Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Darbelerin Ardından Ne değişti ?

Darbelerin Ardından Ne değişti ?
 

Paletli Tankları oyun yapsın çocuklar, bir Eylül sabahı !..


Hep bir şeyler yazılıp, çizildi ya, naçizane bende bir şeyler karalamaya çalıştım bundan önceki yazılarımda. Biraz araştırma-deneme yazısı gibi oldu. Ne kadar okunup, ne kadar beğenildiyse artık, sizlerin taktirinde.

Çok kitap yazıldı bu dönemlerle ilgili olarak !. Çok insan, anılarını kaleme aldı. Hepsi ayrı lezzette okunacak kitaplar. Hepsi tarihe ışık tutuyor bence. Bu konuda ilk okuduğum kitap neydi diye düşündüm de, ilk aklıma gelen M. Birand’ın “12 Eylül saat 04:00 “ kitabı geldi aklıma. Son olarak da Tarık Akan’ın “Anne kafamda Bit Var” kitabını okuduğumu hatırladım. Sonuncusu biraz anı özelliğinde olsa da, yine de o dönemlerin sıkıntılarını anlamak hiç te zor değil.

12 Eylül herkesten bir şeyler alıp götürdü. Bugünün okul gençliğinin 12 Eylül deyince hemen akıllarına belki Kenan Evren gelecektir. Peki o kimdir deyince; belki de Marmaris’te resim yapan eski bir general diye de bir cevap verebilirler kendilerince. Ama bu onların suçu değil elbette. Onlara, bu şekilde lanse edildiği için, 12 Eylül’cülerin hep mizahi yönleri anlatıldığı, hem “ nitekim” lerle cümleler kurulduğu için belki de akıllarında kalan yalnızca bir eski darbeci generalin ve eski bir Cumhurbaşkanının tuvaline yansıyanlardır. Ama tarihimizle yüzleşebilmeyi bilmeliyiz. Her nekadar eskiler “tarih tekerrürden ibarettir” demiş olsalar da, günümüz dünyasında halen askeri darbeler yaşanıyor ve askerin silahından katliamlar işleniyorsa da, biz kendi ülkemiz için bunun tam tersini düşünmeliyiz. Tam tersi bir ülke olmalı bizim ülkemiz. Darbelerden, postallardan, idamlardan ve darbelerin getirdiği travmalardan yoksun olarak büyümeli, bu ülkenin çocukları. Caddelerde tanklar değil, en modern gelişmiş araçlar gidip gelmeli. Grev hakkı isteyen insanların meydanlarda haklarını halaylar çekerek aramaları çok mu garipsenecek bir durum. O meydanlarda, kalabalıkların üstüne silahlar sıkılmamalı, şarkılar türküler eşliğinde protestolar yapılabilmeli. Her protesto eden insan grubunun coplanmadığı, üzerlerine tanzikli suların sıkılmadığı, Molotof kokteyllerinin atılmadığı, biber gazlarının sıkılmadığı bir Türkiye çok uzak acaba ?

Türk insanının hapislerde çürümelerine karşılık, demokrasi çatısı altında, siyasete karışması, Türkiye’de söz sahibi olması, katılımcı olması demokrasi gereği değil midir? Öyle olmamalımıdır? Öyle değilse, bu yapılanlar boşa mı gitmiştir. Boşuma mı çekilmiştir onca acılar.

Bu acıların bir daha çekilmemesi adına bu yazıya Hasan Hüseyin’in bir şiiri ile son vermek istiyorum.

<ı>işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstüm başım gazete
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak
sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

çalışmışım onbeş saat
<ı>tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusalmışım
anama sövmüş patron
ter döktüğüm gazetede
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara

<ı>sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri
<ı>asacaklar aydemir'i
asacaklar gürcan'ı
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi
asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

<ı>asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!


../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..