynatıp yerdik. Canım çekti, biraz fazla aldım galiba, üstelik şekere de iyi gelmez, ama oğlum çok seviyor, o yer artık çoğunu.

Enginardı, barbunyaydı, zeytindi derken elim kolum doldu. Değişik bir keyif ve huzur içinde eve gidip bıraktım aldıklarımı ve Kadıköy'e doğru yollandım.

İşten gelince ilk iş mutfağa girdim, mısırları kaynattım, enginarı ve barbunyayı zeytinyağlı pişirdim. Vallahi çok güzel oldu hepsi de. Hele mısırlar, süt gibiydi maşallah. Ucuz olanından aldım diye biraz tereddütlüydüm, ama iyi çıktı.

Değişik oluyor, çok keyifli oluyor pazardan alışveriş yapmak. En güzeli sohbet ediyorsun satıcıyla, çok teşneler zaten. Bir tanesi bugün bana, "Abla meydanda iftar çadırı var mı?" diye sordu. Meğer insanlar iftar çadırında yemek yedikleri için pazardan alışveriş yapmıyormuş ramazanda. "Ne alakası var?" dedim. "Çok alakası var abla, bizim millet beleşçi, karnını orada doyuruyor işte, oruç tutan da tutmayan da, niye gelsin ki pazara?" dedi.

Kim bilir? Belki de öyledir, ben bilmem :)

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..