Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

Cumhurbaşkanından oyalama kâğıdı…

Cumhurbaşkanından oyalama kâğıdı…
 

Kaynak: www.milliyet.com.tr


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son aylarda yoğunlaşan siyasi ve hukuki tartışmaları yakından izlediğini belirtti. Sayın Cumhurbaşkanı; <ı>"Söz konusu tartışmaların Anayasamızın temel ilkelerini, ulusal çıkarlarımızı ve itibarımızı, milli birlik ve beraberliğimizi, ekonomik ve siyasi istikrarımızı zedeleyebilecek boyutlara varmamasına ve bunun gerektirdiği adap, usul ve düzeye özen göstermek sorumluluk duygu ve bilincine sahip bütün kişi ve kurumlar için geçerli olan bir görevdir" dedi…

Bu kadarı yetmedi…

Cumhurbaşkanı Gül, açıklamasında şu ifadelere de yer verdi:

<ı>"Bunların büyük bölümünü çeşitli vesilelerle yaptığım konuşmalar, yazılı açıklamalar ve demeçler yoluyla kamuoyu ile esasen paylaşmış olduğum malumdur. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim ki, küresel ve bölgesel planda, önemli siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olunan bu kritik dönemde ülkemizde yaşanan olaylar ile ilgili siyasi ve hukuki tartışmaların, halkımızın fedakârlığıyla sağlanmış olan istikrar, itibar ve kazanımlarımızın aşınmasına ve Türkiye’nin stratejik çıkar ve hedeflerinde ileride telafisi mümkün olmayan tahribatlara yol açmasına fırsat verilmemelidir… Temaslarım devam etmektedir ve edecektir."

Bu açıklamayı Yargıtay Başkanı’nı davet ettikten önce ve sonra yaptı…

Bu kadar çalkantıdan sonra, bu açıklama <ı>“tiride suyuna ekmek doğramak” gibi kaldı. Bir başka deyim ile <ı>“Ne şiş yansın, ne kebap” oldu.

MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ, ne amaçla söylediği belli olmayan önerisi de bu şekilde <ı>“Doğacak oğlanının belli olduğu” gibi oldu…

Oysa Sayın BEHÇELİ umdu ki, Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın 104. maddesinin kendisine yüklediği <ı>“…Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını” gözetsin…

Peki, <ı>“Düzeni bozan” taraf genelde kim?

Bana göre hükümet kanadı, çünkü kavgalı olmadığı tek kurum yok. Üstelik milletin bir bölümü ile de kavgalı. Diğer bir anlatımla <ı>“Kendilerine ram olmayan” kendilerinden olmayan taraf gördükleri ile de kavgalı.

Aslında Cumhurbaşkanı için en güzel bir fırsat. Tarafsız davranışını kanıtlamak için bulunmaz Bursa kumaşı gibi.

Acaba diyorum Cumhurbaşkanı, köşkte davet verirken <ı>“Hadi hepiniz birden gelin, toplanın şu yuvarlak masanın başına” deseydi, Başbakan de gelir miydi?

Belki de yapmıştır. Öneri ortaya atıldığı günden beri aradan geçen süre içinde bunu da düşünmüştür. Dememiş miydi <ı>“Görürsünüz” diye?

Eğer <ı>“Gördüğümüz, göreceğimiz” bu kadar ise, yandı gülüm keten helva…

Denemiş midir?

Belki de, ancak sonuç da alamamıştır gibime geliyor.

Diyebilirsiniz ki <ı>“Bilmeden bunu nereden çıkarıyorsun?”

<ı>

Başbakan, içine girdiği <ı>“16,5 milyona ihanet etmem” sendromundan kurtulamamış olmasından siz bir şey anlamadınız mı?

Olası şeylerden birisi de, Başbakan’a gerek parti içinden, gerekse parti dışından, gerekse tanıdığı aksakallılardan, cumhurbaşkanında <ı>“Partinin hakkında kapatma davası açılmışken, gündemi germeye gerek yok” demişlerdir. Ancak Başbakan’ın bu önerileri dinleyecek hali yok.

Bu durumda da görülüyor ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklaması için söylediğim <ı>“Tirit suyuna ekmek” tanımlaması aynen geçerli. Yargıtay Başkanını davet ettikten sonra bir açıklama yapması gerekiyordu, yaptı.

Öyle bir açıklama ki, ne şiş yansın ne kebap…

Düşünen bir insan için bu açıklama hiç de <ı>“Doyurucu” olmamıştır ne yazık ki… Zaten <ı>“Tiride doğranmış ekmek” ile de karın doymaz ki!...

<ı>28 MAYIS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..