Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '13

 
Kategori
Siyaset
 

Darbecilere inat herkese özgürlük

Anayasa Mahkemesinin kararı ardından CHP İzmir Milletvekili, gazeteci Mustafa Balbay, Ergenekon mahkemesi tarafından tahliye edildi.

Tahliye gerekçesinde belirtilen “uzun tutukluluk halinden kaynaklı mağduriyet” tespitine katılmamak mümkün değil. Balbay dahil, Türkiye de cezaevlerinde binlerce insanın tutukluluğu bir tedbir olmaktan çıkıp, cezaya dönüşmüştü.

Balbay’ın Milletvekili olması ve yasama faaliyetlerine katılmasına engel oluşturması da tahliyesi için ayrı bir gerekçe olarak düşünülebilir.

Burada üzerinde durulması gereken; Balbay la aynı konumda olan ve hala cezaevinde bulunan BDP milletvekillerinin durumu. Aynı mağduriyet onlar için ve hatta milletvekili olmayan diğer siyasi tutuklular için de geçerli.

İşin hukuksal boyutu bir yana, toplumsal barış ve kamu vicdanı açısından da toplumda rahatsızlık yaratan bu sorunun en kısa zamanda çözüme kavuşturulması, içinde yaşadığımız barış süreci için yaşamsal öneme sahiptir.

İnsanları tutukluluk sürecinde hapiste tutmak, yalnız sanığı cezalandırmak anlamına gelmiyor. O kişiyi ailesi, çevresi, sevenleriyle bir bütün olarak değerlendirdiğimizde geniş bir kesimin mağduriyeti söz konusu.

Kuşkusuz, her suçun bir cezası vardır ve cezası kesinleşen kişi bedeli ödeyeceği gibi, dava sonuçlanana kadar geçecek süre de cezaya dönüşmeyecek şekilde tutukluluk, bir tedbir olarak uygulanabilir.

Kaldı ki Ergenekon sanıkları için kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı da vardır.

Daha önce özgürlüğü elinden alınmış biri olduğundan Mustafa Balbay için vicdanen bunları yazmayı çok doğru bulmuyordum ama şimdi tahliye olduğu için yazmakta bir sakınca görmüyorum.

İlgili mahkeme suçlu bulup ceza verdiği için değil ama benim vicdanımda da Mustafa Balbay masum değildir.

Soruşturma aşamasında ve yargılama sürecinde hukuksal kimi tartışmalar, itirazlar olsa da, tüm bunlardan ayrı olarak benim kişisel kanım o dur ki, Balbay ve kimi sivil kişiler Türkiye de askerin darbe yapması, darbe ortamının oluşması için direk ya da dolaylı olarak darbecilerin yanında yer almış, desteklemişlerdir.

Ve hatta bu kişilerin darbe üzerindeki etkisi, şu an onlarca yıl ceza almış, belki de içinde bulunduğu askeri hiyerarşi ve psikolojik durum gereği, darbe planlarında yer almak zorunda kalmış subaylardan çok daha fazladır.

Şimdi geldiğimiz noktada şu soruların cevabını aramamız gerekmez mi?

Eğer Mustafa Balbay, cezası kesinleşmesine karşın, uzun tutukluluk nedeniyle mağdur edildiği için tahliye edildiyse, bu bir emsaldir ve aynı durumda olan diğer mahkumlara niye uygulanmıyor?

Yok mağduriyeti uzun tutukluluk süresi değil de, yasama faaliyetlerine katılamadığı için oluşmuşsa, keza aynı durumda olan BDP milletvekilleri niye tahliye edilmezler?

Özgürlükte çifte standart olmaz.

Şimdi tahmin ediyorum; birçok endişeli modern, bu yazdıklarımı okuduklarında beni Mustafa Balbay’a ve buradan yola çıkarak cumhuriyetin ulvi değerlerine karşı olmakla, vicdansızlıkla, Kemalizm düşmanlığıyla suçlayacaklar.

Oysa bunu yapacaklarına zahmet edip de Ergenekon duruşma tutanakları ve karar metnine internet den girip kısa bir araştırma yapsalar, gerek Balbay’ın, gerekse Haberal’in geçmişinin pek de o kadar masum olmadığını görürler.

Ancak ne yazık ki, toplumumuzda ve özellikle kendilerini cumhuriyetin ve devletin sahibi gören laikçi kesimde bir akıl tutulması ve müthiş bir önyargı var.

Pek okumayı da sevmezler ya, varsa okudukları gazete ya da takip ettikleri yazar, ne diyorsa, onlar için tek doğru odur.

Tıpkı geçmişte Marksizm adına marksologluk yapan, kendi inandıkları doğruları tabulaştırıp adeta secde eden solcular gibi, günümüz ulusolcuları da bilimsel kuşku olgusunu yok sayıp, kendi doğmalarına tapınmaya başladılar.

Kendi iktidarını korumak ve pekiştirmek adına muhalefeti yok sayan, demokratik değişimler adına giderek otoriterleşen, kişi hak ve özgürlüklerine müdahale sayılabilecek uygulamalara yönelen iktidar nasıl yanlış yapıyorsa, salt AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı ve nefreti üzerinden muhalefet yapmaya çalışan, daha doğrusu yaptığını sanan muhalefet partileri de aynı yanlışın içindedir.

Yaklaşık bir yıldır terör konusunda nefes alan, şehit cenazelerine ağıt yakmak zorunda kalmayan toplumda, yeniden kaos ortamı yaratmaya çalışanların bu çabalarına sessiz kalmak bir yana, kimilerinin neredeyse el oğuşturduklarını görmek için kahin olmaya gerek yok.

İktidarla mücadele demokratik yol ve yöntemlerle yapılır.

AK Parti iktidarından kurtulmak için her yol mübahtır diyerek, terörün yeniden bir tehdit unsuru haline gelmesine göz yummak, barış için yapılacak her türlü girişime karşı çıkmak yerine; ” herkes için adalet, herkes için özgürlük “  sağlanabilecek ortam ve koşulların oluşması için çaba göstermek, bu ülkeye karşı sorumluluk duyan her yurttaşın görevi olmalıdır.

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar)  10.12.2013/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..