Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Darbe Planları Karşısında Toplumun Sessizliği

Darbe Planları Karşısında Toplumun Sessizliği
 

Bir ülkede ardı arkası kesilmeyen darbe planları yapılır ve bu planlar sürekli olarak ortaya çıkarsa o toplum tedirgin olmaz mı? Olmaması imkânsız. Ama bizim ülkemizde durum bir hayli tuhaf. Ardı arkası kesilmeyen darbe planları ortalığa dökülüp, saçılıyor ama, toplumdan tek bir damla dahi çıt çıkmıyor. Memleketin anlı şanlı medyası ortaya dökülen darbe planlarını görmüyor ve bilinçli olarak sanki ıskalıyormuş gibi yapıyor. Aralarından sadece birkaç tane yazarı hafif yollu dokunduruyor. Hepi topu bu kadarcık.

Şu son Kafes Planını ele alın. Böyle bir planın onda biri uygulanmaya konsa vay haline memleketin. Ama hiç kimsenin böyle bir plana yönelik en küçük bir tepkisi dahi yok.

Düşünseniz e böyle bir planın uygulanması sonrasında memlekette ortaya çıkacak kaos ortamını. Bu planı hazırlayanlar onca insanın ölümüne neden olabilecek eylemleri rahatlıkla uygulamaya sokabileceklerini gösteriyorlar.

Korkunç bir şey.

Peki dertleri nedir bunların?

Söyleyelim.

Hükümeti çalışamaz hale getirmek ve halk nezdinde ve uluslararası kamuoyunda itibarını düşürerek iktidardan uzaklaştırmak.

Sonra ne olacak? Başları göğemi değecek? Mutlu ve mesud bir memleket mi ortaya çıkacak?

Her şey bir yana da bunlara prim verenlerde bir hayli fazla toplum içerisinde. Bu işlerin olmasını içten içe isteyip, darbe sever kimliğini gizleyip “yok canım, olur mu öyle şey canım?” diyecek kadar da kendilerini kamufle ediyorlar.

Cuntalar çıkıyor ortaya, darbe planları yapılıyor ama nedense ortaya çıkan bu planlara yüzünü çevirerek, bunların yalan olduğunu söyleyebilecek düzeyde insanlar pervasızlaşabiliyor. Sanki bu ülkede daha önce bol miktarda provakasyon örnekleri yaşanmadı.

Vaktiyle bu ülkede 6-7 Eylül olayları, 12 Eylül öncesi onca insanın öldürülmesi, sayılabilecek birçok bilim adamı ve aydın insanın katledilmesi, darbe sonrasında Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Sivas Katliamı ve daha sayabileceğimiz birçok provakatif eylem olmadı mı?

Bu provakatif eylemler neye hizmet ediyordu acep?

Her zaman diyoruz, bu ülkenin paşalar cumhuriyeti olduğunu. Paşalar kendi imtiyazlarından ödün vermek istemiyorlar ama devrin değiştiğine dair de gözlerini kapatmışlar. Bir türlü açmıyorlar. Demokrasinin vazgeçilmez bir tercih olduğunu ve askerin bu tercihin dışında kalması gerektiğini anlamak istemiyorlar.

Nereye kadar anlamayacaklar, doğrusu onu da kestiremiyoruz ama dediğim gibi artık devir değişti ve herkes kendi görev sınırlarını bilmeli, bilmiyorsa da öğrenmeli.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında Yiğit Bulut’un sunmuş olduğu “Basın Kulübü” isimli programa gözüm takıldı. Sühey Batum, Ümit Kocasakal, Mete Göktürk ve Gültekin Avcı programın tartışmacılarıydı. Programı izlememe vesile olan şey, bu dört kişinin içerisinde olan özel birisi, namı diğer Sıra Dışı Savcı Gültekin Avcı’ydı. Kendisini ekranda görünce keyifle takıldım programı izlemeye.

Gültekin Avcı hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum bilmeyenlere.

Kendisi eski bir Cumhuriyet Savcısı. Henüz genç bir isim ama görevinden ayrılmış.

Neden mi?

Ekşi sözlük şu bilgiyi veriyor.

Gültekin Avcı ile ilgili Ekşi Sözlük başka şeylerde yazmış. Kısaca alıntılıyorum bu yazılanları buraya.

Siirt E Tipi Cezaevi’n den Mehmet Yavuz isimli bir kişi Savcı Gültekin Avcı hakkında bakınız Ekşi Sözlüğe neler yazmış.

Ülkemizin haline en canlı örnektir Savcı Gültekin Avcı’nın başına gelenler.

“Okumayı seven mahkumlara kendi parasıyla kitap alan, piyasada bulunmayan kitapları mahkumlardan ödünç alıp okuyan, okuyup yazan mahkumları defalarca koğuştan odasına çağırıp sohbet eden, elleri, yanakları hatta ……………… öpülesi entelektüel, mert, erkek, delikanlı, yakışıklı savcı.

“Doğru söyleyeni dokuz köye tayin ederler düsturu gereği, Bayındır Cumhuriyet Savcılığından Kars Ağır Ceza Mahkemesi Üyeliğine tayini çıkarttırılan vicdanlı adam, ama yine de dosdoğru konuşmaya devam ediyor. Erzurum’da kitaplarını imzalarken şunları söylemiş.

Türkiye’de adeta bir Genelkurmay Cumhuriyeti gibi, biz askeri cumhuriyetten memnunuz, bizim generallerimiz her şeyi iyi bilir, bunlar Olimpos dağındaki tanrılardır, bunların hikmetinden sual olunmaz, bir general yanlış yapsa da memleket için düşündüğü bir şey vardır, dediğimiz sürece hiçbir zaman erdemli bir demokratik yönetime ulaşamayacağız.”

“Askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanabilmesi gerektiğini söylediği için hakkında açılan ve hakimler ve savcılar yüksek kurulun’ca yürütülen soruşturma kapsamında, akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için hastaneden rapor istenmiş hukukçu”

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..