Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Çürüme

Çürüme
 

Çürüyor etim. Her geçen gün biraz daha eksiliyorum. Sanki çürüye çürüye hazırlıyor beni ölüme vücudum. Kurudukça daralan hücrelerde ölüme meyden okuyan aklım,  sadece kendine karşı oyunlar oynuyor artık.

Bütün bunlardan yola çıkarak beni yanlış anlamayın sakın, başıma gelenlerin beni yok ettiğini sanmayın, aklımla bedenimi yitirdikçe berraklaşan ruhumun, beni nasıl hiç ettiğini anlatmaya çalışıyorum dilim döndüğünce. Hiç olmanın ama ‘hiçbir şey’ olmamanın anlamını iyice kavramaya çalışırken,  benimle düşünmeye çağırıyorum sizleri de.

Örneğin, “vücudu çürümeden ruhunu kazanabilir mi insan, yoksa ruh çürüdükçe  ‘et’ mi oluyor kazanan,” diye soruyorum kendime.

Arkadaşlarım, “sen kaybediyorsun, kayıplara karışıyorsun” diye takılıyorlar bana. “Benim istediğim de bu zaten, başarısız olsam bile erdeme giden yolda,” diye cevap veriyorum onlara. Anlamakta güçlük çekiyorlar halimi. Kazanmanın bir kazanç olduğunu sanıyorlar. Kaybederken kazanmanın daha karlı olabileceği akıllarına bile gelmiyor her nedense.  

Geçtiğimiz günlerden birinde, hedefsizce dolaşırken bazen orada, bazen burada; eğri büğrü vücuduna aldırmadan çöp toplayan bir ihtiyara rastladım. Işığı bol gözleriyle süzdü beni önce. Varlığım heyecanlandırmıştı onu anlaşılan. Verdiğim selamı aldıktan sonra dedi ki: “hiçlik yakışmış sana, herkes bu elbiseyi taşıyamaz sırtında.”

Yaptığımız sohbetin uzun sürmesine sevindim içten içe. Bir ara, “aklını çöplerin arasında arayanlardan değilim, kaybedenlerin kayıplarını topluyorum yalnızca” deyince, anladım ki hiç olamadıkları için yok olanları yok eden şeyler var etrafımızı kuşatan bu çöp yığınlarının arasında.

Vedalaştıktan sonra isteksizce yürüdüm kendi yoluma. Ama ardımdan seslendiğini duyunca, çevirdim başımı arkama, ne var diye acaba. “Hiç ama hiçbir şeyin yok olacağını düşünme ve her şeyin, ‘Bir’den ‘Ol’duğunu da sakın unutma!” diye, nasihat etti bana.

Kafam iyice karışmış, zihnim yolunu şaşırmıştı Şöyle dedim, kendi kendime en sonunda: “her şey, yok denecek kadar hiç, hiç denecek kadar yok,” galiba.

  Ahmet Güreşçioğlu

 
Toplam blog
: 164
: 710
Kayıt tarihi
: 13.09.06
 
 

1956 yılında doğmuşum. Tanrı Bilimi Eğitimi aldım. 78 kuşağından olmanın verdiği şevkle olsa gerek;..