Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '18

 
Kategori
TV Programları
 

Darısı Başımıza - Aşk Umuttur

Darısı Başımıza - Aşk Umuttur
 

Hani bir şeye çok heves edersiniz, planlarınızı ona göre ayarlarsınız ama aptalca bir sebeple gerçekleşmez ya… İşte minnoş bir aşk dizisiymiş kararı ile 2.bölümde diziyi TV ile eş zamanlı izleme planım erkenden uykuya teslim olmamla çöp oldu. Kısmet bir kez daha bölümü izleyemeden yazıyı bloga eklemekmiş. Yedim spoilerı, afiyet olsun…

Konuk yazarım Gözde bölümü izledi ve ikinci bölüm izlenimlerini kaleme aldı. Ben bölümü izleyip geleceğim o zamana dek yorum bölümünü boş bırakmayın. Keyifli okumalar…

“Herkesin mutsuz olduğu bir ülkede, bir gün bir kadın kalbinde hayallerinin bile ötesindeki bir adama kocaman bir yer vermiş. Kız o kadar çok mücadele etmiş ki kendiyle bu karşısına aniden çıkan adamla olmaz diye. Ama aşk bu, kalbini dizginleyememiş ki. Sonra kızla oğlan kavuşmuşlar, aşkları da bu herkesin mutsuz olduğu ülkede umut aşısı olmuş.”

Zerrin’in Öykü ve Rüya’ya babasının yazdığı bu hikayeyi anlatmasıyla sonlandı 1. bölümün sonunda kaldığımız söz gecesi. 1. bölümü tam Öykü ile Cem’in yüzükleri takılacakken Ozan’ın gelmesi ve Cem’in ağabeyi olduğunun ortaya çıkması ile noktalamıştık. Hiç beklenmedik bu karşılaşma Öykü’nün bayılmasına ve gecenin yarım kalmasına neden oldu. Çok da iyi oldu tabii. Çünkü hem zaten Öykü’nün kafası karışıktı, hem de Cem inkar etse de Öykü’yü aldatıyordu. Öykü ve Ozan’ın durumu da tıpkı bu Zerrin’in anlattığı hikayeye benziyor, ne dersiniz?  Eminim ki, önündesonunda kalplerine düşen bu ilk kıvılcımlar kocaman bir kora dönüşecek ve hissettikleri aşkı inkar edemeyecekler. Burada kocaman bir parantez açıyorum: Maalesef seyrettiğimiz bölüm boyunca ikili, yaşadıklarını, kalplerindekini hep inkar etti ve söylenmeyecek sözler söylendi, kalpler kırıldı, ani kararlarla yanlış yollara girildi.

Ozan, ne yazık ki daha evvel yaşadığı bir ilişki yüzünden kadınlara güvenmiyormuş. Herhalde aldatıldı veya kadın O’nunla parası için birlikte oldu. Üstüne yaptıkları konuşmada Cem, O’na da Öykü’yü aldatmadığını söylediği için Öykü’yle yaşadıklarından, hissettiklerinden suçluluk duydu ve öfkesini bölüm boyu hiçbir suçu olmayan Öykü’den çıkardı. Önce oyuncu Sude ile yaptığı toplantı sırasında O’nunla konuşmak isteyen Öykü’yü tanımazdan geldi ve mekandan kovdurdu. Ama buna şahit olan Sude “Bir kadına böyle davranan birinin filminde oynamam.” diyerek sözleşmeyi yırtıp gitti. Oh olsun Ozan’a, bunu sonuna kadar hak etmişti. (Yaşasın kadın dayanışması) Sonra evlerindeki aile yemeğine sırf O’nu rahatsız etmek için katıldı, sevgilisi olduğuna dair yalan söyledi, Öykü’nün parmağında yüzük olmadığını hatırlattı. Yüzük O’nda kalmıştı ya, bu şekilde kendince Öykü’yü tehdit etmeye çalıştı, ortamı germek istedi. Ama iyi abla Rüya hemen olayı toparladı ve yüzüğü evde kendisinin kaybettiğini söyledi. Ozan, Öykü lavaboya gittiğinde peşinden gidip konuşmayı ve hakaretlerini sürdürmeyi ihmal etmedi tabii. Onlar böyle yan yana geldikçe aralarındaki elektriği hissetmemek imkansızdı.

