Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '14

 
Kategori
Gezi Rehberleri
 

Dağa kaçtım ~~ Pir Veli Beşe için; Peşrefli'den Karakaya'ya 2

Dağa kaçtım ~~ Pir Veli Beşe için; Peşrefli'den Karakaya'ya 2
 

Gezginler


Ve Pir Veli Beşe Yürüyüşü

Yürüyüş sabahı, İzmir’den 7.30’da ayrıldık. İzmir-Aydın Otoyolu’nu takiben ulaştığımız Belevi’de kahvaltı için mola verdik. Kahvaltı sonrası Hasan Hoca’yı almak üzere Tire’ye doğru yola çıktık. Ekibe Tire’den katılan Hasan Hoca’nın rehberliğinde Tire-Ödemiş yolunu takiben saat 10 civarı Peşrefli Köyü’ne ulaştık. Köyde adak ve şükür yemeklerinin düzenlendiği Pir Veli Beşe’nin mezarının çevresinde yapılan yeni düzenlemeleri inceleyip, Pir Ata’nın mezarını ziyaret ettikten sonra Karakaya’yı hedefleyen yürüyüş rotamızın üstündeki ilk durak; Koca Peçen’in evine doğru hareket ettik. Bugün 12-18 derece sıcaklıkta, güneşli bir havada gerçekleştirdiğimiz yürüyüşümüz, toplamda yaklaşık 7,5 saat kadar sürdü. Kimil Beli altında bir bahçede verdiğimiz yemek molasına kadar yaklaşık 3,5 saat kadar yürüdük. Kimil Beli ile Karakaya arasında yer alan Kapan Boğazı’na kadar bir miktar daha tırmandıktan sonra, Kimil Beli üzerinden bir yanımızda Osmancık Vadisi, diğer yanımızda Peşrefli ve Dereli Vadileri arasından yaklaşık 3 saatlik bir iniş sonrası saat 17.30’da Peşrefli üstündeki; şimdi Koca Peçen’in torunlarının oturduğu eve ulaştık.

 

Peşrefli-Kimil Beli-Karakaya Yürüyüşü rotası-17,5 km. (Google Earth'de çizilmiştir.)

 

 Koca Peçen'in kızının Peşrefli'nin sırtlarındaki evi

 

Koca Peçen, 19.yy.ın sonlarından 1960’lara dek bu dağların en saklı vadilerine dek sinmiş hayatında; bir yandan bu hırçın ve saygı duyulası doğa ile baş etmeye çalışırken, bir yandan da şehre ve yerleşik hayata karşı dik başlı zirvelerin sesi olmuş göçer hayatın son temsilcilerinden biri olarak hatırlanıyor. Koca Peçen’in asıl adı Ali oğlu Mehmet imiş. Kızılışıklı Aşireti’ne mensup imiş. Babası Ali, bu dağlarda zeybek olarak bilinirmiş. Koca Peçen lakabı ise, bir anlamda onun ismi olan Mehmet’in önüne geçmiş; ama yine de Peçen sözcüğünde kadim bilgileri içeren bir şeylerin saklı olması da muhtemel…

 

 Peşrefli'nin arkasındaki sırtlara yayılmış Mustafa Peçen'in koyunları

 

Hayatının çoğu zamanlarında; zaman zaman Gökçen Efe’nin de uğradığı Yamandere’deki kıl çadırında yaşayan ve daha sonra Peşrefli üstündeki bu eve yerleşen Koca Peçen, 1984 yılında bu diyardan göçüp gitmiş. Çocukları, herhalde vasiyeti olsa gerek; onu Aydın Dağları’nın bağrındaki Ovacık Yaylası’na gömmüşler. Mezarını; Karaçamur Yaylası’na iki yıl önce yaptığımız yürüyüş esnasında, Ovacık Yaylası’ndaki Yörük Mezarlığı’nda görmüştük. 

 

 Koca Peçen yada Ali oğlu Mehmet Peçen

 

 Gezginler, yeni bir coğrafyayı keşfin peşinde; Karakaya yolunda...

