Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '08

 
Kategori
Kültür Turizmi
 

Cunda'nın muhtarı bildiriyor!..

Cunda'nın Muhtarı

bildiriyor...

BOLDANLIZADE Hacı Emin Bey geçenlerde Ayvalık'a gitmiş, Cunda'ya uğramış; fetva köşesinde bahsetmiyor ama sanırım restoranlardan birinde balık ziyafeti de çekmiş kendine; bittabi pazarlıksız müşteri olup kazığı yiyince bağırıyor: "Cunda ateş pahası!"

Göndermeleri de var yazıda, bendenize dair.

Diyor ki: "Tarık Sürmelioğlu Cunda'nın müdavimidir, şortu çekip orada entel sosyalistlerle konuşup duracağına adayla ilgilensin biraz..."

Çünkü ada çok bakımsız ve fiyatlar korkunç fahiş imiş.

E birader elinde kalemin var, kağıdın var, yeniçeri yatağanı gibi kesip doğrayan bir mevkuten var; ne gözlediysen otur yaz, bana niye havale ediyorsun?..

Cunda'nın Muhtarı mıyım ben?..

Ama madem öyle bir rol biçilmiş, o zaman 'bizim Cunda'nın sokaklarında 'yabancı turist' edasıyla dolaşmanın 'kazıklanmak' için en büyük gerekçe olduğunu belirteyim.

***

'Bizim' dedim, boş laf değil.. "Ada'nın tapusu bende" anlamına gelmesin; Türkiye Cumhuriyeti'nin bir beldesi anlamında...

Amma ve lâkin Ada'ya gidip de, döndüğünde eşe dosta, "haftasonu Cunda'daydık şekerim" havası basanların alayı, kendine turist, Ada'ya yabancı bir devletin toprağı muamelesi yaptığından, yerli ahali de buna uygun bir davranış modeli geliştirmiştir... Fahiş fiyatların sırrı budur.

Nedense hemen herkes o hisle gider Ada'ya.. Cunda, daha doğrusu Alibey, sanki Helen toprağıdır; vaktiyle Rum tebânın ikametgâhı olup, onlardan kalma evlerle birkaç kilise kalıntısına bakarak, "bizden değil" duygusuna gark olanların içlerini, Soğan Adası'yla Alibey'i birbirine bağlayan Türkiye'nin ilk boğaz köprüsünden geçerken, o ahmakça heyecan kaplayıverir.

Bunda kuşkusuz, özentiler okyanusuna kulaç atıp, Ada'yı diğer cümle yerleşmelikten farklı bir yere oturtan entel dantel taifesinin payı da var; yani Boldanlızade Hacı Emin Bey'in 'entel sosyalist' yakıştırmasında kısmen haklılık payı var.

..Ve fakat fevkâlade milliyetçi, mukaddesatçı, haddinden fazla muhafazakâr ve dahi Türk - İslam sentezcisi arkadaşların yıllar yılıdır Ayvalık'a ve Alibey Adası'na ettikleri 'serhat şehri' muamelesi de pay sahibidir hani.

Bir taraf, Cunda der, diğeri Alibey.. Ayrışım burada başlar.. Boldanlızade'nin 'entel' yakıştırması yaptığı solcu milleti için Cunda'daki özgün doku ve tarihsel yapı korunmalı, Rum kültürünün izleri yaşatılmalıdır.. Öteki tarafsa Alibey'i Türkleştirip İslamlaştırmak niyetindedir.. İki dönem Ayvalık'ın şehremini olan Ahmet Tüfekçi ve saz arkadaşlarının Ada'daki her zerreye Türklük ve İslamlık adına kondurduğu objeler, caddelere, sokaklara verdiği ulema isimleri; ve buna benzer pek çok icraat kafa karışıklığından başka bir işe yaramamıştır.

