Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '11

 
Kategori
Dünya
 

Cumhuriyet ve kalkınma gerçeğimiz. Cumhuriyet düşmanı! İngilizlerin sanayi devrimi (4)

Cumhuriyet ve kalkınma gerçeğimiz. Cumhuriyet düşmanı! İngilizlerin sanayi devrimi (4)
 

Cumhur-iyet’in Cumhur’unu krallarının önüne getirerek ‘Cumhurkral’ (kral halktır) yönetimi kurmuş


İngilizler, iç savaştan sonra kovdukları krallarının hasretine sadece on yıl dayanabilmişler geri çağırdıklarında Cumhur-iyet’in Cumhur’unu krallarının önüne getirerek kendilerine özgü bir ‘Cumhurkral’ (anlamı, kral halktır.) yönetimi oluşturmuşlardır. Bu nedenle olsa gerek bizler Cumhuriyeti kurarken, ortada bir cumhur kalmadığı için kendimize özgü bir ‘Cumhur-suz-iyet’ kurmak zorunda kalmışız. Şimdi kaldığımız yerden, yazılanları özetle İngilizlerin sanayi devrimi; 

Takvimler 1640’lı yılları göstermektedir. İngiltere’nin içerinde bulunduğu ekonomik ve siyasi şartlar; ülke halkını bir tarafta, Kral I.Charles, Klise ve büyük toprak sahipleri; diğer tarafta, kent ve köylerde ticaret ve sanayi ile uğraşanlar, küçük toprak sahipleri, ilerici eşraf ve parlamento olmak üzere ikiye ayırır. 

Kamplaşmanın görünür önemli nedenleri arasında; İngiliz Kralı I. Charles’ın yüksek harcamaları karşılamak için vergi artırma önerisinin Parlamento tarafından kabul edilmemesi vardır. 

… 

İngiliz Devrimi, toplumsal bir harekettir. Önemi mevcut iktidarın yeni bir sınıfın eline geçmesindedir. İktidarın yeni bir sınıfın eline geçmesi özgürlüğü; özgür ortamlar üretime daha çok sayıda kişinin katılmasını sağlayarak sanayi devrimine giden süreci hızlandırır. 

… 

Kral ve taraftarları ile köylü-tüccar-sanayiciler arasında geçen İç Savaş sonucunda krallık devrilir. Bunun yerine önce parlamento idaresinde (1649–1653) sonra da Oliver Cromwell iktidarında (1653–1659) kısa süren bir cumhuriyet kurulur… 

Cromwell'in ölümünün ardından parlamento iç karışıklıkları önlemek için sürgündeki kral 2. Charles'ı krallığı yeniden kurmak üzere İngiltere'ye davet edecektir. 

… 

Ve ibretlik bir olay… 

-“Kral II. Charles yeniden tahta çıkınca, babasının idamının öcünü gayri-insanî bir şekilde almıştır. Oliver Cromwell'in tahnit edilmiş cesedi 1661'de mezardan çıkarılarak zincirlere bağlanmış ve türlü işkencelerin ardından suçluların idam edildikleri Tyburn'da asılmış, başı kesilmiştir. Cesedi darağacının altına gömülmüştür. Kafası ise Westminster Hall'un tepesinde bir kazığa geçirilmiş ve II. Charles'ın hükümdarlığı süresince burada kalmıştır. (1) 

… 

1640 İngiliz Devrimi’nin, 1789 Fransız Devrimi gibi, kapitalizm geliştikçe zenginleşen ve güçlenen orta sınıf, burjuvazi tarafından siyasal, ekonomik ve dinsel iktidar için verilen bir mücadele olduğu doğrudur. 

… 

Kapitalizmin daha fazla gelişebilmesi için feodal devletin devrilmesiyle bu boğucu asalaklığın sona erdirilmesi gerekiyordu. Kapitalizmin özgür gelişmesine izin verilmesi nüfusun geniş kitlelerinin yararınaydı. 

I640’tan önceki yüzyılda, eski düzende, sanayi ve tarımdaki işçilerin reel ücretleri yarıdan fazla düştü; 1640’tan sonraki yüzyılda ise iki katından fazla arttı. 

…. 

O zaman “din” bugün olduğundan çok daha geniş bir alanı kaplardı. Ortaçağ boyunca ve on yedinci yüzyıla kadar kilise, bugün kilise dediğimiz şeyden çok farklıydı. 

Kilise vaftizden cenaze törenine kadar insanların bütün hareketlerini yönetirdi ve bütün insanların hararetle inandığı gelecek hayata giden geçitti. Kilise çocukları eğitirdi; insanların çoğunluğunun okuma yazma bilmediği köylerde rahibin vaazı güncel olaylar ve sorunlar hakkındaki temel bilgi kaynağını, ekonomik davranışlara ilişkin temel yönlendirmeyi oluştururdu. 

Papazlık bölgeleri, yöresel yönetimin önemli bir birimini oluştururlar ve yoksullar için sadaka toplar ve dağıtırlardı. Kilise insanların duygularını denetler, onlara neye inanmaları gerektiğini söyler, onlara eğlentiler ve gösteriler sunardı. 