Halbuki Ozan öfkesine, gururuna yenilmeyip daha sakin duruş sergileyip yaşadıklarının tek suçlusu Öykü’ymüş gibi davranmasa çok daha iyi olacak. Sanki Öykü’yü İzmir’de gezdiren, sahilde O’nunla dans eden kendisi değilmiş; sanki o gece otelin çatısında Öykü O’nu zorla öpmüş gibi davranıyordu resmen. Bir yandan da O’na zengin koca avcısı muamelesi yapmaya başladı o gece. Halbuki Londra’da sinema okuduğu halde Cem’in arzu ettiği gibi onların film şirketinde çalışmaya niyeti yoktu Öykü’nün. Haaa tabii Ozan’ın aslında Öykü ve Cem’in beraberliğinden dolayı kendi adına mutsuz olduğu o kadar belliydi ki…  Öykü’nün ardından üzgün üzgün bakması gözlerimizden kaçmış olamaz.

Öykü’nün Ozan’dan tek isteği ise İzmir’de olanları Cem’e söylememesi ve Cem’le ilişkisine karışmamasıydı. Cem’in masum olduğunu sandığı için gereksiz bir suçluluk duygusu içindeydi. Aslında suçluluk duymasının sebebi bence ne Cem’in masum olduğunu sanması, ne de Ozan’ın O’nun kardeşi olmasıydı. Gerçek sebep Ozan’a karşı kalbinde yeşermeye başlayanlardı. Ama işte esas kızımız kalbindekilerden kaçmanın peşindeydi tıpkı esas oğlanımız gibi.

Tabii o akşam Cemlerin evindeki aile yemeğine katılan Öykü’nün akrabaları ile Cem ve Ozan’ın ailesinden bahsetmemek de olmaz. Yüksel Canan’a karşı pek bir ilgiliydi o akşam. Açıkçası ben Yüksel’in eskiden Canan’a ilgisi olduğunu ve bu ilginin hala geçmediğini hissettim. Zerrin elinden geldiğince sakin kalmaya çalışıyordu, zaten bölüm boyunca da Cem’e karşı tavırlarıyla herkesin isteyeceği bir kayınvalide görünümündeydi. Ama yine de Canan’la boyuna atıştılar. Serkan kıtlıktan çıkmış gibi yemeklere saldırdı ama menüde daha önce hiç yemediği şeyler çıktığından aç kaldı ve hala bunu dillendirmekle meşguldü görmemişler gibi. Saksıdaki bitkilere bile saldırması çok abartılıydı. Zerrin onlara haber vermediği halde – yani istenmediklerini bile bile, oraya gelen akrabalardan Rukiye de Yüksel’le birlikte banyoya gittiklerinde görmemişler gibi Canan’ın odasını karıştırıp, Marilyn Monroe’ye ait olan çok değerli bir şalı denemeye kalktı. Ardından da Yüksel duş musluğunu sökünce banyo sular içinde kaldı ve Rukiye o şalı yırtıp onunla yerleri temizledi. Açıkçası bana o akşamki Rukiye ve Yüksel’in bu sahneleri gereğinden uzun geldi. Ne Serkan’ın ne de onların bu haline gülemedim. Yine de Serkan’ın sempatik bir tarafı var, bu karaktere dair umutluyum. Gerçi büyük bir  yapım şirketi sahibi olarak zenginlik içinde yaşamalarına rağmen Canan ve Ünal’da bir görmemişlik var maalesef… Yemek öncesi Canan’ın yatak odasında hazırlanırken Ünal’la olan konuşması, aldıkları ödülleri insanların gözlerine sokması, misafirlerinin adını bile bilmedikleri yemekler hazırlatıp isimleriyle hava atması, ardından misafirlere kahve ikram ederkenki tavrı… Ödüller, yemek ve kahve sahnesindeki tavırları görmemişliğine vererek normal karşılasam da, odadaki hazırlanma sahnesini gereğinden uzun buldum ve sevmedim. Nitelikli kahve dükkanlarında rastladığımız bir yöntemle kahve demlenirken geçen diyaloglar hayatın çok içindendi. Bir de kızı Nur için Ozan’ı gözüne kestiren Ferrin var tabii. Nur’un da canına minnet. Ozan’ın sevgilisi olduğunu duymasına rağmen henüz(!) bekar olmasına pek bir memnundu. Bakalım Ferrin bu konuda neler yapacak? Ferrin’in bir şey yapmasına gerek kalmadan Nur mu Ozan’a karşı adım atacak? Ya da bu ilgi Ozan’ın kulağına gelirse Öykü’ye inat olsun diye esas oğlan Nur’la yakınlaşacak mı? Bize yansıtılan Ozan böyle bir karakter değil, ben yapacağını sanmıyorum ama Ferrin ya da Nur’un bir şeyler yapacağından adım gibi eminim.

