Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Cumhurbaşkanımız Gül İle Başbakanımız Erdoğan arasındaki fark!

Cumhurbaşkanımız Gül İle Başbakanımız Erdoğan arasındaki fark!
 

Yorumsuz


29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı bu yıl daha büyük bir coşku ile kutladık. Günler, aylar, yıllar geçtikçe Cumhuriyetin kıymetini acaba daha iyi mi anlıyoruz?

O sabah TRT.1 de naklen yayınlanan Cumhuriyet Bayramı törenlerini izleyebilmek için televizyona yapıştım adeta. Anıt Kabir’de olmayı o kadar çok isterdim ki ama gidemedim. Malum, ekonomik sıkıntı beni de vurdu.

Sıra Atatürk Kültür Merkezindeki gösterilere gelince, Sn. Cumhurbaşkanımızın ve protokolün yerini almasından sonra gösteriler başladı. Okunan şiirler ile fazla duygusallaştım. Tören geçişlerinin başlaması ile birlikte Cumhurbaşkanımız ve Genelkurmay Başkanımız ayakta ilgiyle izlemeye başladılar. Başbakanımız Sn. Erdoğan’ı gözlemledim. Cumhurbaşkanımız ile tam tezat bir görüntü arz ediyordu.

Fütursuz, ilgisiz. Gözündeki kara gözlüklerle bazen elindeki bir kâğıda bakıyordu, bazen de başını başka tarafa çeviriyordu.

Öyle bir durumu vardı ki, sanırım bunu benim gibi binlerce kişi düşünmüştür.

-Offf ya! Bir bitse de gitsem.

Evet, aynen bu havadaydı nedendir bilemem! Oysaki gençlerimiz bu gösteriler için kim bilir ne kadar emekle çalışmışlardı.

Çeşitli okulların gençleri, Polis Okulu talebeleri, hepsi birbirinden güzel ve disiplinli geçiyorlardı. Nefis görüntüler vardı.

Hele, Kara Harp Okulu öğrencilerinin geçişleri sırasında zırl zırıl ağlamaya başladım. Onların geçişinden önce, bandodan trampet sesleri adeta gök gürültüsü gibi ortalığı inlettiğinde tüylerim diken diken olmuştu.

Gözümde Kocatepe’de Atamızın karlar üzerinde yatışı canlandı. Ayakları çıplak, üzerlerinde üniformaları bile olmayan, yırtık pırtık giysilerle askerlerimizi, kağnı arabalarıyla cepheye malzeme taşıyan kahraman kadınlarımızı düşündüm. Bu vatan onlara çok şey borçluydu ve bu vatan o yoksul ve yokluklar içinde bir mucize yaratarak kazanılmıştı. Atatürk gibi bir dehanın olması bize Allahın lütfüydü.

En önde sancağı tutan bir genç kızımız vardı. Kadın olarak gurur duydum. Atatürk’e tüm kadınlar adına teşekkür ettim gözyaşlarım arasında.

Sancakların geçişinde anonsu yapan kişi ikinci kez hatırlatma durumunda kaldı. Selamlamak için herkes ayakta olacak diye. Çünkü ilk anonstan sonra gösterileri izlemeye gelen halkın bir kısmı yerlerine oturmuşlardı. Tabi başbakanımızda oturmuştu. İkinci anonsta zoraki kalktığı belli oluyordu.

Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı ayaktaydılar ve tören sonuna kadar ayakta kaldılar. Bu sırada yorgun düşen Sn.Gül’ün ayakta biraz sallandığına tanık oldum. Haklıydı, oldukça yorucu bir selamlamaydı bu. Yüzünde bazı tebessümler oluşuyordu bazı derin bir düşünceye dalmış izlenimi oluyordu.

3 saate yakın ayakta kalmak oldukça zor tabi. Ama her şeye rağmen gülümsüyor ve ilgiyle izliyordu. Genelkurmay Başkanımız ise askeri duruşu ile adeta kaya gibi yerinden kıpırdamıyor ve selam duruyordu zaman zaman.

