Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '12

 
Kategori
Gezi Rehberleri
 

Dağa kaçtım~ Aiol bölgesinde kalelerin izinde; Sancaklı Kale ve Neonteikhos

Dağa kaçtım~ Aiol bölgesinde kalelerin izinde; Sancaklı Kale ve Neonteikhos
 

Menemen'de "Kubbeli bakkal".


6 Şubat 2012

Lodos baskısı altında, ama hafta sonundan kalan bir ılıklıkta baş vermiş çiriş otlarının, badem ağaçları ve badem çalılarının erkenci çiçekleri arasından bugün de kendimize yol bulduk dağlarda; vadi koyaklarında. Meteoroloji’ye göre ertesi gün yağacak yağmurun Orta Akdeniz’den gelen gökteki habercileri ve şiddetli lodos eşliğinde İzmir’in kuzeyine doğru Aiol bölgesinde kısa yürüyüşlerle süren güzel bir gün geçirdik. Menemen’de tarihi Namlı Köftecisi’nde leziz köftelerimizi yuvarladık öğle üzeri; Arasta’da dolandık; yok olmasın diye içimizden dua ettik sessizce; çünkü aslında yapacak bir şeyimiz de kalmamıştı; daha sonra Mühürlü Sultan Türbesi’nin hemen yanındaki Kubbeli Bakkal’ı gördük ansızın. Bizi çocukluk günlerimize götüren; içine istiflenmiş bisküvilerin konduğu kırmızı kenarlıklı ve ortası cam kapaklı teneke kutularıyla, duvarlarda yer alan içi bakkaliye ile dolu camekânlı tahtadan dolaplarıyla ve büyük çuvallarda her türlü zahire ürününün satılmayı beklediği 75 yıllık bakkalda zaman sanki durmuştu. Geniş rabıtadan tahta döşemeleri dükkânla yaşıttı. Giriş kapısının hemen sağ yanında yer alan küçücük mandallı servis penceresi ise, o yıllarda arastadan gelip geçenlerin hemen dükkâna girmeden alış veriş ihtiyaçlarını görebildikleri sevimli bir imkândı. Uzunca bir zaman dükkânın içinde kaldık, dükkânı açan ilk sahibinin torunu olan Ali Haydar Amca ile sohbet ettik; raflara sinmiş on yılların kokusunu içimize çektik ve o anı yakalamanın bahtiyarlığıyla dükkândan ayrıldık.

 

Menemen; Arasta’da Kubbeli Bakkal’ın iç mekanı

Bugün Aiol bölgesinde iki kalenin konumlandığı iki ayrı tepede dolaştık. Önce sabahtan Yamanlar Dağı’nın hemen güney eteklerinde yer alan Sancaklı Kale’ye gittik. Kaleye Karşıyaka Örnekköy yönünden, Karşıyaka Belediyesi’nin şantiyesinin de bulunduğu tali asfalta saparak ulaştık. Yalnız bu yoldan Sancaklı köy yoluna saptığımız noktadan itibaren “Buraya Moloz Dökmek Yasaktır. Cezası 7105 TL.” yazılı levhaların hemen yanında öbek öbek moloz ve her türlü inşaat artığının bu güzelim vadiye acımadan dökülmüş olduğunu gördük. Ne yazık ki; ne konunun ilgilileri ne de bu yakınlarda oturan sevgili vatandaşlarımız konuyla pek ilgili değillerdi. Bu ibret manzaralarını fotoğrafladık. Koskoca Karşıyaka Belediyesi’nin o kadar personeli ile bunu nasıl denetleyemediğine hayıflanarak ve Belediyenin şantiyesinden sadece 500 metre kadar uzaklıktaki bu iğrenç manzaradan nasıl rahatsız olmadıklarına bir kez daha şaşarak ve biz biçare yurttaşlarla zavallı doğanın bu haline acıyarak yolumuza devam ettik.

 

Sancaklı Kale rotası

Yamanlar Dağı’nın eteklerinde bir Yörük köyü olan Sancaklı’nın hemen üstünde eski adıyla Adatepe, şimdiki ismiyle Sancaklı Kalesi yer alır. M.Ö. 5-6.yy.lara tarihlenen ve doğal bir kayalık üstüne konumlanmış bu kale, Kimmer akınlarına karşı oluşan o büyük korkunun izlerini taşır. Tepekule’nin Yamanlar Dağı eteklerine saçtığı bu küçük yerleşimler, aslında İzmir – Çanakkale yönündeki geçiş yolunu denetim altında tutmaya yönelik çabalardan kaynaklanmıştır.

