Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '07

 
Kategori
Eğitim
 

Dağ çiçeklerim

EĞİTİMLE İLGİLİ ROMANLAR (21)

DAĞ ÇİÇEKLERİM

Yazarı: Sıdıka Avar

Roman Kahramanının Değerlendirilmesi:

Sıdıka Avar, idealist bir öğretmendir. Bolu’dan Elazığ’a giderken söylediği; “Kilometrelerin gerisindeki o yalnız kalmış bölgelerin insanlarına el vermek, gönül vermek, yol açmak için gidiyorum. Çetin bir kavgaya baş koyuyorum. Bu gazayı başarmak için insanları gönül dolusu sevmeli, benliğimi onlara adamalıyım.” Bu cümlelerden kendini mesleğine adadığını anlayabiliriz.


Okulda, yatılı birlere 13 saat, yatılı ikilere 12 saat Türkçe dersine girer. Çocukların yaşları 10 ile 17 arasında değişmektedir. Bakanlık Avar’ı yatılılara muavin yapar. Onların tüm ihtiyaçlarıyla ilgilenir. Öncelikle okulda temizlik sorununu çözer. Yemek yemeyi, banyo yapmayı, sıraya oturmayı öğretir. Öğrencilerine kötü söz söylenmesini yasaklar. Onların gönlünü kazanmayı başarır. Yatılı öğrencilerin yemeklerinin daha fazla verilmesine özen gösterir. Büyük yatılılarla birlikte küçüklerin bit temizliğini yapar. Bu davranış hem yatılıları hem de ailelerini kendisine yakınlaştırır.


Halk, okumaya karşıdır. Kız çocuklarını okutmak istemez. Çocuklar jandarmalar tarafından okula getirilir. Halk kızlarının İngiliz’e, Rus’a verileceğini zanneder, korkuya kapılır. Feryat eder, kızlarını vermek istemez. Sıdıka Avar, ailelerin gönlünü kazanmak amacıyla kendisi köy köy dolaşıp öğrenci toplamaya başlar. Avar’ın köylüler üzerinde müthiş bir tesiri olur. Okula öğrenci getirebilmeyi başarır.


Öğrenciler arasında iş bölümü yapar. Mesela; 3. sınıflar, 1. sınıflardan sorumludur. Ablalar, küçüklerin temizliğiyle, giyimiyle, ödevleriyle ilgilenir. Görgü kurallarını öğretmeye çalışır. Bu durum, yatılıları aşağılık duygusundan kurtarmaya yardımcı olur.


Sıdıka Avar, Tokat’a tayin edilir. Burada okulun tamiri için amele başı olur. Gündüzleri ev ev dolaşıp talebe kaydeder, kayıt işinden boş kaldıkça arkadaşlarıyla okulun perde ve masa örtülerini diker.

Ömrünü, geçliğinin bütün heyecanını bu ideale serer. Gittiği her yerde özverili çalışmalarından dolayı beğeni alır. Bakanlık, Sıdıka Avar’ı bir “Türk Misyoneri”olarak görür. Sıdıka Avar, “Teknik Öğretim Problemleri” konulu toplantı için Ankara’ya gider. Amerika seyahati için O’na söz verilir. Amerika’ya gider, çeşitli okulları gezer. Oradaki çocuklar sıkıntı çekmeden okumaktadır, kendi öğrencileri için çok üzülür.


Sıdıka Avar, her idealist insan gibi kahırlar çeker, engellerle karşılaşır, fakat hedeflerinden yılmaz. Bir numaralı “Türk Akıncısı” olmaya gerçekten layıktır. Başkaları için yaşayan bir insandır. Okulda kadrosunu tamamlamak için arabanın gidemediği yerlere katır sırtında giderek tek kelime Türkçe bilmeyen, çok ilkel şartlarda yaşayan köy çocuklarını toplar. Kuş uçmaz, kervan geçmez dağ yollarında öğrenci toplayarak ömrünü geçirmiştir. Okula ilk geldikleri haliyle, bir de okuldan ayrılırkenki halleriyle fotoğraflarını çeker. Aradaki fark dağlar kadar çoktur.


Öğrencilerinin O’na verdikleri en güzel hediye nottur. 9-10’dan aşağı notları hediye olarak kabul etmez. Bu hediyeyi getirenlere sınıf önünde teşekkür eder, onları saçlarından öper ve över. Çocukları dövmek gibi bir huyu asla yoktur. Onlar üzerinde Hz. Eyyüb sabrıyla, şefkatiyle; itinayla, titizlikle çalışmıştır. O Elazığ’da olgunlaşır, yalnızlığını köy kızlarıyla doldurur ve orada ölmek ister. Öğrencileri onun sevgilisidir. Bu sevgililer için kahır çekmeye, uğurlarında ölmeye hazırdır.


Sıdıka Avar; mesleği uğruna Anadolu’da hiçbir şehir ayırt etmeden, ailesini ve çocuğunu ardında bırakarak yollara düşmüş bir eğitimcidir. Tek başına, dağ yollarında, katır sırtında öğrenci toplamak için gece gündüz demeden gençliğini bu uğurda harcamış fedakar bir öğretmendir.

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..