Daha çok İslam daha çok Kur’an daha çok Hz.Muhammed

Ramazan'ı büyük coşku içinde yaşadık. İçimizin dışımızın yaralarını sardık. Bir imar mevsimi gibi, yüreklerimizden başlamak üzere her yanımızın yaraları sarıldı, çürümüş yanlarımıza sağlık geldi...

Rabbani bir iklim ne getirirse o geldi topraklarımıza...

Teravihi, sahuru, imsakı, iftarı, infakı ile tüm Ramazan, bayram coşkusu içinde külli bir huzur ve sevinç halinde yaşandı.

Bayram, bu iklimin meyvesidir. Rabbani bir meyvedir. Yüreklerimiz sevinçten uçsun diye lütfedilmiştir.

Ramazan'ı yaşayanlar bilir, yüreğini bu rahmet iklimine kapamayanlar bilir, bu İslam mevsimi, yıkık yürek kalmasın seferberliği halinde yaşanıyor sanki.

İftar sofralarında misafir eksik olmaz. Her yıl biraz da düzenli, nezih bir ortama dönüşen çadır iftarları çok daha külli bir kalb buluşması sağlamıştır. Sadece zenginlerin davet edildiği külfetli iftarlar azalmıştır.

İslam yoğuruyor yürekleri...

Her yıl daha bir İslamca rahmetle kuşanıyor, Ramazan'ın, Oruc'un aç kalmaktan ibaret olmadığı bilinciyle donanıyoruz.

Onun için fakir fukara, canımızın bir parçası halinde, sorumlu olduğumuz bir dünya halinde, yüreklerimizi yakacak bir gerçeklik halinde gündemimize giriyor,

Bilmiyorum bu Ramazan, kaç milyon adet iftar paketi düzenlenmiş, sokak sokak, ev ev dağıltılmış, bilmiyorum bu Ramazan ne kadar zekat dolaşıma girmiş, ne kadar sadaka-i fıtır mahzun yüzleri, gözleri ışıldatmıştır.

Ramazan bir toplumsal sağlık iradesi gibi, bir inşa eri gibi, bir sevinç taşıyıcısı gibi geliyor, görevini yapıyor ve gidiyor.

İşte Bayram bunun için geliyor.

Bayram Ramazan'da hazırlanıyor da öyle geliyor. Ramazan'da böyle bir hazırlık olmasa, yüreklere sevinç dolmasa bayram gelebilir miydi?

Bayram geldi Allah'a şükür.

Her türlü yıkılmışlığa rağmen içimizde bir bayram sevinci üretebilecek iklimden kopmuş değiliz.

İslam külli bir sevinçtir. Ramazan o sevincin fideliğidir.

Bayram İslam'ın sevinç şölenidir.

Bu bayram ve her bayram, bir sevinç eri gibi kolları sıvar Müslüman.

Müslüman bir başka müslümanın yüreğinde sevinç oluşturmanın en yüce sevaplar arasında bulunduğunu bilir.

Bir hüznü azaltmak... Paylaşarak...

Bir sevinci büyütmek... Yine paylaşarak...

İşte Müslüman bu.

Dünyanın dört bucağında iftarlar yaşanıyor. İftarlar her gittiği ortama ruhaniyet taşıyor. İnsanlar ezanla, dualı yemeklerle buluşuyor. Yüzlerine secde ışığı yansımış mü'minlere bakıyor. Bu iftarlar boşu boşuna olamaz. Onlar kendi misyonlarını ifa edeceklerdir.

Biz bir gün de İslam'ın bayramını taşıyacağız dünya arenalarına...

Aslında insanlık da özledi bayramı.

Düşünün bir bu yol Afrika daha çok girdi Türkiye'nin gündemine... Su kuyularıyla, sağlık ekipleriyle, yardım konvoylarıyla... Ne çok Türkiyeli Müslüman gitti Afrika'ya...

Amerika'da evsizlere yiyecek dağıttığını duydum Türkiye'li Müslümanların...

Belki bir gün, bir Müslüman, Avrupa'da uyuşturucu bağımlısı bir gencin yüreğini onaracak. Niye olmasın.

Müslümanın yufka yüreği dolaşır her yanı.

Rahmet peygamberinin izinde yürüyenler rahmet taşıyacaklar dünyanın her yanına...

İçerde... Birilerimiz korkuyor gibi hissediyorum bu İslam çoğalmasından...

Bütün bunlar çok olmuyor mu?

Hayır, inanın çok olmuyor.

İslam'ın daha çoğu lazım bu dünyaya...

İslamsızlık kavuruyor yürekleri...

Daha çok İslam! Daha çok rahmet! Daha çok Muhammed (sa.) ! Daha çok Kur'an!

Daha çok bayram!

Yürekleri kapama zamanı değil, sevinçlere açma zamanı...

Bakın şu yaşlı ninenin gözlerinde nasıl da ruhani bir sevinç var, paylaşın onu. Büyütün onu. Yaşayın onu. O sizin kalb tarafınız.Söndürmeyin onu. Hele asla düşman olmayın ona. Kopmayın ondan.

Bayram ilahi bir armağan, bunu yaşamaya bakın.

İslam'la daha derin ilgilerin kurulacağı yıllar dileğiyle Bayramınızı bütün kalbimle tebrik ediyorum.