Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '10

 
Kategori
Tarih
 

Darbeler hedefine ulaşıyor mu?

Darbeler hedefine ulaşıyor mu?
 

27 Mayıs 1960'a Giden Yol

Cumhuriyet öncesini bir kenara bırakırsak bizde ilk darbenin tarihi 27 Mayıs 1960’tır. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, (38 kişi) 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine sürüklediği, kardeş kavgasına götürdüğü, laiklik karşıtı uygulamaların çoğaldığı gerekçelerini ileri sürerek 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine el koyar.

Aslında doğru bakılırsa 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle ülkede yaşananlar / üretilenler 28 Şubat 1997’ye giden günlerde ve/veya 8 yıllık AKP iktidarında yaşanan/ üretilen olaylara o kadar çok benziyor ki şaşırıyor insan.

Demokrat Parti, 16 Haziran 1950 ezanın Arapça da okunabilmesine izin vermesi “yerleşik güçler”in canını sıkan ilk uygulamaydı belki de. Daha sonra 1951’de Atatürk heykellerine tecavüzlerin çoğaldığı iddia ediliyordu. Hatta 100 kişilik bir öğrenci topluluğu Atatürk büstünün kırılmasını protesto için Kırşehir’e gidiyor. Mart 1951’de savcılık tahkikat başlatıyor ve 20 kadar Kadiri tutuklanıyor. “Âyin” yaparken 24 Nakşibendi yakalanıyor… (Ne kadar da çok 28 Şubat 1997’ye benziyor.) Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’da her yazdığı “irtica” olarak nitelendiriliyor ve üstadın çevresinde toplananların Türkiye’yi geriye götürmek hevesinde oldukları iddia ediliyordu.

Ülkede 1950’yle birlikte bayındırlıktan ekonomiye kadar birçok alandaki iyileşmeler, ilerlemeler görmezden gelinerek varsa yoksa ‘İrtica hortluyor.” “Laiklik karşıtı hareketler yükseliyor.” gibisinden her zamanki “garip sızlanmalar” pompalanıyordu muhalefet ve “yerleşik güçler” tarafından ülke gündemine.

Yıllar böyle akıp giderken 2 Mayıs 1954’te yapılan seçimlerde CHP umduğunu bulamıyor biraz da kendisinin kazdığı kuyuya ( seçim sistemi) kendisi düşüyor, yalnızca 31 milletvekili çıkarıyordu, DP’nin 502 milletvekiline karşılık.

Bu dönemde suçlu suçsuz aramadan söylersek “yerleşik güçler”in de tahrikleriyle iktidar ile muhalefet arasındaki gerginlik artıyor ve tabiî olarak bu durum topluma da yansıyordu. Bugünlerde çok seslendirilen “ayrışma”nın ilk ciddi izleri o yıllarda ortaya çıkıyordu.

1957 seçimleri de toplumdaki bu ayrışmayı normalleştiremiyor ipler daha da geriliyordu. DP iktidar olmasına oluyordu da bir türlü muktedir olamıyordu. İşte o günlerden 3 yıl sonra 27 Mayıs 1960 sabahı Türkiye tank sesleriyle uyandı. Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koyuyordu. Bir sağ parti (muhafazakâr, milliyetçi) ilk defa olarak darbeyle alaşağı ediliyordu. Sonra malum sancılı ve DP için acı günler ve içlerinde (kendini öldürmesine bile izin verilmeyen) başbakan Menderes’in de bulunduğu üç kişinin idamı.

27 Mayıs Darbesi Amacına Ulaşmış Mıdır?

27 Mayıs’ı yapanların gerekçesi ne olursa olsun bence asıl amaç, (seçimle gelmiş olmasına rağmen) Demokrat Parti’yi ne olursa olsun iktidar uzaklaştırmak, alaşağı etmekti. Bu başarılmıştır da. Amma darbe amacına ulaşmış mıdır, diye sorulursa rahatlıkla “hayır” diyebilirim. Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961'de, Başbakan Adnan Menderes 17 Eylül 1961’de asıldığında Türkiye’nin çıtı çıkmamıştı amma 15 Ekim 1961 tarihinde yapılan seçimlerde Türk insanı, sandıkta yine sağ partilere %62.48 oy vererek bir bakıma 27 Mayıs Darbesi’ne cevabını veriyordu.

Son söz: Görülüyor ki 27 Mayıs Darbesi amacına ulaşamamıştır. Çünkü halk kendisine dikteden ve diktadan hoşlanmıyor. Sandığa her gidişinde de bunu gizli oyla çok açık olarak ispatlıyor.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..