Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '08

 
Kategori
Eğitim
 

Dahi doğulur mu, olunur mu?

Dahi doğulur mu, olunur mu?
 

Bu soruya Doğuş Otomotion ile Aralık Derneği’nin birlikte düzenlediği “Çocuğumun dahi olmasından şüpheleniyorum” panelinde yanıt arandı. Panelde öncelikle üstün zekalı çocukların özelliklerinden bahsedildi. Bu özelliklerden bazıları şöyle özetlendi:

-Hızlı kavrama

-Şemaları hızlı algılama ( Örneğin hareket halinde çarkları gören bir çocuğun bunu kendi bisikletinin dişlilerine uyarlaması)

-Varsayım üretme ve deneme

-Nesneleri ve şekilleri farklı tanımlama ( Örneğin, arabalar yerine yollar hareket ediyor olabilir mi?)

-Uzun süre bir konuya odaklanarak oyuna direnebilme

Zeka ile dehanın tanımlarının da yapıldığı panelde, deha sahibi çocuklarda çok erken yaşlardan itibaren en az bir alanda ustaca uzmanlaşmanın gözlemlendiği belirtildi. Üstün yetenekli çocukların ise “yeteneklerinin” olduğu alan dışında normal hatta başarısız olabileceklerinin altı çizildi. Örneğin müzik konusunda üstün yetenekli bir çocuk düşünelim. Arkadaşlarıyla konuşmasında belki yapılan bir espriyi geç anlayabilecekleri fakat aynı kişinin piyano başına oturduğunda ortaya çok üstün bir performans çıkartabilecekleri vurgulandı.

Bu kişilerde üstün performans anksiyetesinin ortaya çıkabileceği çünkü her alanda “sen başarırsın, zekisin” söylemleriyle baş başa kaldığını dolayısıyla çocukların kendinden çok emin ve kendine güvensizlik sınırlarında geçişler yaptığından bahsedildi.

Bu çocuklarda yetenekli alanların daha da zenginleştirilmesi ve zayıf yönlerinin gelişmesine daha az yatırım yapılmasının doğru olacağı belirtildi. Genetik haritasında bulunan üstün yeteneğin işlenmesiyle bir anayol oluşacağını, yan yolların silineceğini ve anayolların daha da genişleyerek yeteneğin en üst düzeye ulaşacağı anlatıldı.

Yine üstün yetenekli çocuklarda narsistik kişilik bozukluğunun gelişebileceği fakat bunu kontrol ettiği ölçüde kendi değerini anlayarak takım çalışmasını öğrenebileceğinden bahsedildi.

Üstün yeteneğe sahip çocukların;

-Başarı, üretim ve keyfin disiplinle çalışarak elde edildiğini görmesinin

-Çalışmaların sonuca değil sürece yönelik olmasının gerekliliğinin

-Zekanın işlenerek geliştirilmesinin

-Ne kadar zeki olduklarıyla ilgili değil ancak uğraşılarındaki istikrarın ve başarının nasıl geldiğine vurgu yapılmasının gerekliliğine dikkat çekildi.

Ebeveynlerin ise çocukları üzerinden kişisel parlama yapmamaları öncelikle “Bu çocuğumun ihtiyacı mı benim ihtiyacım mı?” sorusunu kendilerine sormaları gerektiği üzerinde duruldu.

Dehanın genel olarak bencil olduğu “deha” ile “bilgelik” bir araya geldiğinde örnek şahsiyetlerin ortaya çıktığı, dahi olan birinin etik değerlere bağlı olmayabileceği ama bilge insanın ahlaklı, etik ve insanlığa faydalı olmaya çalıştığının vurgulandığı panelde “Gerçek zafer, kendi üzerinde kazandığın zaferdir” düşüncesinin bilgeliğe sahip üstün yetenekliler tarafından benimsendiği belirtildi.

Panelin ana konusunu oluşturan "deha doğuştan mı gelir yoksa kazanılabilir mi?" sorusu ise dehanın doğuştan geldiği ancak uygun koşullarla desteklenmediğinde ortaya çıkmayacağı, normal zekalı çocukların zengin uyaranların olduğu ortamlarda mevcut genetik yapısından daha üstün performans gösterecekleri şeklinde açıklandı.

Murat Birsel’in moderatör olarak katıldığı panelde, Bülent Somay, Emre Konuk ve Feriha Dildar konuşmacı olarak yer aldı.

 
Toplam blog
: 42
: 3194
Kayıt tarihi
: 29.05.07
 
 

İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümünden mezun olmuştur.  Aynı üniversitede  Pedagojik formasyon..