Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '11

 
Kategori
Dünya
 

Cumhuriyet ve devrim gerçeğimiz. Tüm detayları ile İngiliz sanayi devrimi (3)

Cumhuriyet ve devrim gerçeğimiz. Tüm detayları ile İngiliz sanayi devrimi (3)
 

İnsan, makineleşmede gösterdiği hüneri, keşke kendini geliştirmede gösterebilseydi...


Dünya üzerinde kökü bin yıllık bir zaman dilimine inmiş bir millet-devlet ağacının kanırta kanırta yerinden sökülerek bir saksıya dikildiği ve sentetik vitaminlerle beslendiği vaki değildir. Açık ifadesi ile, bir millet hangi kültür değerlerini yaşıyorsa, o kültürü geliştirir ve yüceltir. Kendisi de zaman içerisinde erir, kaybolur gider. Daha da açık ifadesi ile, sömürgeciler sizle bütünleşmek için size de kendi kültür değerlerini aşılar, sistemlerini kurarlar. Ve İngiliz Sanayi Devrimin tüm aşamaları; 

1640-1660 İngiliz Devrimi  

İngiliz Devrimi, aşağıdaki açıklamalarda da görüleceği gibi toplumsal bir harekettir. Önemi mevcut iktidarın yeni bir sınıfın eline geçmesindedir. İktidarın yeni bir sınıfın eline geçmesi özgürlüğü, yaygınlaşmışözgür ortamlarda üretime daha çok sayıda kişinin katılmasını, sanayi devrimine giden süreci hızlandırır. 

Devriminin kısa hikâyesi; 

Aletin (basit tezgâhların) yerini makinanın alması demek olan bu devrimin başlamasında ilk önemli etken buhar gücünün sanayide uygulanmasıdır… 

İngiliz Devrimi bir sınıf savaşı sonucunda gerçekleşmiştir. Bir tarafta; I. Charles’ın baskıcı yönetimi ile Kilise ve tutucu toprak sahipleri, diğer tarafta; kent ve köylerde ticaret ve sanayi ile uğraşanlar, küçük toprak sahipleri, ilerici eşraf ve parlamento vardır. 

Cromwell’in şahsında simgeleşen 1640 İngiliz Devrimi, eskimiş feodal krallıkları tasfiye ederek, Kısa sürede tüm Avrupa’yı ve giderek dünyayı saran Burjuva devrimlerinin kıvılcımı olur. 

Devrimin detayına inmeden önce Devrimin önderi Cromwell’i biraz tanımak gerekirse; 

“Oliver Cromwell (1599-1658) bir İngiliz siyaset adamı, asker ve devlet yöneticisi olup İngiltere'nin yönetim biçimini krallıktan Cumhuriyet'e çevirmiş, 1650'den ölünceye kadar Devlet Koruyucu Lord unvanı ile ülkeyi tek başına idare etmiştir. 

Yüksek tahsilini Cambridge Üniversitesinde yapmıştır. İngiliz devletinin resmi Protestant mezhebi dışında daha koyu dinsel ve yasama kaidelerine uymaya çalışan Püriten mezhebine bağlıdır ve çok dindar bir kişiliğe sahiptir. 

İngiliz hükûmeti tarafından din muhalifleri olarak devamlı sıkıştırıldıkları için genç Oliver Cromwell Amerika'ya göç etmeye karar verir. Ancak, krallık Püritenlerin göç etmesini yasaklayınca ülkede kalır. 

1628 yılında Londra Parlamentosu’na mebus olarak seçilir ve Parlamento'da özel siyah fakat üzerine tam uymayan sade giysileri ile yaptığı konuşmalarda gösterdiği hararetli basitlik ve söz söyleme sanatındaki ustalık onun için bir dönüm noktası olur. 

Parlamento 1629’de feshedildiğinde, Cromwell babasının çiftliğine çekilir ve kırsal kesimde dini yaşayışına daha çok ağırlık verir. 

1640’da sonradan "Uzun Parlamento" adı verilecek Parlamento’ya Cambridge Üniversitesi mebusu olarak seçilir. Bu Parlamento’da papalık ve krallık konularında yaptığı çok telin edici konuşmaları ünlüdür. 

Ekonomik darboğazda olan İngiliz Kralı I. Charles’ın yüksek harcamaları karşılamak için vergi artırma önerisi Parlamento tarafından kabul edilmez ve kralla parlamento karşı karşıya gelir. 

Ocak 1642'de Parlamento ile Kral I. Charles’ın çekişmeleri bir İç Savaş’a dönüşür. Ülke Parlamento ve Kral taraftarı olarak ikiye ayrılır. 

