Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '12

 
Kategori
Gezi Rehberleri
 

Dağa Kaçtım~Balçova Termal- Beyoğlu Kayası yürüyüşü

Dağa Kaçtım~Balçova Termal- Beyoğlu Kayası yürüyüşü
 

Balçova baraj gölü


12 Mayıs 2011

Sabah 10.30’da Balçova Termal Otel’in arkasındaki yoldan yürüyüşümüze başladık. Hava kapalı; sıcaklık 15 derece civarındaydı. Günün ilerleyen saatlerinde 540 metrelik Beyoğlu kayasının üstünde sıcaklık 11 dereceye kadar düştü. Burada biraz yağmur da yedik. Halkapınar ismi ile anılan su kaynağının hemen üstünde yemeğimizi yerken hafif çiselese de yağmur bize izin verdi diyebiliriz. Ancak akşama doğru Narlıdere sahilinde yağmur indirdi ve sıcaklık da sahilde 13 dereceye kadar düştü.

 

Yürüyüş Rotamız; Balçova Baraj Gölü solda kalmak üzere Beyoğlu Kayası’na kadar 21km

 

 Balçova Baraj Gölü yürüyüş haritası

(Haritayı farenin sol tuşuyla tutup gezebilirsiniz, sağ üst köşedeki "Earth" düğmesine tıkladıktan sonra farenin tekerleğine basıp döndürerek yükseltileri görebilirsiniz.)  

 

 

 

Yürüyüş rotamız Balçova Termal Otel’den başlayarak sağdaki toprak yoldan yaklaşık 11 km.lik bir tırmanışla devam etti. 

 


Ilıca Deresi üzerine 1970’li yıllarda su temini amacıyla kurulmuş olan Balçova Baraj Gölünü solumuzda bırakarak Çatalkaya’nın eteklerine kadar ilerledik. Yol boyunca NATO’nun elektrik kablolama taşlarını sürekli izledik.

Yol boyunca 10.km’ye kadar Balçova Belediyesi Spor Kulüpleri tarafından güzergaha konulmuş bulunan km. levhalarını takip ettik. Ilıca Deresinin ovaya ulaştığı noktada çınardan zeytine akasyadan narenciyeye kadar geniş bir yelpazede zengin bir bitki örtüsü vardı. Baharın da etkisi ile tabiat sanki coşmuştu. 1.km. levhasından itibaren tırmanışa başladık ve yaklaşık 2,5 saat boyunca durmadan yürüdük. Sadece fotoğraf çekerken mola verdik. Yükselmeye başlar başlamaz kızılçamlar başladı. Mor ve beyaz renkte bayır gülleri, yeni açmaya başlayan sarı renkli katırtırnakları, sarı papatyalar, alçaklarda yeni çiçeklenmiş bembeyaz akasyalar, dere yataklarında çınar ağaçları, delice zeytinler, yeni yapraklanmaya başlamış ve dikenleri henüz ele batmayan pırnar meşeleri bitki örtüsünün dikkatimizi çeken önemli unsurlarıydı. Dönüş yolunda Balçova Baraj Gölüne bakan bir yamaçta son anda fark ettiğimiz eflatun renkli tek orkide buraların nazarlığı gibiydi.

 

 

 

Beyoğlu Kayası’na bakış

 

10.km.de; dere yatağına doğru uzanan çayırda otlayan bir koyun sürüsü ve bize doğru havlayarak gelen 6 köpekle karşılaştık. Onlara bulaşmadan sıvışmayı becerdik. Derme çatma barakalarda yaşayan Narlıdereli bir köylü ile sohbet ettik. Biraz ilerde bu kez bir koloni şeklinde çevreyi kontrol altına almış ve buraları ekip biçip aynı zamanda hayvancılıkla uğraşan bir aile ile karşılaştık. Neyse ki onların köpekleri bağlıydı.

Yol boyunca baraj gölünü besleyen küçük dereciklerin üstünden geçtik. Halkapınar olarak adlandırılan kaynağın etrafında yükselen dev çınar ağaçlarını bizden yiyecek bekleyen üç köpekle birlikte seyrettik.

Saat 13’de yemek yediğimiz ve yaklaşık çıkış noktasından 11,5 km. uzaklıkta olan Beyoğlu Kayası yakınlarındaki kayalık bölgeye geldik. İzmir Körfezi ve karşı kıyıdaki Teleferik tepesi bulunduğumuz noktadan oldukça uzakta kalmıştı. Uzun süredir kenarından yürüdüğümüz derin vadi, hemen altımızda uzanıyordu. Köylülerden öğrendiğimize göre yol yukarı doğru Kavacık köyüne kadar gidiyormuş. Baraja doğru geriye dönen yol ise 6.km levhası karşısında sonlanıyormuş. Rakım burada 540 metre olarak ölçüldü.

Yaklaşık 1 saatlik yemek molası sonrasında saat 14’de dönüş için yola koyulduk. Yine 2,5 saatlik bir yürüyüş sonrası 16.30’da ıslanmadan Termal Otel’e ulaştık.

 

Yazan: İ.F

Düzenleyen: M.YC                                              

 
Toplam blog
: 140
: 882
Kayıt tarihi
: 02.09.12
 
 

  Ben ve iki eski dostum; bilgi dağarcığımızı doldurabilmek ve şehrin keşmekeşinden uzaklaşab..