Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '15

 
Kategori
Şiir
 

Dağlarca'da insan

Sonra Türkiyem der:...

Sen benim Türkiyemsin
Öyle büyüksün ki
Nereye gitsem senin bir ucun

………………

Sen benim okuma yazma bilmeyen çocuğumsun
Elif’den A’ya geçmiş
Ve sevinmiş Mustafa Kemal Mustafa Kemal

Yurduna olan tutkusunu, Atatürk sevgisini işte böyle dile getiriyor. Artık yavaş yavaş ulusal sınırlardan çıkma, evrene seslenme ve evreni, evrendeki insanları sevmeye doğru yönelme dönemine ulaşmıştır ozanımız.”Haydi” (1968) adlı yapıtında bunu kanıtlar.

Uzak Afrika

Bir çocuk var
Biliyorum
En kalabalık bir gecede
Son insanın kurtuluşuna değin kapkaranlık

Uzun

Bir ekmek kara ellerden
Bir gider
Bir gelir
Bir ekmek ak ellere

“Asu” adlı yapıtında içine Tanrısı, doğası, insanı, evreni, uzayı ile her şeyi alan “bir devinim”in, “bir büyük aydınlığın” büyüklüğünü işlemektedir. Dağlarca, bütün çağlar boyunca ve ayrı ayrı ülkelerde yaşayan insanların ortak duygularını işlemiştir. İşte örneği:

ÂSÛ

Sürez diyor Âsû onların zaman dediklerine. Bu
sürmenin bitmez tükenmezliğine daha sınırsız,
daha içten bir anlam katıyor da ondan

Bir ortabenek vardır. Diyelim ki yeryüzüdür.
Ortabenek üzerinde iç içe değirmiler vardır. Diye-
lim ki bu sürezin katlarıdır.

Ortabenek üzerinde iç içe değirmiler vardır. Kişi
usunca, yüreğince bir değirmiye ulaşır. Hangi
çağda yaşarsa yaşasın Âsû’ların birbirini görebil-
meleri, tanıyabilmeleri bundandır.

Âsû biraz Asyalıdır. Ama yeryüzü biraz Asyalı
Değil midir?
Bütün Âsû’lar bir yerden yürürler: Aydınlığa
Âsû bir büyük aydınlığın ta kendisidir.

Dağlarca insanı, insanlığı bir bütün içinde renk, ırk ayırımı gözetmeksizin işliyor. “İnsanlar her çağda bir bütünün çağdaş bireyleridir.” diyor. Dağlarca evrendeki tüm insanların ozanı.Yeryüzü şiirini yazdığı için “ Yeryüzü Ozanı” adı ona yakışıyor.

Dağlarca üçüncü döneminde (1960 sonrası) koşar adım ilerlemektedir. Bütün ulusların, özellikle ezilmiş, horlanmış, uyanmamış, uyanması engellenmiş ulusların sözcüsüdür.”Vietnam Savaşımız” şiiri bunun kanıtı.

Paris’in Karanlığında Kara Derililerin Sesi

Ovalarım bomboştu peki
Siz de gelseniz
Sığardık bin yıl.
Ovalarım bomboştu peki
Uzundum.

Yükünüzü taşıyorum peki
Aldınız
Sattınız beni neden?
Yükünüzü taşıyordum peki
At mıydım?

Bizi uyandırdınız peki
Lamba verdiniz
Kinin verdiniz biliyorum
Bizi uyandırdınız peki
Sığırlarımı neden götürüyorsunuz?

Uygarım diyen Batı’nın Afrika’da yaşayan siyah derilileri nasıl sömürdüğünü anlatıyor. Dağlarca, gözlemlerine usuyla yaklaşıyor. Batı ile olan kavgasını sürdürüyor şiirinde.

Dağlarca şiirini dar kalıplardan, kurallardan sıyırarak çok sesli bir orkestraya kaydırır. Bunu kavrayamayanlar bu yenilikten yakınır.

