Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cumartesi

Cumartesi
 

 

Kurutup saçlarımı aceleyle, meşhur tokalarımdan biriyle tutturuyorum. Ne rahatlık. Yüze hafif rütuşlar, biraz fondöten, kalem, ruj. Ne giysem diye fazla düşünmüyorum. Zaman yok. Öğlen 12 ye yetişmeliyim.

Neyse ki fazla otobüs beklemedim. Durağa varmamla geldi. Hava sıcak ama çok değil. Ne çok severim bu gevşetici ama bunaltmayan havaları. Ve bunaltmayan dostları”

Buluşma mekânı Konak'taki Yeni Karamürsel’in önü. İzmir'liler bilir. Arkadaşlar, sevgililer birbirlerine YKM önünde randevu verirler. Her zaman kalabalık. Hem beklerken sıkılmazsın da.

Çok sıcaksa içeri girip biraz dolaşırsın. Ya da gelen geçeni seyredersin.

Geçen gün Cumhuriyet Okurları Platformundan oldukları, göğüslerindeki kâğıtlarda yazan bir grup vatandaş ellerinde tencere, tabak, başlarında huni ve ağızlarında düdükle hükümeti protesto ediyorlardı önünde.

Vatandaşım benim, göstersin tepkisini tabi, en demokratik hakkı. Bizim gibi birilerini bekleyenler de ilgiyle onları izliyorlardı. Düdük öttüren bir amca çok hoştu :)

Bugün sakin. Herkes birilerini bekliyor.

Sarılıyoruz, sanki uzun zamandır görüşmüyor gibi. 5 dakika geç kalmışım. Takılıyor bana “randevularına hiç zamanında gelmiyorsun” diye.

“Sen gelmeden dolaştım biraz içeride, geçen beğendiğin çanta satılmış”. Üzüldüm şimdi.

Yürüyoruz vapur iskelesine.

***

“Yere basmıyor ayaklarım, kayıyor sanki kalabalıklar içinde ve sürüklüyor beni 9 Eylül vapurunun güvertesine.

Ahh deniz, masmavi, ne güzel. Buharlaşıp esiyor ve doluyor tüm bedenime. O hoş “boşluğa düşme” duygusu. İçime çekiyorum ılık ılık, geziyor damarlarımda ve yerleşiyor yüzüme, bakışlarıma. Kapatıyorum gözlerimi, kaçmasın bu mutluluk esintisi.

Sonsuzluğun içinde sen ve ben, zaman durmuş. Elimi uzatsam tutacağım martının kanadından rüzgârı. Ve bir beden bulacak ruhun, yanı başımda.

Yaşamın kokusu olur mu? Oluyormuş.”

***

Karşıyaka çarşısı kalabalık. Daha çok kızlı, erkekli gençler. Kızlar çiçek gibi, rengarenk. Yeni nesil ne kadar güzel.

Yıllar önce yaşlı bir öğretmenimiz de aynı şeyi söylemişti, şimdi ben de aynı düşünüyorum Yaşlanıyor muyum ne?

“Öyle güzelsiniz ki hepiniz, makyaja hiç gerek yok. Sizin güzelliğiniz gençliğinizde” demişti.

O yaşta da nedense insan bir türlü kendini güzel bulamıyor.

***

Doktora gitmeyi hiç sevmem. Hele dişçi ve jinekolog sadece benim değil galiba tüm kadınların korkusu. Bu sefer ben hasta değil, refakatçiyim, rahatım. Geçen sefer meme kontrolü ve “mamografi” çekimi için de, o bana randevu alıp beni rahatlatmaya çalışmıştı.

Neyse ki Karşıyaka çarşısı çok renkli. Yürürken, kıyafet, ayakkabı, çanta vitrinlerinin cazibesine kapılıp doktor gerginliğini unutabiliyorsun. Sanırım bu gevşeme tekniği sadece biz kadınlara özel. Erkekler ne yapar bilemem. Allah onlara kolaylık versin :)

***

Eskiden sahilde cafeler vardı. “Keşke şimdi de olsa” diyorum, yol üzerinde dondurma satan bir yer ararken.

Dondurma. Evet, karışık, vişneli, limonlu, çikolata, vanilyalı dondurma bu günün sonunda ödülümüz. Hımmmmmm. Nefis. Eritirken ağzımda, denizden esen serin rüzgarı ruhumda hissedip, düşünüyorum.

“Yaşamın kokusu olur mu? Oluyormuş” Çekiyorum içime.

 

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..