… 

Bugün, basın, BBC, sinema, klüp vb. gibi çok sayıda ve daha etkili pek çok kurumun üstlendiği haber ve propaganda hizmetlerini kilise üstlenmişti. İnsanların vaazlarda not tutmasının nedeni buydu; Yönetimin genellikle vaizlere tam olarak ne vaaz etmeleri gerektiğini söylemesinin nedeni de buydu. 

İngiliz devriminin ekonomik temeli  

On yedinci yüzyılın başında İngiltere esas olarak bir tarım ülkesiydi. Nüfusun ezici çoğunluğu kırlık alanlarda yaşıyordu veya bütünüyle ya da kısmen besin ve yün üretiminde çalışmaktaydı. İngiliz toplumu yüzyıllardır kendi tüketimleri için üretim yapan ve aralarında çok az ticaret olan yalıtılmış yöresel topluluklardan oluşan feodal bir toplum olagelmişti. 

Fakat on beşinci ve on yedinci yüzyıllar arasında bu tarımsal topluluğun yapısı yavaş yavaş değişmeye başladı. Köyün ürettiği besin ve yün uzaklarda satılmaya başladı; ihtiyar kızlar ve çiftçiler ulusal Pazar için üretim yapan meta üreticileri haline geldiler. 

Dahası, 1492’de Christopher Columbus Amerika’yı keşfetmişti. İngiliz tüccarları onu izleyerek oraya gittiler ve ayrıca denizi aşarak Hindistan’a ve Rusya’ya ulaştılar. 

Sanayi ve ticaret geliştikçe, İngiliz dokuması için uluslararası Pazar genişledikçe ekonomik olarak kendine yeterli olmaktan çıkan bazı bölgelerin beslenmesi ve dokuma tezgâhlana yün sağlanması gerekti

Böylece uzmanlaşmış bir işbölümü başladı. İngiltere’nin güneyinde (o dönemde ülkenin ekonomik olarak daha gelişmiş bölgesinde) farklı bölgeler belli ürünlerin üretiminde yoğunlaşmaya başladı. Parası olanlar ya kendi mülklerinde ya da kiraladıktan topraklar üzerinde bu geniş Pazar için büyük koyun sürüleri beslemeye ve tahıl ekmeye başladılar

Ve bundan çok büyük kazançlar elde ettiler. Çünkü fiyatlar yükseliyordu. 

Ticaretin yaygınlaştığı ve toprak sahibi ile kiracı, işverenle işçi arasında para ilişkilerinin mal ya da angarya ile ödemeye dayanan eski ilişkilerin yerini aldığı bir dönemde Amerika’da gümüş keşfedilmiş ve Avrupa’ya akmaya başlamıştı. 

Bütün on altıncı yüzyıl boyunca fiyatlar yükseldi; 1510 ve 1580 yıllan arasında İngiltere’de besin fiyatı üç kat, tekstil fiyatı ise yüzde 150 arttı. Bu, günümüzdeki bir enflasyonun yapacağı etkiyi yaptı.  

Sabit gelirliler yoksullaştı, ticaretle ve Pazar için üretimle uğraşanlar zenginleşti. Dolayısıyla orta sınıflar zenginleşti, (kralı ve piskoposları da içeren) yüksek feodal aristokrasi, küçük köylülük ve ücretli işçiler, kargaşadan yararlanabilecek kadar şanslı olan birkaç kişi dışında, göreli olarak yoksullaştı. 

Bir unsur daha vardı. Reformasyon diye adlandırılan 1536- 1540 döneminde İngiliz manastırları ortadan kaldırılmış ve mülklerine el konmuştu. 

Bu, Katolik Kilisesi’nin iktidarına ve sömürüsüne karşı İngiltere’nin ulusal bağımsızlığını kurduğu mücadelenin bir parçasıydı ve dolayısıyla burjuvazi ve parlamento tarafından hararetle desteklenmişti. 

Daha önce erişilmez olan çok miktarda değerli toprak kilisenin elinden alınınca piyasaya çıktığı için de bu kesimler bundan çok yararlandılar.  

Bütün bu olanlar İngiliz kırsal toplumunun yapısını değiştiriyordu. Toprak, sermaye yatırımı için çok çekici bir alan haline geliyordu. Parası olanlar toprak satın almak istiyordu ve parası olanların sayısı gittikçe artıyordu. 

Feodal İngiltere’de toprak babadan oğula miras yoluyla geçer, çağlar boyunca bir ailenin tüketiminin karşılanması için geleneksel yöntemlerle işlenir ve çok az el değiştirirdi. 

Şimdi ise hukukun toplumun ekonomik gereksinmelerine ayak uydurmasıyla birlikte toprak, rekabetçi bir piyasada alınıp satılan bir meta haline gelmeye başlıyordu. Böylece şehirlerde yığılmış olan sermaye kırlık bölgelere doğru taştı. (2) 

Devam edecek… 

İngiliz devrimini tetikleyen nedenler açıklandıkça, Tarihe ve ekonomiye meraklı olanların kafasında da, Osmanlının neden sanayi devrimine ayak uyduramadığının sebepleri şekillenmeye başlamış olsa gerek….  

Resim;investigations.4-lom.com 

(1) Vikipedi 

(2) İngiliz devrimi, 1640, Christopher Hill 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..