Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

11 Nisan '07

 
Kategori
İstanbul
 

Dağılma noktasında İstanbul

Ne zaman tökezlesem, uzun yürüyüşlerde, çocukluğumu ararım. Arada rastlaşırız umulmadık bir yerde. Annemin diktiği renkli elbiselerle çıkar karşıma şaşkın ve meraklı çocuk gözlerim. Usulca öperim kapaklarından. Kimi zaman ağlamaktan kızarmış olurlar, parmaklarında pamuk şeker yapışkanlığı. Yenisini alır, tutuştururum ellerine artık ağlamasın diye. Gülümseriz birbirimize. Devam ederiz ayrı yönlere, daha sonra görüşmek dileğiyle. Yeniden karşılaştığımda rengi değişmiş olur bakışlarının, erik ağacının bahar sonrası, ilk yaz aşklarının kokusunu doldurmuş olur bütün arsızlığı ve görüntüsüyle birlikte. Zıp zıp zıplarken yakalarım boş bir arsada; çift ip atlarken. Yüzüme bile bakmaz, telaşı vardır diye hiç küsmem ona. Her yere dağılmış enerji parçacıkları şeklinde hep hareket halinde, şehre iyice ayak uydurmuştur artık. Bazen bir kaldırım parçası, bazen bir avuç tuzlu su, bazen bir yaz akşamı esintisi bazen de sımsıcacık bir kar yağışı. Hiç itiklemeden sevdi bu şehir beni, her türlü halimle. Ben de onu.

Af edersiniz yayı çıktı yine çenemin. Ne zaman tökezlesem İstanbul’un koynuna girerek uyumaya çalışırım. İstanbul’un koynunda, koyun saymanın fayda sağlamadığı bir noktada Güzelcehisar’dan Boğaz’ın görüntüsü geliyor gözlerimin önüne. Hava sıcak ama ben Boğaz’ın serinliğiyle rahat ve huzurluyum. Hayallerde hiç telaş ve zorluklar olmadığı için kahvemi içtikten sonra sahile inip gezinmeye başlıyorum. Tek başınayım, galiba ressam olmuşum. En güzel İstanbul karelerinin resimlerini çizdikten sonra yola düzülüyorum. Ayaklarım herzamanki gibi yürüdükçe coşuyor. Çamlıca’nın tepesinden, Fenerbahçe’ye inip kayık kiralıyorum. Kürekleri bu kadar güzel çekmeyi ne zaman öğrendim acaba? Yanımdan geçen Ada motoruna el sallayarak kayığı olduğu yerde bırakıp motora atlıyorum. Hareket ederken üzerime Marmara’nın suları damlıyor. Kınalı’ya yaklaşırken motordan atlıyorum. Demek üzerinde ıslanmasından korkacağım bir şey yok. Hayallerde mikroplar da olmuyor, deniz bana pırıl pırıl geliyor. Öyle güzel bir mevsimdeyim ki üzerimdekilerin kuruması için taşlıklara uzanıyorum. Güneş ıslak elbiselerimi kurutmaya başlarken gözlerim ağırlaşıyor.

Bu şehri seviyorum, bu şehir benim. Her zaman olduğu gibi bu şehir sarar yaralarımı.

Her bakışta yeniden aşık oluyorum bu şehre.

Bu öyle bir aşk ki anlatımsız yaşanılası

Gömün beni Boğaz’ın sularına

Ancak susar bu yürek

O sessiz akıntıda

Kevser Şekercioğlu

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..