- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
Cumhuriyet dindar nesil yetiştirmek ister mi?
Tevhid-i tedrisat'ı esas edinen Cumhuriyetin eğitim sistemi içerisinde "dindar" insan yetişebilir miydi?...
Bu soruyu şöyle de sorabiliriz: Cumhuriyet, kendi eğitim sistemi içerisinde insanların dini duygularla yetişmesini istiyor muydu?
Soruyu nasıl sorarsak soralım, cevabı asla "evet" olmayacaktır. Her ne kadar, Cumhuriyet tarihimiz boyunca çeşitli sağ iktidarlar döneminde "din" bir saatlik ders çerçevesinde öğretilmeye çalışılmışsa da, aslında bu da, siyasetin oy devşirme çabasının bir sonucu olmaktan öte gitmemiştir.
Kesin olan şudur ki, Cumhuriyet ideolojisi, dinle hiç bir şekilde barışık olmamıştır. Başbakan Erdoğan'ın din eğitimi ile ilgili son çıkışından sonra, "biz de Müslümanız, benim de dedem müftüydü" klasik Cumhuriyetçi yaklaşımları nüksetse de, işin aslı değişmiyor.
Cumhuriyet neslinin dinle en küçük bir teması olmamıştır. Din, onlar için cahil halk tabakasının inandığı hurafeler bütününden başka bir şey değildir. Onlar, gerçek "din"den daima "Kemalist ideoloji" yi anladılar. Hem öyle bir din ki, asla sorgulanmaz, sorgulattırılmaz ve asla eliştirilmez, eleştirilmesine müsaade edilmez bir din...
Dahası, bilim, akıl, müşrit....gibi parlak kavramların arkasına saklanmış dünyanın gördüğü en katı dogmatik bir din...
Bunu bir kere daha yazmıştım ama yeri gelmişken bir kere daha yazmakta fayda var. Edebiyat öğretmeni olarak görev yaptığım yıllarda, ders kitabı olarak okuttuğumuz Edebiyat kitabında Aşık Veyselin "Toprak" şiiri de bulunuyordu. Ancak, bu şiirin içinde "Allah" geçen şu iki dörtlüğü atlanmış olarak.
"Bir dileğin varsa iste Allahtan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yarim kara topraktır.
Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır"
Sistem, toprağın insana karşı her hal ü karda cömertkar oluşunun aslında Allah'ın kuluna olan cömertliğinin bir eseri olduğu gerçeğini bile gizliyordu genç nesillerden...
Aşık Veysel'in şiirinin özünü tahrip etme pahasına rejim, Allah'sız edebiyat dayatması yapıyordu gençliğine...
Bu anlayış, öylesine kökleşti ki, bugün bir Başbakan, "elbette dindar insanlar yetiştirmek istiyoruz; ateist nesiller mi yetiştirecektik" dedi diye, malum antenler anında dikkat kesildi ve bildik itirazlar yükselmeye başladı.
Bu kafa, rejime sadakatınde hiç şüphe olmayan cumhurbaşkanlarından Merhum Cevdet Sunay'ın, makam koltuğuna otururken "Bismillahirrahmanirrahim" demesini bile hazmedememiş kafadır.
Biyoloji derslerinde, Darwinist felsefeyi Darwin'in kendisinden bile daha büyük aşkla savunan bir kafadır sözünü ettiğimiz. Üstelik, arada bir "Allahaısmarladık" diyecek kadar Allah inançları da vardır bu zihniyet mensuplarının...Ya da, ayaklarındaki nasır vurduğunda anarlar Allah adını...
Çabalamalarınız boşunadır bugün...İslam kimseye din dayatmaz ama bin yıllık İslam ülkesinde kendi çocuklarımızı kendi dinimizin buyurduğu çerçevede yetiştirmek için sizden izin alacak değiliz...Camiler ne kadar bizimse okullar da o kadar bizimdir.
Okula din girmez, anlayışı bitmiştir artık...O devirler geçti...Siz, kendi "dininizi" öğrenin ve öğretin, biz de bizimkini...
Yani; "Leküm diniküm ve liyedin"