Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Daima haklı olanlar

Daima haklı olanlar
 

Hep haklılığın resmidir.


Bazılarına göre, 1950 yılına kadar herşey süt limandı. Memleketi yönetenler akıllı, becerikli ve mükemmel insanlardı. 1950 seçimleriyle gelen iktidar bu güzelim gidişi bozdu. Devlet yönetimi zaafa uğradı, yiyiciler çoğaldı ve memleket batmak üzereyken ordu elini uzattı ve devletimizi kurtardı.

23 nisan 1920 den öncesi de 1950 sonrası gibi berbattır. Vahdettin vatan hainidir, Abdülhamit, "kızıl sultandır." 1920 den 1950 ye kadar olan 30 yıllık süre ise, tarihimizin "asr-ı saadet" dönemidir. Bu zaman zarfında sanki cennet gökten yere inmiştir. Milletimiz altından ırmaktlar akan villalarında unutamayacakları hayatlar yaşamışlardır. DP iktidarı, halkımızın yaşadığı bu güzelim ve mutlu hayatın sonu olmuştur.

Bu güzellikleri, bu doyumsuz hayatı bize Atatürk ve İnönü sağlamıştır. Dünyadaki bir çok yönetici, zaman zaman iyi veya kötü, doğru veya yanlış kararlar almışken, bu ikisi hayatları boyunca hiç bir hataya imza atmamışlardır. Belki "zelle" diyebileceğimiz küçücük yanlışları olmuş olabilir ama kararlarındaki isabet % 99, 99 dur.

Dünya, bunlar kadar mükemmel iki insana daha şahit olmamıştır. Efendilerin bilmemizi istediği "tarih" işte böyle yazılmıştır ve sapına kadar doğrudur! Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez!

Bu iki şahsiyete pek iyi hisler beslemeyen bir camiada doğmuş olmam, kişiliğimin aksi yönde gelişmesine sebep olmuştur. Bu yüzden, Atatürk ve İnönü hakkındaki, "peygamber kutsiyeti" taşıyan anlatılara içimden hep tepki göstermişimdir. Sonra edindiğim yeni bilgiler sayesinde bu iki insanın, ne bize anlatıldığı kadar kötü, ne de ötekilerin söylediği gibi insanüstü varlıklar olmadığını öğrenmişimdir.

Zamanla, Atatürk'le ilgili düşüncelerim müsbet bir yönde değişirken, üzülerek söylemeliyim ki, İnönü hakkındakiler pek fazla değişmedi.

Atatürk, Elmalılı Hamdi Yazır'ın, "Hak Dini Kur'an Dili" isimli türkçe tefsirinin, Kamil Miras'ın, "Tecrid-i Sarih Tercümesi" adlı hadis külliyatının, hutbenin türkçeleştirilmesinin ve daha bir çok dini açılımın öncülüğünü yapmıştır. Ayrıca Atatürk'ün, demokrat bir kişiliğe sahip olduğunu, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı Fethi Okyar'a bizzat kurdurduğunu biliyoruz.

Edindiğim bilgiler İnönü'nün bencil, tutucu bir tip olduğunu, kendi iktidarını garantileme dışında bir endişe taşımadığını, meclisi ve yönetimi bu biçimde yapılandırdığını gösteriyor. Bu sebeple, tarihi bir şahsiyet olmasının dışında içimde bir saygı uyandırmıyor.

Bize öğretilenler kategorik ve sloganik öğeler taşıyan ve genellikle gerçek dışı kurgulmalardır. Bu tek tarafa yontan bir keser gibidir. Örnekler:

Demokrat Parti' ve onun hükümeti haksız, iktidarı alaşağı edenlerle İnönü haklıdır. İçlerinde, şimdi 85 yaşında olan İlhan Selçuk'un da bulunduğu 9 mart cuntacıları haklı, 12 mart muhtıracıları haksızdır. Cunta hareketinin ortaya çıkmasından sonra yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan haksız yere, Menderes, Polatkan ve Zorlu haklı yere asılmışlardır.

Danıştay savcısı Tansel Çölaşan, "İdam edilen Menderes hükümeti üyeleri ... tarih o noktada bu cezayı (idam) verdi. Ama cezalandırılmaları gerekirdi. Sonra ne oldu? Çok güzel bir Cumhuriyet dönemi...'' diyor. Bu, "çok güzel cumhuriyet dönemini" ben hiç yaşamadım. Demek ki, güzel dönemleri herkes yaşayamıyor,

Maraş olayında ülkücüler haksız, solcular haklıdır. Sıvas hadisesinde Aziz Nesin'ciler haklı, milliyetçi/dinciler haksızdır. Başbağlar katliamı ise hiç olmamış, orada 35 kişi hiç ölmemiştir.

Bütün sağ partiler haksız, bütün sol partiler haklıdır. Bütün sol liderler haklı, bütün sağ liderler haksızdır. Devlet ve onu yöneten kutsal bürokrasi, (yargı, ordu, üniversite ve bütün kurumlar) haklı, millet haksızdır. Ulusalcılar ve dernekleri haklı, geride kalanlar haksızdır.

Şu anda Hazine yardımını Kanaltürk'e aktardığı söylenen CHP'ye yapılan muamele, geçmişte FP ye farklı uygulanmıştır. Aynı konulu davanın biri ceza mahkemesinde (FP) sonuçlandırılmışken, diğeri (CHP) Anayasa Mahkemesi'nde görülmeye devam edilmektedir. Çünkü CHP haklı, FP haksızdır.

"Taksim'e çıkarsanız engellerim" diyen iktidar ve yönetim haksız, "ben kimseyi takmam yürürüm" diyen sendikacı haklıdır. Bu böyle sürüp gider. Çünkü kalemini, aklını, fikrini sadece kendi ideolojisine yığınak yapmak amacıyla kullanan hiç bir doğa'nın ürünü, (1) nedense küçük bir muhasebe yapmayı denememektedir.

Yani, "Yahu, neden biz daima haklıyız, doğruyuz; doğru şeyler yapıyoruz da ötekiler hep yanlış yapıyor? Doğanın üstün ve mükemmel ürünleri sadece biz miyiz? Acaba buna bizden başka inanan var mıdır? Bütün üstün nitelikliler nasıl olmuş ta bizim tarafta toplanmıştır? Bunda bir yanlışlık olmasın?" diye düşünmemektedir.

Bu kafalarla ne tarih yazılır, ne gerçekler ortaya çıkarılır, ne de devletin içindeki çeteler çökertilir. Çünkü bu işe soyunmuş görünenlerden hiç biri gerçeği, demokrasiyi, huzuru ve erdemi hedeflemiyor. Kendi ideolojisini sistemle aynileştirmeye ve yönetimde ebediyyen hakim kılmaya çalışıyor.

(1)- (Allah'ın kulu da denebilir)

Resim: www.deniskitchen.com/.../A_KS95E19B_BG.JPG

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..