Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cumhuriyetimiz ve bir Cumhuriyet Bakanı...

Cumhuriyetimiz ve bir Cumhuriyet Bakanı...
 

Ankara Palas Otelindeki balo salonundan bir Cumhuriyet Balosu.


Diyanete İşleri Başkanı: “Hanımefendilerin elerini, uzattıkları zaman sıkıyoruz” dedi. Aynı başkan Bardakoğlu “Bu, medeni dünyanın adetidir. Tartışmamız bile beni, rahatsız ediyor!” diye de ekledi.

Nereden kaynaklandı bu sıkıntı “ Sağlık Bakanı, 29 Ekim Resepsiyonunda, Bayan Gül’ün elini sıkmadan pas geçmesinden” kaynaklandı. Bakanlık sonradan: “El sıkılmamış olması, protokol akışından kaynaklanmış olan saniyelik bir durumdur” diye açıklama yaptı.

Saniyelik durum! Bunun “ Salisesi de” var, daha daha da ufak olanları var. Bu aksilik, “saniye farkıyle” bu tokalaşmaya ket vurmuş. Öyle deniyor. Anlayan beri gelsin. Ne demek bu saniyelik durum? “Kıl payı farkı ile mi?” denilmek isteniyor. Mesela, “kıl payı ile treni kaçırmak.” “ Vartayı kıl payı ile atlatmak” gibi misallerden sonra, tokalaşmayı, “ kıl payı ile “ pas geçmek! Böyle de denilebilir mi? Başka açıklama yok.

Sanki bir yemek kuyruğu varmış da, arkadan “hadi çabuk!” diye sıkıştırılıyormuş gibi haller mi oldu? Yooo! Adımları iyi hesaplayamama mı vardı? Tastamam “toka mesafesinin” arası açıldı mı o bir saniye zarfında?! Ellerin karşılaşması, uzatılması anında “zaman mı durdu” yoksa?!

Yahut, peş peşe tokalaşanlar vardı da, sıra Bakana geldiğinde karşısındaki eli tutamama, boşluğa düşme, elin boşlukta kalması, tutunacak bir şeye rastlamaması, akım alamayışı sonucu uçlar kontak yapıp, bir araya gelememesi gibi durum mu doğdu?

Her ne hal ise. İnsan treni kaçırırsa, uzanır yetişir. Bir şey düşürmüşse, geriye döner alır. Dalgınlıktan tokalaşma unutulsa bile, dönüp tokalaşma imkanı her zaman olur.

Sayın Bardakoğlu ne diyor? “Bu, medeni dünya adetidir. Bunun tartışılması bile beni rahatsız eder!” diyor. Çok medeni bir görüş.

Gördüğüm, ürkütücü bir tablo idi. TV’ de şaşkınlıktan zıplayıvermişim. Bir Cumhuriyet Resepsiyonunda bir Bakan, Bayan Gül’ün elini sıkmadan pas geçiyor. Olacak iş değil. O Bakan, kendi açıklamasına inandı mı? Biz inanmadık

Bu tablodan sonra gözlerimiz, Atatürk’ün kurduğu Ankara Palas Otelinin Balo Salonlarına çevrildi. Ve oradaki Cumhuriyet

balolarına. Ve oradaki “medeniyet” alışverişlerine.

Ankara Palas, “Doğudan Batı’ya açılan pencere” idi. Ki, bu otelin odalarında nice krallar, kraliçeler, Cumhurbaşkanları ağırlanmıştı. Ve de nice Cumhuriyet Baloları düzenlenmişti 29 Ekimlerde.

Dam nedir, kavalye nedir. Tango ve vals nasıl yapılır hep orada öğretilmiştir. Gösterilmiştir. Medeniyete serilen basamaklardan geçilmiştir.

Aradan yıllar geçmiş, bir de düşürüldüğümüz resepsiyondaki hallere bakınız. “Saniyelik bir durum” muş. O saniyenin adı, soyadı, baba adı yok mu? Sicili mi kabarık? Nedir bu saniyenin hikmeti? Bu saniye denen kavram, telafi edilemez miydi?

Saniyenin de bir kendine göre tanımı var. Bu tanım, böylesi kritik durumlarda “cankurtaran mı” oluyor? İşte burasını anlayamadık. Esef ettik. Cumhuriyet adına utandık. Kendimizden geçtik.

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..