Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '14

 
Kategori
İnançlar
 

Cuma Suresi

Cuma Suresi
 

Cuma Suresi’nde isminden anlaşılacağı üzere Cuma Namazına, zikrullaha, birlik ve beraberliğe çağrı, davet vardır.

Cu: Arama, araştırma, inceleme. Akarsu, nehir, çay. Arama yapan, araştıran, arayış içerisinde olan. Açlık, acıkma.

Cem: Hükümdar, padişah, şah. Toplama. Bir yere getirme. Asker kuvveti. Matematikte toplam.

Cemaat: Topluluklar. İmamın arkasında topluca namaz kılanlar. Birbirlerine bağlı insan toplulukları.

Cum’a: Toplanma. Cem olma. Birlik ve beraberlik. Bir amaç için toplanma.

&&&&

Cuma sözcüğünün sözlük anlamından da anlaşılacağı üzere, arayış içerisinde olanlar, duygusal açlık yaşayanlar mutlak yaratıcıya kavuşabilmek, O’na ait bir ses, bir sezinleme algılayabilme amacı ile toplanıp bir araya gelirler. Peki, bu kutsal ayin sonrasında neler yaşanır? Cem olan bireyler duygu dünyalarının enginliği paralelinde Rabb’lerinin niteliklerinden kendilerine pay edinirler. İçsel, kalbi bir zırh kazanılır. Ruhsal kademelerde ilerlemeler kat edilir. Yeni yeni unvanların sahibi olunur. Ödüllendirilir. Kuvvet ve kudret sahibi bireyler olma ayrıcalığına kavuşulur.

“Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ı tespih eder.” (Cuma -1.)

Cuma namazı zikri ardından birey, “hüküm ve hikmet” nitelikleri ile donatılır.

Hikmet: Hakimlik, sebep, vesile. Bilgi. Bilim. Marifet. Hars. Kavrayış. Nosyon. Dağarcık. Kültür. İlim. Akıl. İrfan. Us. Ufuk. Anlak. Huş. Mantık. Basiret. İzan. Seziş. Algılayış. Öngörü. Algı. Beceri. Bilinç. Düşün.

Cuma namazı ile birlik ve beraberlik içerisinde bir anlamda toplu bir öğreti hatta alışveriş ile karşı karşıya kalınır. “De ki: “Allah’ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Cuma-11)

Rızk: Aş. Kumanya. Gıda. Yiyecek. Azık. Zahire. Katık. Yemeklik. Yem. Doygu. Geçim. Geçimlik. Geçinim. Kazanç. Taayyüş. Geçinme. Maişet. Besin. Gelir. Yaşam. Kısmet. Nasip.

Maddesel ve ruhsal rızkların kaynağının yine Rezzak isminin sahibi Cenabı Allah (C.C) olduğu bildirilmektedir. Bununla birlikte hem dünya hem de inanılan öteki âlem için elde edilmeye çalışılan yaşam geçimliklerinin temin edilmesinde yine sebeplere, aracı, vesile olan bir anlamda köprü işlevini üstlenmekte olan bireylere ya da nesnelere gereksinim duyulması kaçınılmazdır. Duygusal, ruhsal, manevi gıdaların getirisi için “hikmet” sahibi bireylerin olması aynı zamanda ilahi bir hükümdür. Kaldı ki, Cuma Namazının kılınması ancak bir imam önderliğinde gerçekleşebilmektedir. İmam olarak adlandırılan kişi bu alanda “bilgi ve öğreti” donatıları olan bir ferttir. İmam olmaksızın bu zikir, namaz uygulanamamaktadır. Bu noktada şu soru akla geliyor; namaz kılan topluluk imama mı secde ediyor? Veyahut beklentisi imamdan mıdır? Hayır. Ne var ki, özellikle bu ibadetin imam olarak görevlendirilmiş olan kişi ardında yerine getirilebilmesi dışında farklı bir metodu olamamaktadır.

“Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Cuma – 5)

“İşte bu, Allah’ın lütfüdür. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Cuma – 4)

Aslında bu gerçekliğin çok yakından bilinmesine rağmen ne yazıktır ki, kabullenmekten kaçınılmaktadır. Kolaycılık ile ret etme yolu tercih edilir. Eşek örneği ile taşınmakta olunan bilginin bilincinde olunmaması, içselleştirilememiş olması anlatılmaktadır. Bu duyumsamaya engel teşkil eden öncelikli faktör kıskançlık hastalığıdır. Oysa bu ayrıcalığın bizatihi ikramın gerçek sahibi Allah tarafından sunulmakta olan bir lütuf olduğu ve bu lütfü her kime arzu ediyorsa ona vermekte olduğu bildirilmektedir. O halde son peygamber olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed (a.s.)’ın ve O’nun görevini kıyamet gününe kadar üstlenecek olan Ehl-i Beyt’inin önder, imam olarak kabul edilmesi kaçınılmazdır. “O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir.” (Cuma-2.)

 Hz. Resûlullah’ın (s.a.v) âşığı Ebû Bekir Sıddîk (r.a): “Resûlullah’ın Ehl-i Beytini sevip memnun ederek Resûlullah’ın (s.a.v) hatırını gözetin. Vallahi, Resûlullah’ın yakınlarının haklarını korumak, benim için kendi yakınlarımın haklarını korumaktan daha sevimlidir.” (Buhârî, Fedâilü Ashâbi’n-Nebi, 12.)

Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuştur ki: “Şüphesiz, (âhirete) çağrılıp gitmem yakındır. Size iki büyük ve hukuku ağır emanet bırakıyorum. Birisi, Aziz ve Celil olan Allah’ın kitabı Kur’an. Diğeri de gözümün nuru Ehl-i Beytim’dir. Allah’ın kitabı Kur’an; semadan yeryüzüne uzatılmış (ilâhî ve nuranî) bir iptir. Lâtif ve Habir olan (her şeyi bilen Rabbim) bana bildirdi ki: Kur’an’la Ehl-i Beytim (âhirette) Havz-ı Kevser’in başında bana gelene kadar birbirinden ayrılmayacaklar. Öyleyse, sizler (size emanet ettiğim) bu iki şeyde bana nasıl halef olduğunuza (benden sonra onlara nasıl davrandığınıza) iyi bakınız; onların hakkını korumaya dikkat ediniz!”

(Ahmed, Müsned, 111,17;V,182;Tabarânî, el-Mu’cemu’1-Kebir, V, 154 (No:4922, 4923). Bkz: Tirmizî, Menâkıb)

Kaynakça:
1. (Osmanlıca Türkçe Lügat, Mevlüt Karaca)
2. Mikrosoft Word Sözlük İçeriği

Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Ehli Beyt’i ile cem olup birlikte yaşanması temennisiyle. Muhammed aleyhisselam’a ve O’nun nesline salat ve selam olsun.

 

 

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..