 

Hasan Doğan’ın (4) annesinin 1930’lu yıllara ait Peşrefli’deki bir ilkokul hatırası ise canlandırmaya çalıştığımız Koca Peçen ile ilgili hayalimizde bir parantez daha açabilir. Peşrefli, o günlerde Küçük Menderes Ovası’nın hemen üstünde; yerleşik tarımsal hayatın temsilcisi olarak, Aydın Dağları’nın zirvelerinde son demlerini yaşayan göçerliğe karşı giderek ötekileştirilmiş bir bakış açısına sahip olmalı ki; Koca Peçen’in elinden tutup sınıfa kadar getirdiği oğlu Ahmet’in saçları sınıfta bir anda gülüşme konusu olur. Oğlu Ahmet’in saçları tamamen kazıtılmış; sadece en tepede bir örgü şeklindeki bir tutam saç arkadan aşağıya doğru sarkıtılmış durumdadır. Ahmet’in saç şeklinin sınıfta yarattığı etki, öğrenciler arasındaki gülüşmelerdir. Bu anı nasıl yorumlamalı; yerleşik hayatın, bir anlamda göçerliğin bu son temsilcilerine karşı bir refleksi midir? Öte yandan yüzyılların ardından, uzak coğrafyaların yaşamlarına dair bir kadim bilginin (saç şekli kast ediliyor) yüzeye bir yerlerden yeniden çıkışı mıdır? Bilinmez. Ancak belki de daha çok tarihsel sosyolojinin alanına giren ve geçmişten bugüne bütün bu yaşananların; toplumda Osmanlı’dan beri süregelen bir kültürün (göçerlik kültürü kast ediliyor) topyekûn ötekileştirilmesi çabasının ürünü olduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir.

 

 Faden Nine'nin aşağılardan seçilen yamaçtaki kara servisi

 

 

Şimdi Koca Peçen’in torunlarının oturduğu evin biraz yukarısında, yıkık dökük; bir ahır olarak kullanılan bir başka yapılar kompleksi ise, Koca Peçen’in hayatı ile ilgili bir başka öyküyü saklar. Anlatıma göre; Koca Peçen’in kızı, Peşrefli’den Köseoğlu Ailesi’ne mensup bir delikanlı ile evlendirilir. Eşiyle birlikte bir süre gelin gittiği Peşrefli’ye alışmaya çalışan kızcağız, bir gün gelir bu hayata dayanamaz ve kocasını da peşinden sürükleyerek, babasının evinin yukarılarındaki; yamaçta yer alan bu evi yaparak, orada yarı göçer şekilde hayvanlarıyla birlikte alışık oldukları dağlardaki yaşamlarını sürdürürler. Bu hikâyeyi Karakaya’ya doğru yürüyüş sırasında Hasan Hoca’dan dinlediğimizde; aklıma Sabahattin Ali’nin “Hasan Boğuldu” hikâyesi düştü. Bilindiği üzere bu hikâyede; 20.yy.ın ilk yarısında Kaz Dağları’nda hala konargöçer yaşamlarını sürdürmekte olan bir aileye mensup güzel bir Yörük kızı ile ovadan bir delikanlının sevdası anlatılmaktadır. Ancak hikâye; kızın, sevdalısını dağların çetin yaşam koşullarına dayanıp dayanamayacağı konusunda tuz dolu çuvallarla ovadaki Zeytinli Kasabası’ndan Kaz Dağları’na doğru sürdüğünde; delikanlının tırmanışın bir noktasında bu çetin koşullara dayanamayarak son nefesini vermesi ile dramatik bir şekilde sonlanır. 

 

 Peçen'in koyunları

 

Koca Peçen’in Peşrefli’nin sırtlarındaki yaşam mekânlarını arkamızda bırakarak yazın göçerlerin Ovacık Yaylası’na doğru yürüdükleri patikadan Kimil Beli yönünde tırmanmaya başladık. Karşımızdaki ilk sırtta koyunlarını otlatan bir çobana rastladık. O da bir Peçen’di; Koca Peçen’in akrabalarındandı. Kısa bir sohbetten sonra yıldırımların yorduğu yaşlı bir kara servi ile bütünleşen Faden Nine’nin yerini görmek üzere önümüzdeki tepeye yöneldik.

