Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '11

 
Kategori
Güncel
 

Cumhuriyet 88 Yaşında!

Cumhuriyet 88 Yaşında!
 

Bundan 3 yıl evvel kurduk. Acaba nasıl olur, yapabilir miyiz, yürütebilir miyiz diye kendimize bir çok sorular sorduk. Tedirginliklerimiz de vardı, ümitlerimiz de… “Yapanlar nasıl yapıyorsa pekala biz de öyle yapabiliriz” diye kendimize gaz verdik… Tam 3 yıl olmuş…

3 yılda neler oldu neler. Yekten söyleyince 3 yıl kısacık bir süre gibi geliyor insana. Oysaki tam tamına 1095 gün ediyor ve 26280 saat… Bize göre 3 yıl görünürde kısacık ama gerçekte epeyce uzun bir süre. Hele içinde yaşananları da hesaba katarsak bir ömür bile eder!

Cumhuriyetimizin 85. yılında yani 2008 yılında açılışımızı yaptık. 28 Ekim 2008 günü ilk yazımı yazdım ve 29 Ekim 2008de murathacioglu.com resmen yayına başladı. Aradan geçen süre zarfında bu yazı ile birlikte tam 460 blog yayınlanmış. Her biri birer sanat şaheseridir diyemeyiz. Bir çoğu toplumsal yaralara parmak basmıştır da diyemeyiz. Çoğunluğu bir yaraya merhem olmuştur da denilemez.

O anki duygularımızı, hissettiklerimizi yazıya döküverdiğimiz anların bir resmiydi kimisi. Dostlarla yenilen bir yemeğin yorumuydu bazıları. Gidilen bir mekanın, görülen bir manzaranın, gezilen bir yerin tasviriydi bir kaçı. Seyahatlerin özetiydi bazıları. Maçların yorumuydu bir kısmı… Hepi topu bir blog sitesi işte. An be an tutulan güncelerden öte ne olabilirdi içerisinde..

Belki biraz yüreğimizi koyduk satır aralarına. Gönlümüzün penceresinden görünenleri yazıya döküverdik bazen. Zihnimizi kurcalayanları masaya yatırdık elbirliği ile. İnancımıza temel olanları didikledik kimi an.. Eninde sonunda bitecek birkaç satırdan ibaretti yazdıklarımız..

“Gönül Pencerem” diye koymuştuk ismini. Öyleydi de zaten. Öyle hesap kitap işlerine girmedik hiçbir zaman. İkircikli davranmadık kimselere. İçimizden geleni yazdık hesapsızca. Düşündüklerimizi, hissettiklerimizi, ürettiklerimizi kaydettik tarihin ve internetin sayfalarına. Kimseyle hesabımız yoktu, olamazdı. Kavgamız yoktu kimseyle.. Fikirlere de saygılıydık, zikirlere de; yeter ki insan olsun her birinin içinde…

Sevgi ve muhabbetle diye bitirdik satırlarımızı. “İnsan odaklı; sevgi ve muhabbet endeksli dünya görüşümü daha da genişletmeye ve aydınlatmaya gayret edeceğim” diyerek… İçerisine becerebildiğimiz kadar hürmeti de katarak..

“Ben”i aradığım yolculuğumda yolda gördüklerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim demiştim de her gördüğümü, her duyduğumu, her öğrendiğimi olmasa da az bir kısmını paylaşabildim sizlerle.. Bundan zevk aldım, hoşnut oldum. Hem sizlerin olumlu tepkileri hem de içsel yolculuğumun pozitif yönelimleri sayesinde..

Bundan sonrası için Allah kerim diyoruz. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…

***

Başlığımıza bakıp kandırmaca yaptığımızı zannetmeyin. Yazımızın ikinci bölümü başlıkla ilintilidir. Cumhuriyetimiz 88. yılında farklı bir coşku ile kutlandı tüm yurtta. Buna dair birkaç satır karalamak iyi gelecek ruhlarımıza..

Geriye dönüp baktığımda resmi bayramlar için herhangi bir blog yazmadığımı gördüm. Zaten biliyordum bunu. Bunun özel bir sebebi olmadı. İstedim ki içimden geleni satırlara dökebileceğim bir anda yazayım hislerimi. Kuru kuru bayram kutlaması olmasın yazdıklarım..

Gün bugünmüş. Biraz yaşananların da etkisiyle bu bayram farklı hislerle doluyduk. Bir de resmi davetlerin/kutlamaların kısıtlanması ile bambaşka bir hava oluşuverdi. İyi de oldu. Netice ortada…

Bayramlar coşku ile kutlanabildiği, katılımın üst düzeyde olduğu ve gönülden gelen sevinç dalgaları ile heyecan yaşanabildiği ölçüde bayramdır. Adına ister millet deyin, ister halk deyin fark etmez; bu ülkede yaşayan insanların birlik ve beraberlik ruhu içerisinde aynı sevinci ve coşkuyu paylaşabilmesidir aslolan.

Yaşanan terör ve deprem olaylarının ardından zirve yapmış hassasiyetimiz bayramın resmi yüzünün bilmediğimiz bir sebeple iyice asılmasından mütevellit halk içinde tarifi zor bir coşkuya dönüşmüştür. Resmi kutlamaların kısıtlanması bir anlamda gerçek bayram sevincini ayyuka çıkarmış adeta bir turnosol vaziyeti görmüştür.

Bu tecrübeden hareketle bayramların soğuk yürüyüşlerin yapıldığı; bürokrasi kokan kasvetli havanın solunduğu; dostlar alışverişte görsün kabilinden üstünkörü geçiştirilen tokalaşmalardan ibaret tebriklerin sunulduğu yavan ve tatsız şablondan kurtarılmasının önünü açmalıyız.

Bayramlar içinde insan yani vatandaş faktörü olmadan sıradan bir ritüelin ötesine geçemiyor. O halde bu insan faktörünü her daim canlı tutacak dinamikleri özümsemeli ve tatbik edebilmeliyiz. Bu bayram bir milat olsun. Bundan sonrakilere ışık tutsun. “Madem ki Cumhuriyet bayramı iptal edildi, o zaman Kurban bayramı da iptal edilsin” türü basit ve ucuz eylemler yerine daha akılcı ve kalıcı fikirler üretip “bayramları birlik ve beraberlik içerisinde nasıl idrak edebiliriz”in cevabını aramalıyız. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda ve tecrübelerimizde saklıdır.

Bu vesileyle Cumhuriyetimizin 88. yılını ve blog sitemizin 3. yılını heyecan ve ümitle kutluyoruz… Nice yıllara…

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

Denizli/ 31 Ekim 2011

Twitter.com/murathacioglu

murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..