Dizimizin ikinci çifti olan RüyMer’i de unuttum sanmayın. Açıkçası OzÖy sahnelerinden sonra en çok onların sahnelerinden keyif alıyorum. Rüya, Öykü’nün tam tersi; deli dolu, atacağı adımları önceden hesaplamıyor ve  böyle olmak O’na çok yakışıyor. Hayata bakışı -saplantılı platonik aşkının dışında, daha gerçekçi. Bu halleri üzerinde yapmacık da durmuyor. Rüya gerçekten çok iyi bir abla. Kardeşine yardımcı olabilmek için bölüm boyu çırpındı durdu. Tabii bunu yaparken Merter’den de destek alması gerekiyordu ve bu sayede ikili birbirine daha fazla yakınlaştı. Öykü’nün İzmir’de hayatına giren oteldeki yabancının O’nu ne kadar etkilediğini fark eden Rüya, ‘aşk baytarı’ diye dalga geçtiği Merter’den sanki İzmir’de olanlar kendi başından geçmiş gibi tavsiye istedi. Ama Rüya’cığım ne bilsin bunu duyan Merter’in bundan üzüntü duyacağını? Anlaşılan o ki;  Merter yeni kitabı için denek diye nitelediği Rüya’ya karşı çoktan bir şeyler hissetmeye başlamış. Rüya da O’na karşı boş değil ve bunun kendi de farkında. Bir an önce birbirlerine açılsınlar da biz de Zerrin’den gizli kapaklı yaşayacakları aşkı seyredelim istiyorum. Ama önce Rüya Merter sayesinde Engin Deniz’i etkiler, O’nun hayal ettiği gibi biri olmadığını anlayıp sonra da Merter’le sevgili olurlar diye düşünüyorum. Rüya’nın Merter’den istediği tavsiyeye dönersek;  Merter Rüya’ya o kişiyi bulup yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Rüya önce oteli arayıp 4 Temmuz günü otelde kalan iş adamlarını öğrenmeye çalıştı (Buradaki ses değiştirip konuşması çok sevimliydi.) Başarısız olunca ikili ertesi gün o otelin İstanbul şubesine gidip o gün otelde kalanların listesini elde etmeye çalıştılar. Resepsiyondaki görevliden yardım alamayınca otel çalışanı kılığına girdiler. Bu gizli görev sırasındaki hallerini ve bu sayede birbirlerine daha çok yakınlaşmalarını sevdim. Tam listelere bakarken önce Merter’in hayranı teyzelere, sonra da görevliye yakalandılar beklediğimiz üzere. Merter’in üzerine saldıran teyzeler ve Rüya’nın onlarla ilgili kurduğu cümle çok komikti: “Huzurevinde bedava mı dağıtıyorlar kitabını?” Rüya’nın Merter’e bu iğneli cümlelerine bayılıyorum vallahi. Çekimleri de aynı otelde yapmışlar, herhalde hiçbir otelin şubesi birbirine bu kadar benzeyemez. Bari başka bir oteli kullansaydınız.