 

 Sancaklı Kale poligonal duvarları

 

 Eteklerinde çatı örtüsü kiremitler ve her türlü seramik döküntünün bulunduğu tepeye tırmanırken, sekiler halinde duvar temellerinin izleri görülür. Kayalık alanın kuzey batı yönüne bakan yanında, uçuruma doğru çok iyi tahkim edilmiş yaklaşık 1,5 metre genişliğinde poligonal bir kale duvarı kalıntısı ile bu düzlük alanda ve daha yukarıda iki adet sarnıç bulunmaktadır. Kale, yerleşimden daha çok savunma amaçlı olarak kullanılmıştır. Su ihtiyacının önemli olduğu bu bölgede, sarnıçların bu işlevi hayati olmalıdır. Tam tepede yer alan sarnıç ise oval yapıda ve daha büyüktür. Yakın zamanlarda yukarıdan koparak üstüne düşen dev kaya parçası, sarnıcın üstünü kısmen kapatmış durumdadır.

 

Menemen’de öğle yemeği molasından sonra rotamız Dumanlı Dağın eteğinde Çanakkale – İzmir karayolundan geçerken meraklı yolcuların dikkatini hemen çekebilen konumda Yanıkköy’ün hemen üstünde bulunan bir doğal kaya kütlesi üzerine konumlanmış Neonteikhos kentiydi. Aiol kentleri içinde açıkça isminden ötürü bir ilk çağ Yunan yerleşimi olan bu kalekent, çağlar boyunca Saruhanoğulları’na kadar diğer kavimlerin de yerleştiği ve savunma açısından eşsiz konumu ile göze çarpan bir özelliğe sahiptir. Neonteikhos kelimesi eski Yunan’da Yeni Duvar, Yeni Sur, Yeni Kale anlamına gelmektedir. (Prof. Ersin Döğer; Menemen yada Tarhaniyat Tarihi; sayfa: 275)

 

Kent Orta Yunanistan’dan Trakya yoluyla Troya üzerinden güneye doğru inen ve daha çok hayvancılıkla uğraşan çoban bir halk Aioller tarafından kurulmuştur. Tarihi kaynaklarda, Aioller’in ilk önce Kyme’de karaya çıktıkları, daha sonra Larissa’da yaşayan yerli halk Pelasglarla çatışma sürecine sürüklenerek bu kenti ele geçirmek için Larissa’dan 6 km. uzaklıkta Neonteikhos’u kurdukları belirtilmektedir.

 

 

Gediz köprüsü-Doğaköy-Yanıkköy-Neonteikhos rotası

 

“Hellenistik Dönem’de Pergamon Krallığı’nın egemenliği altına girmiş olan kentin bastığı bakır sikkelerin ön yüzlerinde Athena başı, arka yüzlerinde ise baykuş motifi bulunmaktadır.

 

 Neonteikhos’da zeytinyağı işliğinin duvarı

 

Kentin Roma egemenliği boyunca iskân görmüş olduğu yüzeydeki yoğun çanak-çömlek buluntularından anlaşılmakta ise de, bu dönemle ilgili antik kaynaklarda adı geçmemektedir. Bizans Dönemi’nde ise Arkhangelos (Baş Melek) adıyla Smyrna’ya bağlı bir piskoposluk merkezi konumunda olan yerleşme, 13.yy.ın sonunda Saruhanoğulları’nın eline geçmiştir. Menemen kazasının kuruluş yıllarında korunaklı surları ile Saruhan Beyliği’nin Menemen bölgesindeki üslerinden biri olan ve Türkler tarafından “Kayacık” olarak adlandırılan kale, 15.yy.ın başında Çelebi Mehmet’in İzmir’e yaptığı sefer sırasında Cüneyt Bey’in elinden kuvvet kullanılarak alınmıştır. Bu tarihten sonra da Osmanlılar tarafından birçok kalenin başına geldiği gibi tahrip edilerek terk edilmiş olmalıdır.” (Prof. Ersin Döğer; Menemen ya da Tarhaniyat Tarihi; sayfa: 276)

Yanıkköy’e girdikten sonra köyün camisinin bulunduğu meydana doğru ilerledik. 19.yy.de Batı Anadolu’da yükselen etnik milliyetçilik rüzgârları altında büyük bir ezikliğe sürüklenmiş Müslüman halka moral vermek amacıyla II. Abdülhamit tarafından bu yöredeki camileri derleyip toparlama çerçevesinde bir kampanya şeklinde gelişen Ayvalık sarımsak taşından tek tip cami minaresi yapma projesinin sonuçlarından birisi ile karşılaşıyoruz meydanda. Karaburun’un köylerinden İzmir’in içindeki Soğukkuyu ve Basmane’deki Çorakkapı camileri ve Gediz boyunca uzanan bir dizi köy camisine kadar bu projenin yarattığı muhtelif örneklere bugün de rastlayabiliyoruz...

 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..