Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '09

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Daşmanlık

Daşmanlık
 

Danışmanlık: Bilgi satmaktır. Bilgiye ve beceriye sahip olmadan, neyi nerden kime satacaksın?


Son yıllarda sıkça duyulmaya başlanan tabirlerden birisi de danışmanlık. Bu kelimenin altı doldurulmamış tanımı üzerine basit birkaç tahlil yapmakta yarar var.

Çevremizde 'danışman' diye dolaşan, meslek olarak kendilerine 'danışmancılık' gibi bir uğraşı alanı icat etmiş, çok sayıda uzman var. Bilmeyenlerin kelimenin kökünden yola çıkarak rahatça tahmin edebilecekleri gibi; bu kişiler kendilerine danıştırıyor. Yani eskilerin deyişi ile; yol-yordam, usul-nizam öğretip işin daha düzgün yürümesini yada bitmesini sağlıyorlar.

Kim, neyi, neden, kime danışıyor? Mesele de burada başlıyor:
Herhangi bir konuda, kendini, yada kurumunu eksik hissedeler; bu eksiği kapatmak için bu konuda bir uzmanı personel olarak alıp bu sorununu çözebilir. Ama ihtiyaç duyulan hizmet bir personelin istihdamını gerektirecek kadar büyük değilse yada konu kurumun taşıyabileceği bilgi-beceri seviyesini aşıyorsa bu ihtiyaç; ya mevcut niteliğe sahip benzer bir firmadan karşılanır. Yada bu nitelikte bilgi-beceriye sahip olanlardan karşılanır.

İşte 'danışmanlık' ticari bir iş kolu olarak, bu aşamada devreye girer. Danışman, müşterisini ya bilgi-beceri sahibi olanla buluşturur. Yada gerekli bilgi-beceriye bizzat kendisi sahiptir. Olması gereken bu.

Peki bizde bu sistem nasıl işliyor:
Danışmanlığa niyetlenen birileri ortaya çıkıyor.
- “Ben danışmanım abi!” Bütün süreç bu kadar!:
- “Eeee??”
- “Eee'si bu işte.”
- “Adam(/lar) danışman.”
- “Neyin?”
- “Ne olursa abi...”
Başka bir danışman kardeşimiz ile koyuluyoruz sohpete. Laf geliyor gıdaya. Soruyorum:
- “Gıda?” Adam açıyor telefonu birisi ile vıdı vıdı konuşuyor. Hemen telefonu kapatıp size dönüyor:
- “Ooo, tabiki.” (Arkadaş askerde patates soymuş herhalde...)

* * *

- “Elektronik?” Diye soruyorum. Aynı olay. Telefona koş.
- “Her türlü abi.” (Kesin evde sigorta değiştirebilen birini buldu.)

* * *

- “Peki yönetim konusunda da danışmanlık alabilir miyiz?”
- “Abi ben zaten yöneticiyim. Tam yerine geldi. Göster, yöneteyim. Fırrr diye yönetirim.” Deyince ben de güven binbeşyüz oluyor. Reklam işleri konusunda da onlarla çalışmaya karar veriyorum. Birkaç saniye sonra inciler diziliyor..:
- “Biz reklam konusuna sıcak bakmıyoruz. Reklamın faydalı bir araç olduğunu düşünmüyorum!” deyi veriyor. “Afferin sana.” Diye içimden geçirip, pazarlama ve halkla ilişkiler konusundaki uzmanlığını da böylece görmüş oluyorum.

* * *

Büyük bir ofis ve süper lüks mobilyalar ile dolu bir danışmanlık firmasında içeri giriyorum. Danışman beni sekreterinin yanında yarım saat dinlendirdikten sonra 'lûfedip' yanına alıyor. (Allah razı olsun.) Duvarlar diploma dolu. İçimden; “Tamam! İşte aradığım özelliklerde bir 'Danışman' diye düşünüyorum. Laf lak-lak birbirini kovalıyor. Bunca uzmanlık, bunca tecrübe paylaşmakla ne iyi etmişsiniz diyorum.”

Ama 'kaftan krala uymuyor' derler ya öyle bir sorun var ortada. Diplomaların durduğu duvara yaklaşıyorum. 10-12 tane altın yaldızlı çerçeve var. O da ne! Hepsi meşhur bir bilgisayar şirketinin parayla sattığı 'Mühendislik' diplomaları. Anlayacağınız bizim sultanın sırtındaki kaftan, çuldan-çaputtan çıkıyor!...
Bir randevu uydurarak özür dileyip, koca bir bardak dolusu Seylan çayını yarım bırakıp oradan ikiliyorum...
Daha fazla seviyeyi düşürmeden hemen oradan uzaklaşıyorum. Danışmanlık hizmetlerinden nasiplenmek de bir başka bahara kalıveriyor.

Anlayacağınız, -gördüğüm- danışmanların gözüyle danışmanlık böyle birşey!
Danışman konusunda danışanlara tahlillerim devam edecek.

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..