- Kategori
- İnançlar
Cuma sohbeti
Yaşamın hengâmesi, ülkenin bitmez tükenmez sorunları. Hele bir de üzerine dostların sitemi geldi mi… İnsan öyle bir yoruluyor ki, sormayın.
İyi ki bizi bizden iyi bilen, bizi bizden çok seven, biz kaçsak da bize asla küsmeyen bir irade var.
Bugün Cuma. Beyoğlu’ndan Üsküdar’a. Aziz Mahmud Hüdai Hz.’nin kabrine, kalbine bir yolcuk. “Sen, sarayında otururken, dışarıda tebaan aç mı susuz mu? Şu kış günü sobasında var mıdır kömürü? Bilmezken, ben nereden bileyim, elindeki akrep mi? Yoksa fil mi?” diye, devrin padişahına ve padişahlarına ders veren, yol gösteren, halk ile hak arasında köprü olan eşsiz abidevi bir şahsiyet. Aziz Mahmud Hüdai.
“Kim benim kabrimi ziyaret ederse, ateşte yanmasın, suda boğulmasın, kıyamete dek bizim korumamız altında olsun” diyen, yüce gönüllü insan. Hani “Şehitler Ölmez” ya, hani ölü olan bizizdir aslında. Görmez kör gözlerimiz hakikat ile gerçeği.
Bıraktım bugün tüm işi gücü. Öyle yorgun ki kalbim. Sanırsın, büyük bir savaştan kaçtım şimdi. Harap, yıkık, virane. Kırık dökük kalp kristal tanecikleri ile.
“Hey usta ben geldim! Avucumda yüreğim. Al ne olur? Ver bana yenisini.”
Cumanız hayr olsun. Sizi dosta taşıyacak yâr ve yârenlerle birlikte olun. Hoş sohbet ile hoşça kalın.