Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cumhuriyet kadını korkuyor; yaşı yetmiş sekiz!,

Delik deşiğiz!

Bakmayın bazı raporlar “Türk halkı pek mutlu” der; siz mutlu musunuz gerçekten?

Etrafınızdaki kişiler?

Ben değilim!

Etrafımdakiler de değil!...

Karamsar bir yapımız da yok, çok şükür, lakin yine de mutlu değiliz!

******

Dert ediyoruz eğitim sistemindeki yapılandırılmaları, sağlık konusunda alkışlarken çoğu kişi gelişmeleri kaygılanıyoruz…

Demeçler kimler tarafından alkışlanıyor, bilemem, lakin aynı lirik tonda yapılan açıklamalar kulak cırmalıyor!

Güven ve huzur vermesi gereken demeçler bazıları tarafından alkışlanıyor, demek ki hep aynı şeyleri dinlemekten sıkılmayanlar da var.

Sıkılanlar da…

******

Yetmiş sekiz yaşındaki annem telefonda diyor ki: İnsanlar mutsuz ve umutsuz artık!

Birkaç örnek veriyor, heyecanlı, sonra sesi hafifliyor: “Neyse, çok konuştuk…”

Yetmiş sekiz yaşındaki annem dinlenmekten korkuyor!

Dinlenmekle beraber içeri tıkılmaktan korkuyor!

Hey gidinin İzmirli Gülhan Hanım’ı; babası zamanın milletvekillerini evinde ağırlamış, yirmi dört yaşında bir ağabeyi, pilot, şehit olmuş…

Şehit ağabeyin yurt dışından getirttiği pikap ve plaklarla dans eden kadın!

Babası sekiz sefer Hacca gitmiş kebapçılar ünlüsü “Hacıbey Kebapçısı”; “Hiç karışmadı giyinmemize” diye anlatır annem hep, tek bir sefer karışmıştı: Genç kızdım, mavi-beyaz renklerde bir elbise dikmiştim kendime, tam da İstanbul’a gönderiyordu babam, “Aman ha kızım, Yunan bayrağı renginde bu elbise, bunu giyip de gezme!

******

Rahmetli Hacı dedemin “Giyme” dediği elbisenin renkleriydi; omuz askıları falan değildi!

Zira anneme hiç karışmamıştı babası “Yok kolsuz elbise giyme, aman etek boyu şöyle-böyle olsun!” diye…

Bir zamanların Hacı Bey’leri böyleydi; böyleymiş yani…

Annem Enstitü okumuş, yıllar öncesinden söz ediyorum beyler bayanlar; sekiz kez hacca gitmiş olan Hacı dedem annemi ve rahmetli teyzemi okutmuş!

Genç kızını, yani annemi, İstanbul’a tanıdıklarının yanına gönül rahatlığı ile göndermiş; annem diyor ki: Babam iyi ki bana güvenmiş, iyi ki “Hadi kızım” diyerek vapura bindirmiş, özgüvenimi sağlamış!

“İlk gittiğim yer İzzet amcalardı, bir-iki gün sonra sıkılmaya başladım, İzzet Amca’nın kızı davet etti, koşarcasına gittim!”

“İzzet Amca’nın diğer kızı falan derken, oralarda başka tanışlar var, onlara da bir uğrayayım derken bir güzel İstanbul turu yaptım mı!” diyor; anne yaa, ne cep telefonu var o zamanlarda, ne de doğru düzgün iletişim aracı, hiç mi kaygılanmadın, Hacı dedem hiç mi endişelenmedi diye soruyorum.

Telefon bağlatıyorduk, buradayım, tamam!

******

Şimdi: Bunları yaşayan kişi yetmiş sekiz yaşında ve telefonda konuşurken gazete haberlerini korkuyor, iyi mi!

Yanlış okumadınız; gazetelerde yazan haberleri bile konuşurken telefonda, ürküyor!

Hacı babası tarafından korkutulmadan büyütülmüş bir kadın, korkuyor ya: Daha ne densin!...

******

“Cumhuriyet kadını” diye adlandırılan kişilerden bir örnek, yetmiş sekiz yaşında, tüm haberleri takip ediyor ve korkuyor!

Mutlu Türk Halkı yüzdesi içinde yer yok demek ki anneme!

Bana da…

Ben gibi düşünenlere de…

Yani; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları içerisinde yer almıyor muyuz, ne?

Ne bileyim…

Anketler bunu gösteriyor da…

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..