Oliver Cromwell bu resmi Protestan mezhebi episkoplizm ve o mezhebin başı olan kralın aleyhinde olan gelişmeleri Allah’ın inanmalara karşı gönderdiği bir işaret olarak kabul etmektedir. Ve bu çekişmede Allah’ın yeğlediği Püritenlerin bu mücadelede galip çıkacağına inanmıştır. 

Bir centilmen-çiftçi ve kırsal bir alanda yüksek tabakadan bir kişi olarak Oliver Cromwell çiftliğinde çalışanlara Parlamento tarafından kurulan yeni orduya yazılmalarına izin verir. Kendisi de Parlamento hizmetinde subay olarak askerliğe başlar. 

Siyaset yaşamı birçok çelişki ile doludur. Kurmuş olduğu parlamentoyu askerlere verdiği emirle dağıttırmış, dinde inanç özgürlüğünü savunurken, dine hakaret edenlere işkence uygulanmasına izin vermiştir. 

İrlanda'ya yaptığı bir seferden sonra Cromwell'in sağlık durumu kötülemiş, en sevdiği kızı Elizabeth'in kanserden öldüğü Ağustos 1658'de sıtmaya yakalanmış ve 3 Eylül'de Whitehall'da ölmüştür. Naaşı 10 Kasım'da gizlice Westminster Abbey'ye getirilerek toprağa verilmiş; 13 gün sonra da devlet töreni yapılmıştır. 

Kalıntı Parlamento'yu dağıtma söylevi  

Kalıntı Parlamento (Rump Parliament) adıyla anılan, birbirleriyle klik çatışmaları ile vakit geçirip hiçbir siyasi karar alamıyan, hatta yeni parlamento üyelerini seçimi konusunda da bile bocalayan bu Parlemento'yu 20 Nisan, 1653'de General Oliver Cromwell 40 tüfekli asker getirerek bir söylev verdikten sonra feshetmiştir. Bu söylevin sözleri şunlardır: 

-“Acele Edin ve Defolup Gidin......' 

Oturumunuzu sonlandırmaya geldim. Meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim. 

Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şey!! Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı? Bir parça vicdan da mı yok? Atım kadar bile dindar değilsiniz! 

Altın sizin yeni Tanrınız olmuş! Satılığa çıkarmadığınız bir değer de kalmadı.. Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz? Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, o varlığınızla kirletiyorsunuz! Tanrının kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz! 

Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız. Siz ki, halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız. Kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz! Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı! Ve bu gücü de bana Tanrı verdi. Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim. Vay halinize! Şimdi derhal defolun!!! 

Acele edin rüşvetin köleleri! Acele edin, gidin! Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!.." (1) 

Ve Devrime giden süreç 

Baştan iki terimi tanımlamak konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. 

Anlatımda “Feodal” sözcüğü, çoğu akademik tarihçilerin dar askeri ve yasal ilişkileri tanımlamak için benimsedikleri daha sınırlı anlamda değil, Marksist anlamda kullanılmaktadır. 

“Feodalizm” ise, tarımın ekonominin temeli olduğu ve siyasal iktidarın toprak sahipleri sınıfının tekelinde olduğu bir toplum biçimini kastedilmektedir. 

O dönemde nüfusun büyük çoğunluğu aile işletmelerinin ürünüyle hayatını sürdüren bağımlı köylülerden oluşmaktadır. Toprak sahiplerinin geçimi ise, köylülerin ilk zamanlarda besin ya da emek biçiminde, daha sonra (on altıncı yüzyıla gelindiğinde) para biçiminde ödediği kiraya dayanır. 

Böyle bir toplumda küçük el zanaatlarına, ürünlerin değişimine, iç ve denizaşırı ticarete yer vardır; ancak ticaret ve sanayi, toprak sahiplerine ve onların devletine bağımlıdır ve onlar tarafından yağmalanır. 

Ticaret sermayesi : feodalizmin bağrında, üretim biçimini değiştirmeden gelişebilir; eski egemen sınıfa ve onun devletine yönelik bir meydan okuma yalnızca sanayide ve tarımda kapitalist üretim biçiminin gelişmesiyle ortaya çıkabilir. 

Devam edecek… 

Konunun son yazısında, Uzun yıllardır sorgulanan ancak, tatmin edici bir cevap alınamayan şu soruya da açıklama getirilmeye çalışılacaktır. 

Osmanlı neden Batı Avrupa’nın gerçekleştirdiği sanayi devrimini yapamamıştır? Bunun cevabının Fransız ve İngiliz devrimlerinde saklı olduğunu ifade edebiliriz. 

 

Resim;cidetr.com'dan alıntıdır. 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..