Sürekli Öykü’ye olan tavırları ile bizi şaşırtmaya devam eden Cem, ertesi sabah bir sürprizi olduğunu söyleyerek Öykü’yü evden almaya geldi. Öykü için yapım şirketlerinde bir ofis hazırlatmış onu gösterecekmiş. Söz gecesi ailelere karşı tavırlarıyla, onlara rağmen Öykü’yle evlenmek istediğini söylemesiyle, ardından Ozan’la yaptığı konuşma ile, daha sonra yemekteki sözleriyle ve bu son yaptığı ile “Acaba Öykü’yü aldattığını düşünerek O’na haksızlık mı ediyorum?” diye düşünmeye başlamıştım. Ki maalesef bir bahaneyle Öykü’nün yanından ayrılıp İzmir’de gördüğümüz kızla buluşmaya gitti ve beni yanıltmadı. Hatta bu kızla olan ilişkisi Öykü’den daha önce de varmış meğer. Ama o zaman nedir bu Öykü’ye olan tavırları? Öykü’yü aldattığı gerçeğini Ozan’dan bile saklaması? Cem’in bu davranışlarını anlayan varsa beni de aydınlatabilir mi? Lütfen bir an önce Öykü ya da Ozan Cem’i şu diğer kızla görsün ve gerçek ortaya çıksın, Cem OzÖy’ün arasından çekilsin, aşk dolu OzÖy sahneleri seyredelim.

Tabii Öykü’yü işyerinde gören Ozan yine O’na kötü davranmaktan geri durmadı. Maalesef O’nu tam görüntülü konuşma sırasında Zerrin istedi diye ayaklarını masaya uzatmış bir şekilde buldu. Yine hemen Öykü’ye yüklenmeler… Şaşırdım mı? Hayır. Ozan’ın bu tavırları daha ne kadar devam edecek bilmiyorum. Bu aşırı kaba tavırlara ne gerek var? Bu kadar kırıcı olmaya değer mi? Kendi hayal kırıklığının acısını niye devamlı kızdan çıkartıyorsun? Sonra bu sözlerine çok pişman olacaksın Ozan! Umarım tez vakitte pişman olursun da Öykü’yü daha fazla kırmazsın. Cem’in arabayı servise götürme bahanesiyle Öykü’yü yalnız bırakmasının ardından Sude’nin evine gidecek olan Ozan da oraya Öykü’yle birlikte gitmeye karar verdi. Neymiş efendim bu işin bozulmasına O sebep olmuş, gelip düzeltsinmiş… Hem kıza demediğini bırakma, hem de yardımına ihtiyaç duy… Bu ne tür bir işkoliklikse artık…

Ama evet Ozan bu kadar halden anlamaz ve soğuk, duygusuz bir adam olduğu için Sude’yi Öykü olmasa ikna edemezdi. Sude sevgilisi O’nu aldattığı için sinir krizi geçiriyordu ve Ozan O’nun halini hatırını bile sormadı, tek düşündüğü sözleşmeydi. Öykü Sude’yle dertleşmese kız hayatta ikna olmazdı. Haliyle Öykülerin de ailecek davetli olduğu lansmanın yapılması için hiçbir engel kalmamıştı.