Kanıyla, canıyla İstiklal Savaşımızı kazanmış Çanakkale de savaşan askerlerimizi o günlerdeki üniformalarıyla canlandırmaları, atlı süvarilerin geçişleri ve dünyanın en eski bandosu unvanını taşıyan Mehter Takımının geçişi, insanda tatlı bir heyecan ve gurur yaşatıyordu elbette.

Bakıyorum Başbakanımızda tık yok. Beş karış bir surat ve ilgisizlik. Sanki bu ülkenin başbakanı değil de bir yabancı misafir. Yabancı misafir olsa bile inanın ilgiyle izlerdi.

Diyeceğim ki, başbakanın canı son günlerde oy kaybı olmasından ve işlerin biraz ters gitmesinden ötürü canı sıkkın. Yok, yok, bu olamaz çünkü diğer merasimlerde de kendisini izlemiştim hep aynı duruşu sergiliyordu.

Bir başbakan düşünün, Fenerbahçe maçlarına büyük ilgi duyuyor ama resmi ve anlamlı törenleri kale bile almıyor.

Dedim ya başbakanı inceliyorum hatta bu tavrına içimden kızıyorum. Nedenini ise anlayamıyorum.

Ya, bu gençler senin ülkenin gençleri, cumhuriyetimize ve size saygı yürüyüşü yapıyorlar.

Ayy! Az daha unutuyordum Sn. Başbakanın ilgisi sadece Türk Yıldızlarına oldu. Jet pilotlarımız yine harikalar yarattılar. Çok tehlikeli ve dünyada sadece Türk pilotlarının yapabileceği gösterilerdi bunlar.

Cumhuriyet Bayramımız

Bu bayram, bayramlarımızın en büyüğü.

Bugün ülkemizin bağımsızlığa kavuştuğunu tüm dünyaya ilan ettiğimiz gün.

Bu gün ümmetçilikten kurtulup birey olmaya hak kazandığımız gün, Atamıza minnet borcumuzu göstereceğimiz, onu sevgiyle anacağımız büyük bir gün.

Suratlarımızın asık olmayacağı gözlerimizin içinin güleceği gün.

Bizler güldük, gururlandık ve övündük. Dilerim Atatürk Cumhuriyeti ilelebet onun çağdaş düşünceleri içerisinde yaşayacak gelecek nesillerimize öyle kalacaktır.

******

Akşam Kadıköy Belediyesinin her sene düzenlemiş olduğu Bağdat Caddesindeki yürüyüşe katılım çok büyüktü. Hani derler ya iğne atsanız yere düşmez diye işte öylesine bir kalabalık vardı. Suadiye ışıklardan Göztepe’ye büyük coşku ile yürüdük. CHP. İl Başkanı Sn.Gürsel Tekin de aramıza katılmıştı bu sene.

Kimler yoktu ki zaten. Herkes ama herkes oradaydı.

Görmeliydiniz ilgiyi. Tüm evlerden bayraklar sallanıyor ev sakinleri el sallıyorlardı. Marşlarla yürüyorduk. Konvoy kalabalıktan ötürü çok yavaş ilerliyordu. Bir ara, bir milyon kişi olduğumuz anonsu yapıldı öndeki bayram aracından. Ben ve bir arkadaşım Göztepe’ye iyice yaklaştığımız sıra konvoydan ayrılıp ara caddeden Minibüs caddesine doğru yol aldığımızda, yolda ellerinde bayrakları ile yürüyüşe katılmak isteyen onlarca insana rastladık. Benim elimdeki bayrağı görenler yürüyüşün bitip bitmediğini soruyorlardı. Hayır, bitmedi, dediğimde Bağdat Caddesine doğru koşturuyorlardı.

Bu vatan için can veren kadınlı erkekli nice şehitlerimizi ve sevgili Atamızı minnetle anıyorum ışıklar içerisinde yatsınlar diyorum.

Sevgiyle kalın…

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..