Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '11

     
    Kategori
    Siyaset
     

    Daha ne kadar sürecek?

    Daha ne kadar sürecek?
     

    Barış kelimesi bizim lügatımızda kullandığımız kadarıyla iyi bir mana taşıyor. Fakat bu manayı bayağı tersten anlayanlar var ki sormayın. Hani şu akıllarına eylem geldiklerinde ortalığı karıştıran, yaptıkları çoğu iş izinsiz olmasına rağmen arada izni tutturan, başta taş, molotof atan sonra mağdur edebiyatı oynayan marksist militanlar... Arada milletvekilleri de var tabi onlar da resmi militan bir yerde, atlamamak lazım. Ellerine geçen temsil fırsatını polise baş kaldırarak kullanan marksist Kürtleri ve aralarındaki Türkleri az çok tanıyorsunuz. Ayrım yapmadığımız halde Kürt ırkını kışkırtan, sosyalist Türk gençlerinin de beynini yıkayan fakat hesapları farklı olan zavallı marksistleri hani...

    Silah zoru oy hesabıyla meclise giren bu şahıslar; meclis kürsüsünde yemin etmedikleri gibi ara sıra topladıkları kurullarda özerklik naraları atmaktan çekinmiyorlar. Kocaları, enişteleri, akrabaları ve en önemlisi 'beyinlerini yıkadıkları çocuklar' dağlarda, karakollarda asker şehit ederken, yüzsüzce askerin silah indirmesi gerektiğini yineliyorlar.

    Böyle bir zihniyetin sokaktaki temsilinden ne beklenebilir? Ya da akıllara neler getirir?

    Önlerinde milletvekilliği postuyla polis tokatlayan zavallılar, arkadan taş atan, molotof atan militanlar gelir aklıma ne yalan söyleyeyim. Dağdaki çapulcu günü Ramazan dinlemeden çatışırken, bu grupların bayram günü ellerinde beyaz bayrak sallamalarını beklemek fazla iyimserlik olur bence.

    Fakat bu durumda ne yapılması gerektiği de ayrı bir karın ağrısı. Uzlaşılmaz tutum sahibi bu şahıslarla aynı masaya oturup anlaşmak şuan için pek mümkün gözükmüyor. Anlaşsan bile durduramayağın boş dava adamları hep olacak. Kürt adını kötüye çıkaran, durduk yere olay kovalayan, araba kundaklayan amaçsız bir topluluk var. Onlara sorsan onlar da bilmiyor nereye gittiklerini. Kürt olanlar, ırkları dolayısı ile kullanıldıklarının farkında değiller. Sorsan marksist olduklarını söylüyorlar. Marksizmin amacının ne olduğunu bilmeyecek kadar zavallılar. Keşke düşüncelerini ve bildiklerini -ki bişey bildikleri olduğunu sanmıyorum- demokratik bir şekilde dostça ifade edebilseler.

    Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, herşeyden önce Türk genci olarak geleceğimizin ne olacağını endişe ile düşünmek, bu militanlar sokağa çıktığı zaman özgürce gezebilmek yerine korkuyla evime kapanmak zorunda mıyım? Bu sancılı süreç, ne istediğini bilmeyen zavallılarla, onları ve belli bir etnik sınıfı kullanan amaçsızlarla sürekli kesilmek zorunda mı? Bugün Dünya Barış Günü'nde yarın Dünya Kardeşlik Günü'nde bu seviyesizlikleri yaşamak boynumuzun borcumu da bunları yaşıyoruz?

    Daha ne kadar süreceği hakkında bir fikriniz var mı?

     
    Toplam blog
    : 1
    : 37
    Kayıt tarihi
    : 28.08.11
     
     

    İstanbul Habire Yahşi Anadolu Lisesi'nde son sınıf öğrencisiyim. Üniversite sınav heyecanı yaşadı..