Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '09

 
Kategori
Haftasonu
 

Dağlarına kar ovalarına çiçek yağmış

Dağlarına kar ovalarına çiçek yağmış
 

Dolu dolu geçen bir hafta sonundan sonra nihayet yazma dürtüm depreşti. Dün hava hem soğuk hem de rüzgarlıydı. Açık havada dolaşmak yerine eşimle birlikte sinemaya gittik. Üç film seçeneğimiz vardı. Tercihimizi ''Güz Sancısı'' filminden yana kullanmak zorunda kaldık. Film bittiğinde yüreğimizin daraltısından, kendimizi çarçabuk salondan dışarı attık. Alış veriş merkezinin katları arasında amaçsız ve filmden hiç söz etmeden gezmek, kocaman bir akvaryumdaki tropikal balıklarla, rengarenk irili ufaklı deniz şakayıklarını, canlı mercanları izlemek ikimize de iyi geldi. Çocuklarını büyütmüş hiç bir şeye bağımlı olmayanların telaşsızlığıyla, gezimizi bitirip eve döndük.

'' Dağ Köyünde Halk Mahkemesi'' isimli bloğumun kahramanı İlhan Pınar, DSP'den Güzelbahçe belediye başkan adayı gösterildi. Bugün Yelki köyünde ikinci seçim bürosunun açılışı var. Eşi liseden arkadaşımız ya diğer lisedaşlarımızla anlaştık, açılışa hepberaber gideceğiz. Hatta biz, kahvaltıya çağrılı olduğumuz için güne biraz daha erken başlayacağız.

Şansımız iyi. Hava güneşli, soğuk kırılmış. Dün kaba dalgalı olan deniz bugün sütliman. Sahil yolu boyunca her yaştan insan kah koşuyor kah yürüyor. Sabit spor aletlerinin üzeri, spor yapan insanlarla dolu. Bir ay sonra iğde ağaçları baygın kokularını denizin tuzlu rüzgarına savuracaklar ve bu koku içime yaşam coşkusu dolduracak. Seviyorum bu şehri seviyorum işte. Burada doğmuşum, babamda bu şehirde doğmuş, çocuklarımda bu şehirde doğdular. Köklerim çok derinlerde. Hangi şehre gidersem gideyim denizini, kokusunu, çiğdemini, gevreğini, boyozunu, özgürlüğünü özlüyorum.

Güzelbahçe ye yaklaştığımızda, karşımızdaki Karaburun dağlarını bembeyaz görünce çok şaşırdık. Oysa geçen hafta badem ağaçları pembelere bürünmüş gelin kızlar gibiydi. Dikkatli bakınca çoğu dalların meyve bağladığını görmüştüm. Turp otları, radikalar, arapsaçları boy vermişlerdi. Tam bahar yüzünü gösterdi derken nasıl bir soğuk olmuştu da dağlar karla kaplanmıştı kim bilir. İzmir’le Karaburun arasında belirgin bir ısı farkı var.

Sağ olsunlar arkadaşlarımız kahvaltı masasını hazırlamışlar, çayı demlemişler bize iş kalmamış. Neşeli, güzel sohbetli, uzun süren kahvaltıdan sonra, açılışa tam zamanında yetiştik. Davullu zurnalı, halaylı, hemen orada dökülen lokma ikramlı açılışa katılım fazlaydı. İlhan ve eşi Ayşe güleç yüzleriyle bütün konuklarıyla ilgilenmeye çalıştılar. Güneş yakıcı, hava çok güzel, hazır buraya kadar gelmişken Bademler köyüne gidip bir çay içmemek olmaz. İzin isteyip tören yerinden ayrıldık. Ver elini Bademler...

Önce köyün pazarını gezdik. Taze otları görünce Giritli kanım hareketlendi. Turp otu, körmen (yabani pırasa da denir) radika, tere derken elimiz kolumuz doldu. Arkadaşımın eşi Bademler’i ilk kez görüyormuş. Pazarın düzenine, köylülerin güler yüzüne, yerlerin temizliğine en sonunda da kadın erkek karışık oturulan köy kahvesine hayran oldu.

Yer olmadığı için tek başına oturan bir kişiden izin isteyip, masasına oturduk. Önceden tanıdığımız birilerini sormak için konuşurken laf lafı açtı ve bu kişinin de lisedaşımız olduğu ortaya çıktı. Aynı yılların öğrencileriydik. Önce öğretmenlerimizin isimleri, sonra ortak arkadaşlarımız... Telefona sarılıp ''yanımda kimler var biliyor musun?'' soruları bu güzel başlayan güne canlanan anıları ve sürprizleri ekledi.

Sürprizlerle dolu bu şehri seviyorum...

narçiçeği

 
Toplam blog
: 74
: 1691
Kayıt tarihi
: 17.06.07
 
 

Emekliyim ama, yaşamdan değil; işimden. Eşim ve iki kızımla birlikte İzmir’de yaşıyoruz. Yazmak, oku..