 

 Faden Nine'nin yıldırımlara direnen kara servisi

 

Sırta ulaştığımızda aşağılardan beri göz ucuyla takip ettiğimiz kara servi büyüdü bir anda. Zamana meydan okuyan, ama doğanın tahribatıyla kolu kanadı kırılmış servinin biraz ilerisinde; üzeri kurumuş dikenlerle kaplı ve taşlarla çevrili bir mezar, Faden Nine’nin yaşadığını tahmin ettiğimiz kulübeye ait yıkıntılar ve onun biraz aşağısında tarıma uygun hale getirilmiş teraslar vardı. Bahara merhaba diyen pespembe bir badem ağacı ve budanmaya budanmaya dal budak salıp çığırından çıkmış yaşlı bir incir, sekinin hemen ucunda ovaya doğru hüzünle bakıyorlardı. Büyük ihtimalle gördüğümüz mezar, dağ başındaki bir zamanlar bu ıssız mekânın sakini Faden Nine’ye aitti. 

 

 Faden Nine'nin kara servinin dibindeki mezarı

 

Faden Nine kimdi; 70’li yıllarda bu hırçın coğrafyada tek başına doğaya karşı hayat mücadelesini sürdürmüş, Peşrefli ve çevresinde bir anlamda bu meydan okuyuşuyla efsaneleşen, Dibekçiler Yaylası kökenli bu kadın kimdi? Fazla bir bilgi yoktu; bir bilinmeze doğru terk eylediği bu sırtları ve kara serviyi beynimizi kemiren bir dizi soruyla birlikte ve biraz da hüzünle arkamızda bırakarak meşeliklerin içinde ilerleyen patikaların içinde kaybolup gittik.

 

 Faden Nine'nin mezarının biraz ilerisinde; ovaya nazır badem ve incirin kardeşliği

 

Faden Nine'nin zamana direnen kara servisi; son kez...

 

Meşeliklerin içinden geçerek tekrar yeni bir patikaya ulaştığımızda, kendimizi Dereli Vadisi’ne bakan bir yamaçta bulduk. Artık yukarıdaki Ovacık Yaylası’na giden göçerlerin yolundan sapmıştık. Hedeflediğimiz Kimil Beli epey solumuzda kalmıştı. Ama ne gam; eninde sonunda bütün yollar bizi Karakaya’ya çıkaracaktı.

 

 Meşelerin arasından Küçük Menderes'e bakarken; en arkada Karakaya (Fotoğraf: A. Aydemir)

 

 Ve yamaçta bir incir bahçesi; henüz uyuyor.

 

ve anemonlar...

 

beyaz anemonlar

 

ve morları...

 

DEVAM EDECEK...

 

Yazı ve fotoğrafların daha fazlası için tıklayınız

Dipnotlar 

 

(1)  988 nolu Muhasebe-i Vilayet’i Diyarbekir ve Arab ve ZülkadiriyeDefteri (937/1530) II, Ankara, 1999, sayfa 404’den aktaran A. Munis Armağan; Yeni Belgelerle Şeyh Bedrettin II; Ödemiş-2013

(2) Osmanlı Tarihi; Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı; 1. Cilt; 7.Baskı; Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu; 1.Bölüm-13.yy.da Anadolu’ya bir bakış; sayfa:1-32

(3) Tire Şeriye Sicili Cilt 29, 1320, sayfa 208’den aktaran A. Munis Armağan; Yeni Belgelerle Şeyh Bedrettin II; Ödemiş-2013

(4) Peşrefli ve yazıda geçen yerel tarihe mal olmuş şahsiyetlerle ilgili anonim bilgiler, Tireli dostumuz emekli biyoloji öğretmeni Hasan Doğan’dan alınmıştır.

(5) Yörede düz gri yada bej renkli, yerli ineklere verilen isim.

(6) Belirtilenler dışında tüm fotoğraflar, İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.

 

 

 

 

Yazan ve fotoğraflayan: İbrahim Fidanoğlu

Düzenleyen: M.YC 

 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..