Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Dalgalı kurdan sabit kura...

Şubat 2001 yılı Finansal Krizi'nin patlama noktası döviz fiyatları ve fırlayan faizler idi. TMSF'ye devredilen bankaların ve yüksek kamu açıklarının ekonomik karşılığı doların bir günde -o dönemin parasıyla- 680.000 TL'den 1.200.000 TL'ye yükselmesiyle sonuçlanmıştı.Gecelik faizler ise %7.000 'leri görmüştü. 1999 yılından bu döneme kadar uygulanan mevcut politika ise taze kaynak bulma karşılığında ülkeye davet edilen IMF yönetiminin para politikasını sabit kur sistemine bağlaması olmuştu. Döviz fiyatları her gün Merkez Bankası tarafından açıklanırken daralan ekonominin aktörleri yerli paraya olan güvenlerini yitirdikçe sağlam liman sayılan dövize kaçıyorlardı. Koalisyon partileri ise krizi dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in MGK toplantısında Başbakan'a anayasa kitapçığı fırlatmasına bağlamışlardı. Oysa Kasım 2000 tarihinde uyarı niteliğinde bir devalüasyon gerçekleşmiş Üçlü Koalisyon iş işten geçtiği için kulağının üzerine yatmıştı.

Kemal Derviş yönetiminde başlatılan yeni ekonomik modelin o dönemle şimdiki dönem arasındaki en büyük farkı Dalgalı Kur Rejimi'ne geçilmesidir. Bu sayede dolar fiyatının 2003 Mart ayında 1.80'lere dayanması dışında TL görece hep güçlü kaldı. Kurlara bakılarak alım gücünün yükseldiğine dair sahte bir ortam yaratıldı. 2002-2008 dönemi arasında dışarıdan bulunan ucuz sıcak parayla elde edilen refah 2008 Küresel Kriz ile tersine dönmeye başladı. 2009 yılında özel kesim ve kamu kesimi net dış borç ödeyicisi durumuna geldiler. 2010 ilk 5 ayındaki ödemeler dengesi verileri eski alışkanlıklara geri dönüş sinyali veriyor ama bekleyip görmek en uygun yol olsa gerek. Ben, yeniden kendine özgü sabit kur ve faiz sisteminin yaratıldığı inancındayım. Son zamanlarda Türk Lira'sının dolar karşısında 1.50-1.60 aralığında gezinmesi merdiven altı bir fiyatlandırma mekanizması olduğuna dair inancımı güçlendiriyor. Bunun yanında Merkez Bankası tarafından borç verme ve borçlanma faizlerinin yapay biçimde düşük tutulma girişimleri Hazinenin ucuz borçlanmasını sağlarken bu durum sürdürülebilir olmaktan uzak. Bütçe açığının artması ya da vadesi gelen iç ve dış borç ödemeleri yanında Avro Bölgesi'nin zayıflayan talebi gibi dış gelişmeler küresel sistemden kaynaklanan riskler ile iç piyasada meydana gelenlerin el ele vermesi sonucunu doğuracak gibi duruyor. Türk ekonomisinin borçla yaşama şansı bulan hantal yapısı: Gelir dağılımının giderek bozulması, vergi gelirlerinin bir türlü tabana yayılamaması, siyasi iktidarların -özellikle AKP'nin- dış güçlere bağımlı olması gibi unsurlar sayesinde tıkanma noktasına varmıştır. İktidarın kafasındaki modele uygun yeni tür Sabit Kur ve Faiz Sistemi yüzünden baskı altına aldığı ekonomik aktörler üretimden kaçma noktasına çoktan geldiler. İlk 3 ayın çift rakamlı büyüme verileri 2009 yılının çok kötü geçmesinden dolayı aldatıcı özellikler içeriyor. Yılın genelinde beklenenden daha az büyüyen üretim rakamları görebiliriz. Bu sebeple gelecek seneden itibaren Yunanistan, İspanya, Portekiz, Macaristan gibi ülkelere benzer iktisadi sarsıntıları yaşamamız ihtimal dahilinde. Sabit Kur ve Faiz sistemini siyasi saiklerle başka isimler altında kotarmaya kalkmak ekonomik akıldan uzak siyasetçilerin ürünü olsa gerek.
 
Toplam blog
: 93
: 472
Kayıt tarihi
: 09.06.09
 
 

21-07-1973 tarihinde İstanbul'da doğdum. M.Ü. İletişim Fakültesi Radyo-T.V. Bölümü'nden 1995 yılı..