Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '06

 
Kategori
Haber
 

Dans etmek de (mi) Atatürkçülük'tür?

Etmeyin, eylemeyin, insaf edin, bu son derece önemli konuyu, Atatürkçülük mevzuunu bu şekilde sulandırmayın Allahaşkına!

Milliyet Blog sayfalarının çok kıymetli yazarlarından birinin, dans etmenin de Atatürkçülük olduğuna dair yazısını okuyunca gözlerime inanamadım. Uzun yıllar önce okuduğum, şu an yazarını hatırlayamadığım bir kitapta şöyle bir tespit vardı. Atatürkçü’lüğü yaşamak ve yaşatmak için, önce Atatürkçü(?)’lerden kurtulmak lazım diyordu, sıkı bir Atatürkçü olan yazar.

O kadar dillere sakız oldu ki bu Atatürk ve çevresinde dönen konular. Maalesef birçok konuyu olduğu gibi bu son derece önemli konuyu da ezbere yaşayıp gidiyoruz. İddia ediyorum: Bugün yetişkin ya da en az okul çağındaki elli milyon Türk insanından, beş cümle ile Atatürk’ü anlatmasını isteyelim. 1881 yılında Selanik’te aşı boyalı pembe bir evde doğduğundan ve kardeşi Makbule ile tarlada teneke çalıp karga kovaladığından başka, bir diğer cümle kurabilecek insan sayısı dudaklarınızı uçuklatacak derecede az çıkar. Sorunuz, ilkelerini, devrimlerini; ardı ardına beş tanesini sayacak kişi sayısı kaçlarda olur acaba. Hele bir de bunların anlamlarını, değerini, öncesini ve sonrasını bir irdelettirin bakalım ne çıkıyor karşınıza.

Dans etmek Atatürkçülük falan değildir kardeşim. Dans etmek çok güzel bir şeydir. Bendeniz de özellikle tango, vals ve halk danslarına son derece ilgili bir insanım. Oturup size tangonun tarihini bile anlatabilirim. Sekiz sene bilfiil halk dansları yapmış, o Yüce Önder’in çok sevdiği Harmandalı’nı yıllarca profesyonelce oynamış halen de seve seve bu kutlu topraklara diz vuran, oynayanları gördükçe, müziğini dinledikçe gözleri yaşaran bir kişiyim.

Kütüphanemde kaç adet Atatürk ile ilgili yayın var sayısını bilmiyorum. Atatürk’ün sofrasından tutun da, dünya meselelerine bakışı, devlet ve sosyal hayattan anladıkları, din, ahlak, kültür ve sanat konularının neresinde durduğuna; İstiklal savaşı gecelerini nasıl yaşadığından Cumhuriyet gecelerini nasıl geçirdiğine kadar okumuş, anlamaya çalışmış biriyim.

Dansı da, müziği de, yemeyi de, içmeyi de çok severim. Gazi Mustafa Kemal de gözümde bir abidevi şahsiyettir. Sonuna dek de savunurum, kendi değer ve yargılarımla anlamaya çalışırım. Eğrisiyle, doğrusuyla.

Ancak yapılan dans, giyilen mayo, söylenen bir söz, atılan bir imza, yazılan bir kitap, yapılan bir resim, içilen rakı, yenilen leblebi ve aklıma gelemeyen ancak duyduğumda, gördüğümde, okuduğumda isyanlar ettiğim, dudaklarımın uçukladığı birçok saçmalık, böyle Atatürk’le, Atatürkçülük’le falan bağdaştırıldığında kahroluyorum. Vatandaşın biri gidiyor dağa bir ağaç dikiyor, tutuyor bunu Atatürkçü olduğu için yaptığını söylüyor. El insaf kardeşim, el insaf.

Yaptığınız her doğru şeyi dahi Atatürk ile bağlantılandırmak zorunda değilsiniz yahu. Lütfen sulandırmayınız, seyreltmeyiniz bu işi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu yüce milletin beş bin yıllık tarihinde yetiştirdiği birçok abide evladından biridir. Son asırlarının en büyüğüdür. Ezilen tüm dünya uluslarına örnek olan bir mucize kurtuluş hareketinin lideri ve küllerinden doğan bir millet ve devletin ulu önderidir.

Dans etmesi, Türk Sanat Müziğini sevmesi, rakı içmekten hoşlanması, problemli evliliği gibi konular, hepimiz gibi bir insan olan Atatürk’ün; tamamıyla kendine özgü yaşadıklarıdır, zevkleridir, dünyasıdır, insan tarafıdır. Buradan hareketle kendisini; yerin dibine sokmanın da göklere çıkarmanın da hiç ama hiçbir mantığı yoktur.

Yeni Genelkurmay Başkanı’nın 30 Ağustos resepsiyonunda, yeni mezun bir bayan teğmen ile dans etmesi benim de çok hoşuma gitti. Ama bu işin Atatürkçülük ile ilgisi falan yoktur, insaf ediniz. Atatürk’ü doğru anlayıp, doğru anlatınız. Çünkü O’nu olduğu gibi anlamaya bu milletin çok ihtiyacı var.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..