Tüfekçi ve ekibinin bu ısrarı, sanki yabancı, bizden olmayan bir kara parçasını Türkleştirmek gibi algılamalara da neden olmuştur. Oysa zaten orada bu yurdun insanı yaşar, hem kendi kültürüyle, hem de Ada'nın tarihten gelen özgün dokusuyla sarmal olup gitmişlerdir.

Burada sosyolojik ahkâmlar kesmeyelim.. Bendenize ait bu özet analizi bir kenara bırakalım. Asıl mevzu, Ada'nın 'bizim' olduğu ve caddelerinde, sokaklarında yabancı turistler gibi avanak avanak değil, 'oraların adamı' gibi dolaşmak gereğidir.

***

SELANİK caddelerinde yürür gibi ürkek, çekingen, yabancı adımlar atmayacaksın bir kere.. Ayaklar yere sağlam basacak.. Sarmısak tarafında tatil yaparken, "gelmişken Cunda'ya da gidelim" hevesindeysen eğer, terlikle, şortla, askılı tişortla, boynunda kamerayla gitmeyeceksin; yerli halktan biri izlenimi vermek gerekir ki, yiyeceğin balığın, içeceğin rakının beş katını ödemeyesin!

Restoranda yemekse niyetin, oraların adamı tavrında ve burnundan kıl aldırmadan pazarlık yapacaksın önce.. Pazarlık senli benli olacak.. Tabi pazarlık da yapsan, anlaştığın fiyat her halükârda ikiye katlanır; buna da katlanacaksın artık...

Ya da illa ki balıksa derdin, Ayvalık merkezde yeyip, akşam çayı için yollanmalısın Cunda'ya.

'Bakımsız' demiş, ada için Boldanlızade.. Bakımsızlığı, eski, virane evlerin, köhnemiş dükkanların görüntüsü ise, 'özgün dokuyu korumak için' deyip geç.. Çer çöpse bakımsızlığın nedeni, elinde kalem var, yazıver Ayvalık Belediyesi'ne iki satır methiye!

Boldanlızade Hacı Emin Bey'in Ada'yı avucunun içi gibi bilip bilmediğini bilmiyorum.. "Bakımsız" ve "fiyatlar fahiş" dediğine göre, ya nicedir gitmemiş, ya da ilkleri yaşıyor. Çünkü fiyatlar hep fahiştir ve salaşlık ezelidir...

Balıkla malıkla oyalanmayıp, Ada'nın arka taraflarında, yani sessizliğin, sükunetin hüküm sürdüğü Ada kırsalında, refikasıyla el ele tutuşup Güvencin Adası manzaralı iğde ağacı gölgelerinde romantizmin doruklarına tırmanmasını tavsiye ederim... Tabi "kene yoktur" diyemem, oturduğun kalktığın yere bakacaksın az biraz... Tam zirve romantizmiyse niyet, daha da arkada, zeytinliklerin patikalarından geçerek ulaşılabilen Ayışığı Manastırı kalıntıları var, oraya gitmek gerek. Kalıntıların bulunduğu tepecikten karşıdaki Kazdağları'nın griliğini seyretmek ömre bedel.. Köpüklü dalgaların arasından gelip geçen beyaz teknelerse tam fotoğraflıktır.

***

OLAYIN habersel boyutuna gelince.. Cunda'da birkaç saat geçirip sonra "çok bakımsız ve fiyatlar fahiş" şeklindeki tesbitle yetinen Boldanlızade'nin, evvel emirde, "Beton Cunda" başlıklı bir haber çakmasını tavsiye ederim manşete...

Günün birinde, Ada'daki eski değirmenin oralarda, ya da ne bileyim Pateriça kıyısında veya iskelede rastlaşmak dileğiyle...

 
Toplam blog
: 17
: 1020
Kayıt tarihi
: 02.04.08
 
 

Şehr-i Balıkesir'de mevkutesel işlerle iştigal ediyorum; yirmi küsur yıldır yazıp çiziyorum... Yaz, ..