Darwin ve evrimin doğal seçilim yasası

Doğal seçilim yasası evrimin en önemli yasalarından biridir. Darwin 150 yıl önce Evrim Teorisini kurarken bu yasadan da söz etmiştir. Buna göre canlılar bulundukları çevre ile iletişim ve alışveriş içindedirler. Çevrenin şartlarında bir değişiklik olursa yaşayabilmek için canlılar da buna uyum sağlamak zorundadırlar. Uyum sağlayamayan canlılar yok olurlar. Bunun anlaşılması için İngiltere’de iyi bir örnek yaşanmıştır.

İngiltere sanayi bölgesinde, henüz fabrikalar kurulmamışken ‘Kavak Pervanesi’ denen bir tür kelebek yaşamaktadır. Kelebeğin kanatları ince, zarif yeşil-gri karışımı bir şekil bulunan gümüş rengi beyaz renktedir. Kelebek bu haliyle arasında yaşadığı kavak ağacının gövdesine benzer. Bu renkler kelebek için kuşlardan korunmak üzere çok uygun bir kamuflaj sağlar. Tabi kelebekler böyle bir becerileri olduğundan habersizdir. Kavakların arasında avlanmadan mutlu bir şekilde yaşarlar. Kelebeğin bu biçim renkleri yüzbinlerce yıl içinde gelişmiştir. Çünküo bölgede başka renkli kelebekler görülüp kuşlar tarafından avlanmış ama onlar kavak ağaçlarına uygun renkleri sayesinde yaşantılarını sürdürebilmişlerdir.

Ancak 19. yüzyülın sonunda sanayi devrimiyle bölgenin yapısı değimiş ve ortalığı siyah sis bulutları, is ve duman kaplamış ve kavaklar kararmaya başlamıştır. Böyle olduktan sonra kavak pervanesi kelebeklerinin kamuflajı bir işe yaramaz olmuş ve kuşlar için çok iyi av olmuşlardır. Bütün gümüş beyazı renkli kelebekler kuşlar tarafından avlanmış ve soylarının tükenmesi noktasına gelmiştir. Ancak doğal seçilim yasasını bilmeyenler için çok ilginç bir gelişme olmuştur. Kelebek rengi kararmış olarak yeniden çoğalmaya başlamıştır. Çünkü içlerinden bazılarının rengi diğerlerine göre koyuydu ve yeni çevre durumu onlara kuşlar tarafından görülmemeleri için bir avantaj sağlıyordu. Bir süre sonra eskiden olduğu gibi ağaçların arasında oynaşan çok sayıda kavak pervanesi görülmeye başladı. Çünkü renkleri çevre ile ve ağaçların yeni renkleri ile uyumlu idi. Böylece denge yeniden kuruldu.

Bu koyu renkli kelebekler daha önce de yaşıyorlardı. Ancak sayıları kolay görülebildikleri için çok azdı. Bütün kelebek nüfusunun %1’i kadardılar. Yeni durumda gümüş beyazı kelebekler bu orana düştüler. Bu durum birkaç yıl içinde bölgede gözlenen bir doğal seçilim örneğidir.

Akıllı tasarımcılar bu örneği kabul etmezler. Evrimin yalanı derler. Sebep olarak sonuçta koyu renkli kelebeklerin zaten var olduğunu, yeni bir tür kelebeğe dönüşmediğini söylerler. ‘İstemeden’ gözden kaçırdıkları birkaç şey var.

İki farklı renkte olan kelebekler zaten binlerce yıl içinde türleşmiştir. Aralarındaki faklılık çevre şartlarının değişmesiyle birinin yok olmasına birinin üremesine yol açmıştır.

Bu örnek türleşmeye değil evrim teorisinde doğal seçilimin nasıl işlediğine verilmiş bir örnektir. Önemli olan çevre ile uyumdur. Çevre ile uyumlu olan seçilir, uyumlu olmayan yok olur.

Kelebeklerin kamuflajı yaratılışçılar tarafından mucize olarak değerlendirilir ve Tanrı’nın varlığına örnek gösterilir. Ama ortada bir mucize olmadığı açıkça görülüyor.

Dünyamız sabit temeller üzerine kurulmuş bir yer değildir. Sürekli değişmektedir. Canlıların yaşayabilmesi için bu örnekte olduğu gibi çevre ile uyumluluk göstermeleri çok önemlidir. Çevre bize uymadı, biz çevreye uyum sağladığımız için yaşabildik. Tanrı canlıları ve yaşadıkları çevreyi onlara uygun yarattı dersek, günün birinde çevrenin değişmesiyle –bu sera etkisi olabilir- ortaya çıkabilecek soyumuzun kuruma ihtimaline boşvermiş oluruz. Bu da çok tehlikeli bir eğilim olur. İşte cahillikle bilim arasında bu kadar büyük fark vardır.