Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Daha kötü bir hayat yaşamamak için mücadele etmek daha iyi bir hayatın kapısını açmaz

Daha kötü bir hayat yaşamamak için mücadele etmek daha iyi bir hayatın kapısını açmaz
 

İnsanları kurtuluş psikozundan kurtarmak lazım. Kendini kurtarma nedir; dünyaya geldik diye bataklığa mı düştük? Düşeceğim diye aşağı bakan muhtemel ki bir gün düşer; gözümüz yukarıda olmalı. Alacağımız yeni ayakkabıyı değil ayağımızdaki ayakkabının ne zaman yırtılacağını düşünüyoruz. Cebimizi yeni paralarla doldurmaya çalışacağımıza ne kadar kaldı diye elimizdekini sayıp duruyoruz.

“İdare et, tutumlu ol, ayağını yorganına göre uzat, elindekinin kıymetini bil, elindekiyle yetin şükret, tamahkâr olma…” Ben iddia ediyorum, bunlarla yetişmiş birinin girişimci bir iş adamı olması mümkün değil. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız bu sözleri kaldırıp atıyorsunuz. Zayi olmasın diye karpuzu kabuğuna kadar yemeye çalışacağınıza yeni bir karpuz üretmeye bakın.

Medine dilencilerinin kurduğu bu abuk sabuk inanç varyasyonları hayatımızı olumsuz etkiliyor. Yetinen kimse daha fazlasına sahip olamaz. Mevcuda razı olursan yeni bir şeyin olmaz, daha iyisi olmaz. İnancımızdaki şükür olayında çok ciddi sorun var. Bu kadar yanlış anlaşılan bir şey yok. Din olmayana şükret demiyor ki, “Bize verdiğin nimetler için şükürler olsun Tanrım” demiyor musunuz? Ortada bir nimet yoksa şükretmeyeceksiniz kardeşim. Aç kalmış, buna da şükür Tanrım diyor. Yuh artık!

Camilerde, cemevlerinde hocalar, dedeler hala bu cehalet üzre vaaz veriyorlar; sizler de ağzınızı açmış dinliyorsunuz. Zehirliyorlar sizleri. Hep başınıza gelecek kötü olaylardan bahsediyorlar; yapabileceğiniz iyi şeyler için sizde şevk, istek bırakmıyorlar.”Daha ellisindeydi, kanser oldu” derken 90 yaşında dünya seyahatine çıkanları görmüyorlar.

Sizler bu saçma sapan şükür anlayışından dolayı açsınız. Hayatta istediklerine ulaşamayan kimse karnı doysa bile açtır. Köpeğin de karnı doyuyor; dünya eğer karın doyurma yeriyse bir şey diyemiyorum. Aç kalmamaya uğraşarak kurtulamazsınız. Seninki kapısına bir inek almış, bana yeter diyerek şükür sütleri sağıyor. Bin ineği olacağı yerde bana yeter diyerek bir inekle ölüp giden Türk-Arap-Müslüman şükür dilencisinin çocukları torunları ne sağacak bir inek bulabilmişler ne de içecek bir tas süt. Çünkü seninki inek bırakmadığı gibi bir de “bir ineğin olsun şükret” gibi sakat bir düşünceyi çocuklarına miras olarak bırakmış.

Teksaslı çifçi de fakirmiş. Aynı düşünce onda da olsa onun da kapısında bir ineği olurmuş. Çocuk, torun bin yıl çalışmış bin tane ineği (Türkiye’deki en fakir şükür dilencisinin bile çocuk torun bin yıl çalışsa bin tane ineği olurdu)olmuş. Almış satmış, çoluk çocuk içmiş, komşuya vermişler, yine artmış, süttozu yapıp Türkiye’deki okullara yollamışlar. Kapısında bir ineği olan şükür dilencisi babamın sütü yetmediğinde işte ben de o Teksaslının süt tozundan içtim.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..