Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Cumhuriyet Kurtarma Partisi

Cumhuriyet Kurtarma Partisi
 

Kimine göre senli, kimine göre sensiz...


İl Başkanlığı... Milletvekilliği... Genel Sekreter yardımcılığı... Genel sekreterlik... Genel başkanlığa adaylık...
Dev Yol ile ilişkili tutuklanma ve hapis...
Kısaca 70'li yıllardan beri siyasetin etrafında ve içinde fır dönme.
Sonunda ihraç... (İyi ki...)

Daha sonrası mı?
Malum.
Birden değişim rüzgarına kapılma.
Ve...
“Biz bu cumhuriyeti halklaştırmaya, seçkinlerin, bir avuç tuzu kurunun cumhuriyeti olmaktan, balo salonlarında kutlanan cumhuriyet olmaktan çıkarıp, halkın paylaştığı, gerçekten kimsesizlerin kimsesi olan bir içeriğe, halkın yönetimi haline getirmeye çalışıyoruz. Bu, Türkiye’nin yapması gereken bir açılım ve atılımdır. Halkın sahneye çıktığı, köy çocuklarının inip halkı yönetmeye çalıştığı yeni bir düzen kuruluyor..." diyebilme.

Nerede diyebilme?
Her derecede dönüşün ve değişimin yapılabildiği, dönmeyenin, 'değiştim' demeyenin yer bulamadığı bir yerde. Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tescillenmiş bir yerde.

Bir yazıma; "Aldatmacanın, kandırmacanın, inandırmacanın ortasında soytarı gibiyiz" diye başlamış özetle şöyle devem etmiştim:

İyiden iyiye saflaştık... Nereye baksanız, 'çaresizlik', kimi görseniz; 'hayal kırıklığı'
Ülkenin dört bir yanı gergin.
Öfkeli...
Bu ülkeye bizim yerimize başkaları mı geldi, biz mi başkaları olduk?

"Türk Milleti"nin adını dolaylı da olsa anmayıp, etnik gruplara istedikleri renk boncuk dağıtanların hüküm sürdüğü; 'milli' kimlik yerine 'tarikat kimliği'nin oluşturulmaya çalışıldığı, cemaatlerin siyasete, siyasetin cemaatlere göz kırptığı; demokrasiye inanmadıklarını aleni ifade edenlerin yine demokrasinin birinci el savunuculuğunu yaptığı günlerdeyiz.

İçeriden ve dışarıdan birileri bizi bir yerlere itekliyor mu, sürüklüyor mu, ne?

- Çoğumuzun yemeği çoktan bitmiş, 'açız'... Zor nefes alıyor, farkına varamıyoruz. Esnaf titriyor, çalışanın iki yakası biraraya gelmiyor, gelemiyor. Emekliler, 'sizlere ömür'... İcra ve haciz rezaleti diz boyu. Gençlik işsiz güçsüz. Eğitimin içi boş. Sağlık ayrı bir komedi. Kısaca vatandaş kan kusuyor...
Siyaset yapmanın ve sosyal devlet olmanın gereği bu 'olamaz' dedirtiyor, diyorum...

Bebek katilinin posterleri ile zafer turları(!) atılıyor, "Türk Bayrağı" gönderden indiriliyor. Şehitlerimizin ruhları ağlıyor, gazilerimiz kahroluyor. Cumhuriyet ve onun temel değerlerinin oyuncak hale getirildiği, "Beraber yürüyerek" değil, "Beraber savaşarak" kazanılan tüm değerlerimiz tükeniyor.

Aklıma hep başka başka şey'h' ler geliyor...

***
Şimdi "bu ahval ve şerâit içinde" çıkmışlar ortaya cumhuriyeti kurtarma planlarından bahsediyorlar.
Cumhuriyet "bazılarının" tahmin edemeyeceği kadar büyüktür ve kurtarılmaya ihtiyacı yoktur.
Çünkü cumhuriyet hepimizindir. Sahipsiz de değildir.

Hele ki.
- Neyse...

O dediğiniz cumhuriyeti kurtarma planlarını; sizi karşılamaya gelmeyen/gelemeyen vali veya kaymakama firça atmakla, Yazıcıoğlu'nun defin yerine karşı oy vermekle, İnönü Stadı'nın yenileme çalışmalarına karşı çıkmakla, "Hey Onbeşli" nin ağıt mı, türkü mü olduğuna ve bununla oynanıp oynanmıyacağı konusunda ahkam kesmekle mi yapacaksınız?
Yoksa yukarıda yazmaya çalıştığım özelliklerinizle mi?

Vatandaşın felegi şaştı, şaşırttınız ya; ben buna yanıyorum...

 
Toplam blog
: 660
: 862
Kayıt tarihi
: 15.04.08
 
 

Atatürk, cumhuriyet ve Türkçe sevdalısıyım. Hayatımda hiçbir konu veya olay karşısında 'keşke' de..