 

 

 

Fazıl Hüsnü Dağlarca aşığı öğretmenlerin öğretmeni Rasim Şimşek'le Trabzon Lisesi salonundayız. "Kitap " konulu konferasından sonra öğretmen olan öğrencileriyle...31.03.1989
Soldan:Sezai Çakmak,Nejat Öztürk, Nazlı Özer, Mualla Uzuner, RASİM ŞİMŞEK, Ahmet Özer, Türkay Korkmaz, Emin Kurnaz

 

'FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA'DA

      İNSANI  SEVMEK

Sonra Türkiyem der:

Sen benim Türkiyemsin
Öyle büyüksün ki
Nereye gitsem senin bir ucun

………………

Sen benim okuma yazma bilmeyen çocuğumsun
Elif’den   A’ya  geçmiş
Ve sevinmiş   Mustafa Kemal  Mustafa Kemal

Yurduna olan tutkusunu, Atatürk  sevgisini işte böyle dile getiriyor. Artık yavaş  yavaş ulusal sınırlardan çıkma, evrene seslenme ve evreni, evrendeki insanları sevmeye doğru yönelme  dönemine ulaşmıştır ozanımız.”Haydi” (1968) adlı yapıtında bunu kanıtlar. 

Uzak Afrika

Bir çocuk var 
Biliyorum
En kalabalık  bir gecede
Son insanın kurtuluşuna değin kapkaranlık

Uzun

Bir ekmek kara ellerden
Bir gider
Bir gelir
Bir ekmek ak ellere

“Asu” adlı yapıtında içine Tanrısı, doğası, insanı, evreni, uzayı ile her şeyi alan “bir devinim”in, “bir büyük aydınlığın” büyüklüğünü işlemektedir. Dağlarca, bütün çağlar boyunca ve ayrı ayrı  ülkelerde yaşayan insanların ortak duygularını işlemiştir. İşte örneği:

ÂSÛ

Sürez diyor Âsû onların zaman dediklerine. Bu
sürmenin bitmez tükenmezliğine daha sınırsız,
daha içten bir anlam katıyor da ondan

Bir ortabenek vardır. Diyelim ki yeryüzüdür.
Ortabenek üzerinde iç içe değirmiler vardır. Diye-
lim ki bu sürezin katlarıdır.

Ortabenek üzerinde  iç içe değirmiler vardır. Kişi 
usunca, yüreğince bir değirmiye ulaşır. Hangi
çağda yaşarsa yaşasın Âsû’ların birbirini görebil-
meleri, tanıyabilmeleri bundandır.

Âsû biraz Asyalıdır. Ama yeryüzü biraz Asyalı
Değil midir?
 Bütün Âsû’lar bir yerden yürürler: Aydınlığa
Âsû bir büyük aydınlığın ta kendisidir.

Dağlarca insanı, insanlığı bir bütün içinde renk, ırk ayırımı gözetmeksizin işliyor. “İnsanlar her çağda bir bütünün çağdaş bireyleridir.” diyor. Dağlarca evrendeki tüm insanların ozanı.Yeryüzü şiirini yazdığı için “ Yeryüzü Ozanı”  adı  ona yakışıyor.

Dağlarca üçüncü döneminde (1960 sonrası) koşar adım ilerlemektedir. Bütün ulusların, özellikle ezilmiş, horlanmış, uyanmamış, uyanması engellenmiş ulusların sözcüsüdür.”Vietnam Savaşımız” şiiri bunun kanıtı.

Paris’in  Karanlığında Kara Derililerin Sesi  

Ovalarım bomboştu peki
Siz de gelseniz
Sığardık bin yıl.
Ovalarım bomboştu peki
Uzundum.

Yükünüzü  taşıyorum peki
Aldınız
Sattınız beni neden?
Yükünüzü taşıyordum peki
At mıydım?

Bizi uyandırdınız peki
Lamba verdiniz
Kinin verdiniz biliyorum
Bizi uyandırdınız peki
Sığırlarımı neden götürüyorsunuz?

Uygarım diyen Batı’nın Afrika’da yaşayan siyah derilileri nasıl sömürdüğünü anlatıyor. Dağlarca,  gözlemlerine usuyla yaklaşıyor. Batı ile olan kavgasını sürdürüyor şiirinde.

Dağlarca şiirini dar kalıplardan, kurallardan sıyırarak  çok sesli bir orkestraya kaydırır. Bunu kavrayamayanlar bu yenilikten yakınır. 

Fazıl Hüsnü Dağlarca aşığı öğretmenlerin öğretmeni Rasim Şimşek'le Trabzon Lisesi salonundayız.
Ahmet Özer'i etiketlemek ister misin? 
 
 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..