Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Datça-Bodrum Feribotu

Datça-Bodrum Feribotu
 

Datça-Marmaris-Muğla güzergahı, müthiş doğal güzellikte ve zevkli bir etap olsa da hem aracınızın hem de sürücü olarak sizin bir miktar yorulmanıza sebep olacak kadar da zor bir güzergah. Bu nedenle, Datça’dan İzmir’e, İstanbul’a gidecek olanların genelde tercih ettiği bir başka ulaşım alternatifi daha var: Datça-Bodrum arabalı feribotu.


Datça Yarımadası’nın kuzeyindeki Karaköy mevkiinde bulunan feribot iskelesinden, her gün sabah saat dokuz ve akşam saat beşte hareket eden feribot; normal hava ve deniz şartlarında iki saatlik bir sürede Bodrum Limanı’na demir atıyor. Biraz dalga ya da rüzgar olursa, bu süre iki buçuk, üç saati bulabiliyor.


Benim tecrübe edip kıyaslama şansım olmadı ama sürekli gidip-gelen dostlarımdan edindiğim bilgiye göre, Datça-Bodrum arasını deniz ya da karayolu ile almanın arasında; hem zaman olarak, hem de kilometre-maliyet olarak hiçbir fark yokmuş. Aynı hesaba geliyormuş. Ama tercih sizin.


Yolculuk, müthiş keyifli saatler sunuyor size. Açık denizden, tüm Gökova Körfezi’ni, bir uçtan diğer uca kat ediyorsunuz. Feribot içinde isterseniz kapalı salon, arzu ederseniz de üst kattaki açık güvertede oturup, büfenin yiyecek ve içeceklerinden istifade ediyor, tüm gerginliğinizi Akdeniz’in masmavi serinliğine gömebiliyorsunuz.


Bodrum’a yaklaştığınızı, hemen Torba açıklarındaki Karaada’dan anlayabiliyorsunuz. Bodrum ile Karaada’nın yaptığı boğazdan geçen feribotunuz, kısa süre sonra Bodrum Limanı’na yanaşıyor.


Bodrum Kalesi, o harikulade güzelliği ve ihtişamı ile sizi selamlıyor. Gemiden iner inmez Bodrum denilen cennetin içinde buluveriyorsunuz kendinizi.


Yolculuğun büyük bölümünde dümen, ikinci kaptan ya da dümencideydi. Gemi kaptanı ise bir an olsun, kaptan köşkünden dışarı çıkmadı, gözünü denizden ayırmadı.


Bir süre, Bodrum’a yaklaşmaya yakın, Kaptan ile sohbet ettik. Kıyıdaki bazı tesisleri, yerleşim birimlerini anlattı bana. Tam sohbetimiz arasında;


“Bakın Beyefendi, şu karşımızdan geçen yatın ismi ‘Şef’tir” dedi.


Ve daha sonra “Şef”in, zamanında Bodrum’un en lüks ve büyük yatı, gezi teknesi olduğunu ve bir gün, limanda demirli olduğu sırada, içinde kaptanı da olduğu halde yandığını, kül olduğunu ve kaptanın da öldüğünü anlattı.


“Şef”, o çok meşhur ve gözde olduğu yıllarda, Yeşilçam filmlerinin değişmez mekanı imiş. Bildiğimiz, tanıdığımız, defalarca izlediğimiz ve dönemin en yıldız artistlerinin oynadığı birçok film, bu emektar yatta çekilmiş. Hangileri, ismini bildikleriniz var mı filmlerden dedim ama çıkaramadı.


Şimdi yanıbaşımızdan sessiz ve mahzunca geçip gidiyordu. İçine iyice dikkatli, gözlerimi kısarak baktım. Evet evet, Kadir İnanır’la Filiz Akın oradaydılar işte. Üst güvertede güneşlenen de sanırım Türkan Şoray’dı. Mahir Günşıray’la Ayhan Işık ise bilardo oynuyor, Göksel Arsoy içkisini yudumluyordu.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..