Lansman günü de yine olaylı geçti. Merter sorunsuz bir şekilde otelden elinde aradıkları kriterlere uygun 5 adayın isminin yazılı olduğu listeyle geldi ve içine hiç bakmadığı liste olan zarfı Rüya’ya verdi. Yalnız Merter hapse girecek diye kardeşi Meryem’le bu sürede kendi ilgilenecekmiş gibi tavırlar sergilerken yapaydı Rüya. Diğer sahnelerdeki çizgisi bozulmazsa daha iyi olur. Sude lansmanda rol alacağı filmin senaryosundaki ilk cümleyi söyleyince Zerrin’in babasına ait hikayelerin olduğu defterin Canan’ın babası tarafından çalındığı iddiası da doğrulanmış oldu. Sude’nin söylediği ilk cümle Zerrin’in kızlarına yıllardır anlatıp durduğu hikayeye aitti. Tabii Zerrin boş durur mu hemen Canan’a yüklendi. Bu esnada Yüksel’in de Canan’la eski sevgili olduğu ortaya çıktı ve bu defter konusunda neden ağzını açmadığı da anlaşıldı. Ama Canan’ın hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi tavırları sinir bozucuydu. Elbette lansmana Ozan’ın saç baş yolduran tavırları damga vurdu. Öykü’yle Cem’i dans ederken görünce kıskançlıktan gözü döndü ve eline geçen ilk fırsatta Öykü’yü bir kez daha para avcılığı ile suçladı. Cem’le bu yüzden birlikte olduğunu, hatta kendisiyle otelde bile bile çarpıştığını iddia etti. Ailesine de hakaret edip saçmalamada zirveye oynadı ve sonunda hak ettiği tokadı yedi Öykü’den. Keşke daha sert bir tokat atsaydın be Öykü, bu beni pek kesmedi. Yüzüğü de Öykü’ye geri verdi ve Cem’den ayrılmasını istedi. Ama Öykü o anlık sinirle gitti kendisiyle bir an önce evlenmek isteyen Cem’e kendisinin de bunu istediğini söyledi. Halbuki az önce acele etmek istemiyordu. Ah Ozan, işleri daha da arap saçına döndürdün. Sonra böyle acı çeke çeke bakarsın. Kusura bakma senin için üzülemeyeceğim…

Rüya da elindeki zarfı Öykü’ye götürdü elbette ama Öykü hiç bakmadan yırtıp attı. Ama Rüya durur mu, kağıtları birleştirdi ve oteldeki yabancının Ozan olduğunu anladı. Bölüm Öykü ile Cem’in herkese 1 ay içinde evleneceklerini ilan etmeleriyle biterken Rüya’nın öğrendiği bu isimle ne yapacağı merak konusu. Bakalım bu haberi duyan Ozan ne yapacak? Tabii ki evlenmemeleri için elinden geleni yapacak ama hala Öykü’ye kötü davranmaya devam mı edecek, yoksa kalbi gururunu alt edecek ve Öykü’ye açılacak mı? Babasına ait olan defterin Canan’da olduğuna emin olan Zerrin bu konuda ne yapacak? Cem’in Öykü’yü aldattığı ortaya çıkacak mı? Öykü Ozan’a dair hissettiklerinin farkına varacak mı?

Zerrin’in kızlarına anlattığı o hikayedeki gibi OzÖy aşkına dair umudumuzla yeni bölümde görüşmek üzere…

http://aslininsureti.com/izledim/darisi-basimiza-ask-umuttur/

 

Aslı’nın Sureti

www.aslininsureti.com

*.*.*.*.*

Aslı’nın Suretini sosyal medya hesaplarından takip etmek ister misiniz?

Facebook:https://www.facebook.com/Aslının-Sureti-1065930830209554

Twitter:https://twitter.com/aslininsureti

Instagram: https://www.instagram.com/aslininsureticom/

 
Toplam blog
: 183
: 1217
Kayıt tarihi
: 27.09.17
 
 

Ben Aslı…  'Takvim Yılı – Doğum Yılı hesabının sonucu giderek yükselmesine, aynaya baktığında kaz..