Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Dağınık zamanların,"kek" hallerindeyim!

Dağınık zamanların,"kek" hallerindeyim!
 

Bu aralar dağılmış zamanlarımın, dağılmış akıllarındayım…

Sebepsiz…

Öylece kalsam kendi kendime, daha önceki ben değil gibi. Hani, hızlıyım ya, yerinde duramaz, oturamaz, eli çabuk hallerinden. Öylesine ben, öylesine ben benimle kalmak, mum yakıp karanlıkta ışığın aksini, dansını, haresini seyretsem. Ben, benimle cenin olsam…

Öylesine kalakalsam, kalabilmeme şaşsam. Düşünsem öylesine, öylesine yoğunlaşsam, yoğunlaştıklarımı kaleme alsam, akıtsam usul, usul kalemimin ucundan dağınık zamanlarımı. Dağınığım, dağınık…

Ama olmuyor dağınık zamanlarımı cebime koyup, bana en iyi gelen kür’ü deniyorum:Mutfak…

Kek diyorum kek yapmalıyım, benim ilacım bu...dağınık zamanlarımdan ne varsa katayım içine, çırpayım bütün üzülmüşlüklerimi, yıkılmışlarımı, birbirine karışsın hayallerim istiyorum.Ne geçmiş zamanda, ne gelecek zamanda kalayım.Ben şimdiki zamanda kek yapayım.Tarif aklımda, mutfak soğuk ürperiyor içim.Geri kaçsam, dağınık zamanlarımı çıkartacağım cebimden, hayır diyorum sırası değil, yoksa dibe vurursun sen, kek yap!

Dolabı açıyorum, Hayıııırrr olamaz! Yumurta yok. Benim ki ben; yumurtasız kalamaz.yemesem de her zaman, işte bu anlar için yumurtasız dolap düşünemeyen ben; hafta sonunun yoğunluğuna dağınık zamanlarıma kalmışım ki, bir yumurta var.Halbuki benim geçmişimin üzülmüşlüklerini çırpmam için 3 yumurta, 1, 5 bardak şeker, 1 bardak süt’e ihtiyacım var.Hepsi var; un, şeker, süt, yağ…Yumurta yok…

Kapatıyorum dolabı..dışar da yağmur…Eğer gitsem yumurta almaya biliyorum ki bir paket sigara ile döneceğim.Ben oturma odasına geçmeden, dağınık zamanlarımın gözyaşlarını anneme yazdığım satırlar da, öylece mutfak masasında bırakıp, ışığı söndürüp çıkıyorum…Gözlerimden yaşlarım akıyor usulcacık, sıcacık, yanağımdan süzülüyorlar, dışardaki yağmurla yarışıyor, ağlayan palyaço gibi yüzüm...yine susuyorum…

Bütün yemişler bana yardıma geldiler; fındık, ceviz, elma, fıstık…Rüyalarıma girdin dağınık zamanlarım da…Hırçındın her zaman ki gibi hırçındın, herkese bağırıp çağırıp, aslında içindeki çocuğu, özlemlerini, yaşanmamışlıklarını haykırıyordun, anlıyordum...susuyordum.

Anladığım kadarıyla bir ben anlıyordum dilinden…Susuyordum…Rüyamda bile susuyordum, konuşsam, cam olup dağılıyordu her şey, hem rüyamda, hem dağınık zamanlarım da...Kremler giydim rüyamda; krem etek, krem bluz, krem ayakkabı…bakmadım “rüya sözlüğü’ne”…Çünkü krem rengi gibiyiz…ne beyaz, ne siyah, ne gri…dağınık zamanlarımın, dağınık renkleriydik…

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..