Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Cumhuriyet'imizin 85. Yılında,düğümlenmiş Sağlık sorunları !..

Cumhuriyet'imizin 85. Yılında,düğümlenmiş Sağlık sorunları !..
 

İşin özeti...





Cumhuriyetimizin 85.Yılını kutladığımız şu günlerde, Atatürk'ün hedeflediği ahlâk,eğitim ve sağlık politikalarının çok gerisinde kaldık...

Son günlerde,hasta ziyaretine gittiğim ,İzmir ve Aliağa Hastanelerinde tam bir keşmekeşlik yaşanıyordu...

Yerel gazeteci olmanın ve herşeyden önce,insan olmanın sorumluluğuyla araştırıp resimlemeye başlamıştım...

Âcil'de röngen cihazı bozuk olanlar, yerine olmayan doktorlar, tomografi sırasında 5 saattir bekleyen hastalar...

Yıllardır tomografi cihazı olmayan koca Aliağa Hastanesinin acıklı hali, bilgisayarda hasta sırasını -tersten gösteren - sözümona çağdaş bilişim cihazları; WC'leri pis ve bakımsız sağlık kuruluşları;Acil servis odalarında sigara içen sağlıkçı ve güvenlikçiler...

Arandığında bulunmayan Baş hekimler (?) (Aylıkları 8.5 milyar liraymış )

Aliağa Hastanesinin girişinde,üzerinde:HASTA HAKLARI yazan odaya giriyorum...Görevli -sorumlu bayan-Hasta haklarından habersiz ve de çâresiz !..

Bu acıklı durumun nedenini sorduğumda,''Burada Her işe bakıyorum '' diyor ve ''Hasta Hakları'na pek zaman ayıramadığını ''söylüyor...

Allah'tan vicdan sahibi ,güleryüzlü birkaç doktorla karşılaşıyoruz..Hepsi uzman;ama çok dertliler...Yeni yasadan şikâyetçiler...Uzman dr. aylığım: 1.900 tl diyor...Pratisyen aile hekimi, ayda: 8.5 milyar (?) alıyormuş...

Çapraşıklık var...Sağlık kurumları tam bir arapsaçına dönmüş...

İktidara gelmek için ''herkese özel hastane kapılarını açacağız'' diyenlerin hâli ortada...

Hasta sayısına yakın özel, tüzel, resmi, sivil, sözleşmeli, sözleşmesiz, sağlıkçı, özel güvenlik, kantinci, hademe vs.ayaklarınızın altında dolanıyor...Sürüsüne bereket !..Ama iş yine de yürümüyor ne hikmetse...

Denetim ve yönetim mışıl mışıl uyuyor !..
..........

Şehirler arası yol , Aliağa'nın yerleşim merkezinin içinden geçiyor. Araçlar saatte 130 km ile seyrediyor...

Hem de Emniyet Müdürlüğü 'nün önünden...Gece 220 ile giden motor yarışçısı manyaklar gırla...

Dün akşam üzeri Bergama'ya giden bir bayan sürücü saatte 100 km ile aynı yolda yaşlı bir adama çarpıyor...Adam paramparça...Ceset 5 saat yolda kalıyor...

Rezalet,sorumsuzluk,denetimsizlik,yasadışı araç kullanımı gırla gidiyor...

.........

''Bana ne kardeşim ?..Renkli şeyler yaz da neşemizi bulalım !..Bıktık kara haberlerden !..'' diyenler de haksız değil...

Geçenlerde yitirdiğimiz minik Eray'ın ve ailesinin haykırışları geliyor kulağıma...

İki ayaklı, beyazlar giymiş, canavarlar geliyor gözümün önüne...

Yine yazmak istiyorum...
........

Gelelim SGK'nın yeni marifetlerine !..

SGK, ülkemizde sağlık finansmanı sağlayan “en büyük” güç, hatta, “tek” güç denilebilir...

Cumhuriyet'in 85.yılında SGK Cumhuriyeti !..

Ama bu durum, sağlık sistemini tek başına yönetebileceği anlamına gelmemeli...

Politika oluşturmak, halka hesap vermek durumunda olan siyasi iradenin inisiyatifinde kalmalı.

SGK’nın, masa başında tek yönlü kararlar alıp, herkese bunları dayatmaya hakkı yok.

Doğrusu, hizmet aldığı sağlık kurumlarını karşısına alıp, hangi hizmetlerin hangi koşularda alınıp/satılacağını görüşüp, pazarlık ederek ortak bir sözleşme yapmasıdır.

“Ben yaptım oldu. Ben ne dersem o” anlayışıyla nereye varabileceğimizi 2009’da hep birlikte göreceğiz.

Madem bu kadar ani bir dönüşüm yapılacaktı, neden ilçelere, köylere varıncaya kadar her yere hastaneler yapıldı ?..

Neden her TUS’ta 6 bin hekim, uzmanlık eğitimine alınıyor ?..

Çünkü, 1 Ocak’tan itibaren, bu ülkede uzman hekimlere pek iş kalmayacak.


Hastanelerin, elektrik, su giderlerini ödemeyecek; hastalarına yemek dağıtamayacak duruma geleceğini söylemek kehanet değil.

Ayrıca, SGK’nın, aldığı kararların gerekçelerini bizlerle paylaşma sorumluluğu olduğuna inanıyorum.

