Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '13

 
Kategori
Gezi Rehberleri
 

Dağa kaçtım - Çatalkaya'nın kalbinde; Kavacık Şelalesi'ne doğru

Dağa kaçtım - Çatalkaya'nın kalbinde; Kavacık Şelalesi'ne doğru
 

Kavacık şelalesi


Bugün İzmir’deki yürüyüş etkinliğimize Tire’den kadim dostumuz Hasan Doğan da katıldı. Sabah Hasan Hoca ile Karşıyaka’da buluştuk. Daha sonra Bornova ekibini almak üzere Bornova’ya uğradık. Bornova’dan saat 10 gibi ayrıldık. Gaziemir – Balçova otoyol bağlantısını kullanarak Limontepe sapağından Tırazlı’ya doğru döndük. Kadifekale’deki kentsel dönüşüm faaliyetleri kapsamında evleri boşaltılan sakinlerin yerleştirilmeye çalışıldığı TOKİ konutlarının yanından geçtik. Birçoğu boştu; bazılarında “Satılık” levhaları asılmıştı bile. Sağ yanımızda bulunan körfeze hâkim; dev kireç taşı kütle Akçakaya üzerine Persler tarafından inşa edilmiş gözetleme kalesini ardımızda bırakarak yolumuza devam ettik. Daha önceki çıkışlarımızdan hatırladığımız kadarıyla tepede; kalenin giriş kapısının söveleri, bir sarnıç ve tepenin eteklerinde duvar parçaları vardı. Başka da bir şey kalmamıştı.

 

 

 Kavacık yolundan körfez

 

Tırazlı Köyü’nü geçtikten sonra Kavacık – Radar Mevzii yol ayrımında durup körfeze baktık. Hava puslu ve yağmura gebeydi. Havadaki nem nedeniyle görüntü kötüydü. Kavacık köyüne doğru devam etti. Kavacık’ın geç eren meşhur sofralık kara üzüm bağları yavaş yavaş uyanmıştı. Bütün yamaçlar ve vadilerin diplerine doğru her yer asma ile doluydu. Yeni yeşeren yemyeşil yapraklarıyla yamaçlardan aşağılara doğru uzanan bağların manzarası görülmeye değerdi.

 

Kavacık köy meydanı

 

Kavacık'ta bir ev

 

Kavacık köy meydanında arabamızı bıraktık. Sıra sıra dizilmiş köy kahvehanelerinden birinde oturup çay içtik ve kahveciye şelaleye giden yolu sorduk. Kahvehanedekiler de yardımcı oldular ve sonunda şöyle bir tarif ortaya çıktı: Köyün Efemçukuru altın madenine de giden servis yolu çıkışında bulunan aynadan sağa sapılacak; toprak yol takip edilecek. Ağaç kesimi yapılan alana gelinecek. Yol boyunca akmaya devam eden dereyi sürekli sağda bırakarak yola devam edilecek. Kesim alanını geçince yol çatallaşacak; önce sağa sonra da soldaki yola sapılacak. Vadinin dibine kadar yürünecek. Şelaleye bu şekilde ulaşılabilecek. Bu tarifi yol boyunca takip ederek ve sezgilerimizi de kullanıp şelaleyi sonunda elimizle koymuş gibi kolaylıkla bulduk. Bu arada suyun yüksekten döküldüğü daha küçük bir şelaleyle de karşılaştık.

 

Kavacık Şelalesi yürüyüş rotası

 

Dere boyunca yaklaşık 4 km. kadar yürüdük. Dereyi, ağaç kesim alanını geçince solumuza aldık. Dağa doğru traşlanmış alanın eteklerinden yürüyerek vadinin içine girdik. Burada dev çınarların gölgesi altında akmaya devam eden derenin kayaların üstünden döküldüğü yaklaşık 10 metrelik küçük bir şelaleye geldik. 

 

Gezginler küçük şelale önünde

 

 Kavacık şelalesi haritası

(Haritayı farenin sol tuşuyla tutup gezebilir veya sağ üst köşedeki "Earth" düğmesini tıkladıktan sonra farenin tekerleğine basıp döndürerek yükseltileri görebilirsiniz.) 

 

 

 

Kısa bir moladan sonra şelalenin üst düzlemine tırmandık. Bu alanda dere, nispeten düzlük bir alanda usul usul akıyordu. Suyun getirdiği bereketle bitki örtüsü bu düzlükte coşmuştu. Her tarafta eğrelti otları vardı. Karasuluk halini almış alandan tepenin eteklerine yaslanarak tekrar yola çıktık. Yol burada ikiye ayrıldı. Biz burada sola saptık. Bu esas büyük Kavacık Şelalesi için son sapaktı. Bize köyde yapılan tarifteki sağa sapağı derenin karşı kıyısına atladığımız için geçtiğimizi dönüş yolunda fark ettik. Sola saptıktan sonra giderek yakınlaşan bir motor sesi duymaya başladık. Motoru görünce dereden su çekmek ve yukarıdaki tarlalara yada madene pompalamak için kullanıldığını düşündük. Biraz daha ilerleyince yukarıda çınarlar arasından yaklaşık 25 - 30 metre yükseklikten dökülen Kavacık Şelalesi ile karşılaştık. Ne yazık ki, suyun başı daha önce gördüğümüz piknik alanlarından farksızdı. Buralarda piknik yapan insanların arkalarında bıraktıkları çöpler her tarafa saçılmıştı. Dağın başında dahi bu çirkin manzaralarla karşılaşmak bir kez daha içimizi acıttı. Ama yaşadığı yere sahip çıkmayan ve çocuklarına miras kalacak bu güzelim doğa harikasını acımadan pisleten, zarar veren ve kendine insan diyen bu garabet sürüsünü ilahlara havale ettik.

Yazan: İbrahim Fidanoğlu

Düzenleyen: M.YC

 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..