Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '08

 
Kategori
Deneme
 

Cumhuriyet treni...

Cumhuriyet treni...
 

"Yaşam zaten tren yolculuğu değil mi?"


Dedemlerin kasabası Orta Anadolu’nun tipik kasabalarındandı. Çocukluğum ve gençliğimde, şehirden uzaklaştığım, kendimi bulduğum, sessizliği yakaladığım, her şeyin saf ve temiz olduğu güzide mekânlardandı.

Kasabamıza indiğimde, kulaklarımla bir süre inatlaşırdım. Kalabalık şehrin gürültüsü ve aniden karşıma çıkan kasabanın sessizliği arasında uzun bir süre bocalardım. Dedemlerin evi, okulun hemen üstünde, arabadan inildiğinde görünürdü. İki katlı ve bahçeli evi gördüğümde yüreğimdeki sevinci anlatamam. Ben bu evin sabahlarını çok sevdim. Alt katta, büyükannemin kileri ve gözleme ile ev ekmeğini yaptığı ocak başındaki sacayakları her an elinin altında hazırdı. O dönemde evlerinde buzdolapları yoktu ama tel dolabında, domatesin hası parlardı. Hem de, içi de dışı da birdi.

Ben, ineklerin sürdüğü ve üstüne bindiğimiz çakmak taşlı düveni, orakla ot biçmeyi, çeşme başında dibekte buğday öğütmenin stajını bu kasabada yaptım. Şu günlerde neredeyse bir YTL’ye dayanan, çöplere tonlarca atılan ekmeğin hammaddesi buğday ununun emeğinde, alın terinde ve yorgunluğunda bulundum. Ve kasabanın çocuklarıyla tren istasyonunun ağaç gölgesinde kurduğumuz soframızın doğallığında marşandizin geçişini seyrederek, yorgunluğumuzu atardık.

Sahi tren dedimde aklıma, o sessiz sabahları beni tatlı uykumdan uyandıran

“ Kara Tren” geldi. Önce çok uzaklardan sesini duyduğumda, odama giren sabah güneşinin gülümsemesiyle uyanır, sonra da yatağın içinde onun istasyona yaklaşmasını rüyalarımla karışık dinlerdim. Sanırım yokuşlu bir yerde çok zorlanırdı. Arka arkaya çıkardığı “ Çuf! Çuf!” sesleri arasında çoğu kez hemen kalkıp balkona fırlardım. Bahçemizdeki horozların ötüşüyle birlikte trenden çıkan duman yığınlarının dağılmasını da hayranlıkla izlerdim.

Şimdi yaşadığım şehir Bursa, yeşilliğini her geçen gün kaybediyor. İstanbul gibi iki yakalı olma yolunda. Orhan Veli’nin “Bak birazdan denizi göreceksin sakın şaşırma!” dediği Gemlik ve Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir yere sahip olan Mudanya ilçeleri, neredeyse birleşmek üzere. Şehirler büyüyor, dünya değişiyor ve gittikçe de kirleniyor. Artık domatesin ne dışı, ne de içi bir!

Trenlerden duman çıkmıyor…

Hafif raylı metronun ikinci etap açılışı Başbakan’ın Bursa’ya gelişiyle daha da resmileşti. Kent Meydanı’ndaki Başbakanı dinletmek için Metro bedavaydı. Reklam panolarında “Başbakan Bursa’da” afişleriyle de, şehrin her yanı süslüydü.

Trenler hızlı, gelecek ise ufakta…

Bursa’nın güzel mekânında, surların yanı başında yıllardır faaliyetini sürdüren ve içinde dinlence yeriyle birlikte “KİTAPEVİ” artık kapanma kararı aldı. Üç katlı bu mekânda zaman zaman yazarların etkinliklerine katılır, onların söyleşilerini dinlerdim. Yine böylesi bir günde, Buket Uzuner’le, ‘Türk insanının kitap okuma alışkanlığının olmadığı’ konusunda ayaküstü sohbet etmiştik. Ne diyelim hayırlısı olsun.

Evet, hızlı trenler yoluna devam ederken, kitaplar ise kolilerin içinde, boynu bükük ve havasız, bir başka diyarlara gitmeyi bekliyordu…

Yaşam zaten tren yolculuğu değil mi?

Ne insanlar inip biniyor, istasyonların beklentisinde, kömür ve elektrikli trenler; İsmet’i, Menderes’i, Turgut’u, Tansu’yu, Bülent’i ve Tayyip’i ve daha nice konukları misafir etmedi mi?

Bu trenler hepimizin. Adı da; “ Cumhuriyet Treni” Bu trene binerken aman dikkat edin ve nereye gideceğine iyi bakın! Sakın yanlış yere gitmeyin, sonra “Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş!”

Hepinize rahat yoluculuklar dilerim.

Yine sevgiyle kalın…

Haziran 2008/Bursa Ertuğrul ERDOĞAN

 
Toplam blog
: 300
: 466
Kayıt tarihi
: 06.05.08
 
 

Ertuğrul Erdoğan, 1958 yılının sonbaharında Ankara'da doğdu. 1968 -1980 yılları arasında babasını..