Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Cumbur lop

Cumbur lop
 

1920’lere kadar şimdiki İrlanda Cumhuriyeti’nin toprakları Birleşik Krallık’a, yani Büyük Britanya (Great Britain) adasına aitti. İrlanda’da kulüpler, İngiltere ve İskoçya’daki kulüpler gibi kuvvetli olmadığından, futbolcular aradan sıyrıldıklarında ilk gittikleri yerler hemen buralar olurdu. 1886 yılında 4 ulusal federasyon (İskoçya – İngiltere – Wales – İrlanda) ortak bir deklerasyona imza attılar. O zamanlar İrlanda tek bir ada toprağıydı.

1921’deki anlaşmaya göre de Kuzey İrlanda, Birleşik Krallık toprağı sayıldı. Bu deklerasyona göre çeşitli futbol oyun kuralları standartlaştırılırken, en önemli maddesi; “milli takımlarda oynama hakkının oyuncuların sadece ikâmet ettiği toprağın milli takımında” olması kuralıydı.

1895’de bu kural biraz daha sertleştirildi: “Uluslararası maçlarda oynayan oyuncular, kökenine bakılarak milli takımlarda görev alacaklardır. Büyük Britanya yani Birleşik Krallık mensubu babaların yurt dışında doğan çocukları için özel düzenlemeler gereklidir”.

Yani, iş sıkıdır. Kökeni Britanya olan babaların çocukları bile, cumbur lop milli takıma alınmamaktadır.

1952 yılında İrlanda, yani İrlanda’ca söylenecek olursa Eire ülkesi, Birleşik Krallık’tan ayrıldı ve ayrı bir ülke oldu. Aynı yıl FIFA’ya başvurdu. Uluslararası düzeyde adının Kuzey İrlanda olarak kalmasına bir itirazları olmamakla birlikte, futbol maçlarında adlarının İrlanda Cumhuriyeti olarak anılmasını talep etti. Ancak kabul edilmedi.

1895’den 1957 yılına kadar tam 62 yıl 4 ulusal federasyonun deklerasyon kuralları sıkı sıkıya korundu. 1957 yılında ise, yeni bir düzenlemeye gidildi. Milli takımlarda oynayabilmek için o ülkede en az 2 yıl ikâmet zorunluluğu arandı. Karar 1895’e göre biraz daha yumuşamıştı, ama yine de bir kural vardı.

Futbolcular, cumbur lop milli takıma alınmıyordu.

1895’den 1995’e kadar yani Jean Marc Bosman davasının Avrupa Adalet Divanı’nda (AAD) 15 Aralık 1995 yılında sonuçlanmasına kadar tam 100 yıl, İngiltere’de bu gelenek sürmüştür. Ama gittikçe de eriyen bir gelenek olarak yerini daha fazla koruyamamış, paranın gücü karşısında ortadan kaldırılmıştır. Ortadan kalkmıştır, ama dikkat buyurunuz tam 100 yıl hüküm sürmüştür bu kurallar.

Hangi kurallar?

Takımlara cumbur lop alınmama ve milli takımlara cumbur lop devşirme ile oyuncu almama kuralları.

Hep yurt dışı yurt dışı denir ya, hep futbolun beşiği İngiltere’den örnekler verilir ya, alın işte İngiltere’den örnekler. İngiltere’deki uygulamalar böyleydi. “Böyleydi” dememiz, şimdinin “değiştiğini” söylememiz demektir ama “futbolda yabancı oyuncu sınırlandırılmasının kaldırılmasını” savunanların da geçmişi değerlendirmeden “bak işte İngiltere’de de yokmuş” demesini gerektirmez. Elin oğlu tam 100 yıl bu sancıyı çekmiş. Biz çektik mi?

“Çektik, Avrupa’da başarılı olamıyoruz işte” diyenler, daha dün geçmediler mi Edirne’den öteye?

“Avrupa’da başarılı olamıyoruz”.

Ne zamandan beri?

Daha dünden beri.

Bilgi yoksunluğu içimizi kemirse de naçizane bilgimizi paylaşmak için akademik sorumluluk gereği, yazıp söylemek durumundayız. Gelişmiş ülkelerde, sanayi üniversite işbirliği, araştırma geliştirme çalışmalarında bir öncüdür. Her türlü toplumsal ilişkilerde ve yapılacak her türlü düzenlemelerde, konu uzmanlarından görüş sorulur, bilimden yararlanılır. Bu bakışın ülkemiz için geçerli olmadığına hep isyan ederiz. Geçerli olan görüş alma ve sorma işlemleri yapıldığında da o makamı kaybetmemek için makam sahibine göre görüş bildirilir. Yani makamın isteği bellidir, o görüşün dışına çıkılmaz. Eğer çıkılırsa, bir daha oralarda bulunulmaz, hemen kapıyı dışarıdan kapatması söyleniverir. Kişilere göre makam ve iş yaratmak, ilgili komisyonlarda uzman görüşlerinin olmaması demektir.

Toplumu bilinçlendirmek ve tarihi perspektiften bir bakışı topluma sunmak anlamında yazacağımız şu satırlardan başka yapacağımız bir şey yoktur. Ne yapalım, bu da bizim elimizden gelendir.

Sürüden ayrılanı hiçbir zaman kurt kapmaz. Bildiğimiz inandığımız yolda sürüden hep ayrılmalıyız. Rahmetli büyük usta ve yazar Haldun Taner’in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” adlı bir tiyatro eseri vardı. Oradaki bir replik şöyleydi:

“Büyüklerimiz her şeyi bizden iyi bilir. Büyüklerimiz ne yaparsa doğru yapar”.

Aman dikkat edelim, sakın havuzda gördüğümüz su, serap olmasın? Balıklama atlarken beynimiz patlar mı acaba?

Bunu zaman gösterecek.

Haydi o zaman hep beraber bilgi yoksunluğu havuzuna bir dalış yapalım.

Cumbur lop.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..