Hastaneye başvuru için aile ekiminden sevk zorunluluğu getiren SGK, ikinci/üçüncü basamağa talebi, masa başında alacağı böylesi bir kararla bitirebileceğini hesaplıyorsa, yanılıyor.

Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında 224 sayılı Yasa’yı hazırlayanlar da böyle düşünmüşlerdi.

Ama toplumsal alışkanlıklar, masa başında alınan kararlarla, akşamdan sabaha değiştirilemiyor.

Bu ülkede vatandaş, her türlü sağlık hizmetini uzman hekimden ve hastaneden almaya yatkındır.

Birinci basamağa güven sorunu vardır. Sağlık ocağını, genellikle ilaç yazdırmak, tansiyon ölçtürmek, enjeksiyon yaptırmak için kullanır.

Cumhuriyet'in 85.yılında, Devlet kurumlarımızda,mevzuat ve bürokrasi 3 yıl geriden geliyor...

Yönetimlerin iradesi, bürokrasiyi aşamıyor...

MÜJDE !.. Ekim'de yürürlüğe giren sosyal güvenlik reformuyla birlikte, aslında 70 milyonun tamamı Genel Sağlık Sigortalısı oldu !..

Ey SSK'lı ve Bağ-Kur'lular şimdi sıkı durun !...

* Memurlarla ilgili bürokratik işlemler yetişmediği için, memurların diğer vatandaşlarla aynı hükümlere tabi olmaları 3 yıl ertelenmiş oldu.

Böylece memurlar nüfusun geri kalanına göre 5 önemli ayrıcalığı en azından üç yıllığına elde etmiş oldu.

Bu üç yıllık süre zarfında memurlar SGK'nın Sağlık Uygulama Tebliği'ne değil, Maliye Bakanlığı Tebliği'ne göre sağlık hizmeti alacaklar. Buna göre memurların avantajları;

1-Memur, katılım payı ödemeyecek!

Memurların dışındaki tüm nüfus, 1 Ekim itibariyle her muayene oluşlarında ilaç ve muayene farkına ilave olarak, devlet hastanelerinde muayene olurlarsa 3 YTL, eğitim-araştırma hastanelerinde 4 YTL, üniversite hastanelerinde 6 YTL ve özel hastanelerde 10 YTL katılım payı ödeyecekler.

Bu katılım payları hastalardan eczanelerce tahsil edilecek. Memurlar ise katılım paylarının hiçbirisini ödemeyecekler.

2-Memur eş ve çocukları sevk zincirine tabi değil !..

SGK'nın Sağlık Uygulama Tebliği'ne göre, memurların dışındaki sigortalılar sevk zincirinin uygulandığı illerde hastanelere doğrudan başvuramayacak. Ancak memurlar sadece kendileri için kurum tabibinden sevk alırken, memurun aile bireyleri doğrudan hastanelere başvurabilecek.

Memurların dışındaki sigortalılar, sevk uygulaması olan illerde doğrudan hastaneye başvurursa SGK bunların sağlık giderlerini karşılamayacak. Oysa memurun eş ve çocukları için böyle bir sınırlama bulunmuyor.

3-Memura tüp bebek kolaylığı !..

Memurların dışındaki sigortalıların tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmak istemeleri durumunda sağlıkla ilgili koşullara ilaveten; - Kadının 23 yaşından büyük, 39 yaşından küçük olması, - Kadının kendisinin ya da eşinin en az 5 yıl sigortalı olması veya 900 gün prim ödemiş olması gibi şartların oluşmuş olması gerekiyor.

Oysa memurlar tüp bebek sahibi olmak isterse 5 yıl ve 900 gün prim günü şartı bulunmuyor. Ayrıca diğer vatandaşlar için 39 olan üst yaş sınırı memurlarda 40 olarak uygulanacak.

4-Memurun yatak ücreti 2007 fiyatından !..

Sağlık Uygulama Tebliğine göre, memurların dışındaki nüfus, hastanede yatarsa yatak ücretini 2008 yılı fiyatlarına göre ödeyecek. Memurlar ise hastanelerde, yine Maliye Bakanlığı Tebliğine göre 2007 yılı fiyatları ile yatacaklar. Buna göre memurların dışındaki hastaların ödeyeceği yatak farkı da daha yüksek olacak.

5-Memurun aile hekimine gitmesi zorunlu değil!

Sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında geliştirilen aile hekimliği önümüzdeki ay ve yıllarda tüm ülkeye yaygınlaştırılacak. Bu kapsamda 1 Kasım itibariyle, aile hekimliğinin uygulandığı illerde sigortalıların önce aile hekiminden sevk almaları gerekecek. Memurlar ise en azından 3 yıl süreyle aile hekimine gitmek zorunda değiller. Memurun kendisi sadece kurum tabibinin sevkiyle, eş ve çocukları ise doğrudan hastanelere gidecekler.

Pek çok kamu kurumunun bilgi işlem ve insan kaynağı yapısı, memurların işlemlerinin de SGK'ya devrine müsait değil.

Özetle, hak ve sorumluluklarda eşitlik için gerekli irade mevcut, fakat mevzuat ve bürokrasi üç yıl geriden geliyor.

Cumhuriyet'imizin 85. Yılı hepimize kutlu olsun...

..........

Kaynak: Medimagazin Dergisi.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..