Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Datça

Datça
 

...


“Tanrı, yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse Datça yarımadasına bırakır.”

Strabon M.Ö. 64 - M.S. 24

Doğrusu, geçmişi 4000 yıl öncesine kadar uzanan Datça’yı görünce, tarihin ilk coğrafyacısı olarak da bilinen ve bugünkü Türkiye sınırlarında bulunan Amasya’da doğmuş olan; ünlü Yunan tarihçi ve filozof Strabon’un bu söylediğinde hak vermemek mümkün değil.

Bu güzel cennet parçasını görür görmez; WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı)’nın, neden Datça Yarımadası’nı, Bozburun Yarımadası ile birlikte, 1999 yılında

“Tanrı, yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse Datça yarımadasına bırakır.”

Strabon M.Ö. 64 - M.S. 24

Doğrusu, geçmişi 4000 yıl öncesine kadar uzanan Datça’yı görünce, tarihin ilk coğrafyacısı olarak da bilinen ve bugünkü Türkiye sınırlarında bulunan Amasya’da doğmuş olan; ünlü Yunan tarihçi ve filozof Strabon’un bu söylediğinde hak vermemek mümkün değil.

Bu güzel cennet parçasını görür görmez; WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı)’nın, neden Datça Yarımadası’nı, Bozburun Yarımadası ile birlikte, 1999 yılında, acil olarak korunması gereken 100 yeryüzü noktasından biri olarak belirlediğini hemen anlıyorsunuz.

Onlarca irili ufaklı koy yol boyunca; zeytin, çam, badem, meşe başta olmak üzere bir sürü ağaç türüyle size eşlik ediyor. Her koy ayrı güzellikte... Deniz kimi zaman lacivert, kimi zaman mavi, kimi zaman yeşil… Kimi koylarda denizin berraklığının ipeksi bir büyüleyiciliği var… Gözlerinizi alamıyorsunuz…

Alacalı bulacalı, süslü püslü, yapay her tür güzellikten uzak; doğal bir güzelliği var Datça’nın… İnsan bir kez daha; “Hiçbir süse ihtiyaç duymadan, kendi iken güzel olan; gerçekten güzeldir.” sözüyle ne denilmek istendiğini anlıyor; sırt üstü uzanmış, gece gökyüzünü dolduran milyonlarca yıldızı hayranlıkla seyrederken Datça’nın herhangi bir sahilinde…

Nasıl severim badem çiçeklerini… Baharın açan o ilk hallerini, uçuk pembeye çalan beyazlıklarını, insanı baştan çıkaran kokularını…

Bana hep iyi gelmiştir zaten badem ağaçları. Hep sarmıştır yaralarımı. Belki bu yüzden en çok badem ağaçlarını görünce hissediyorum doğru yere geldiğimi… Bir kez daha, yıldızların altında sığınıyorum badem ağaçlarına; sağaltsınlar beni; yeni bir ben olarak salsınlar hayatın içene diye…

Çoğu kez; yanlış zaman ve yanlış yerde olmanıza neden olan kader, nadiren de olsa, kimi kez; ne zaman, nerde olacağımıza doğru karar verebiliyor işte… Demek kaderim; böylesine bir güzelliği kalbimin en çok kanadığı dönemde yaralarımı sarsın diye sakladı, diyorum kendi kendime… Bir de çevirip kafamı, yanımdaki insanların gözbebeklerinde gerçekten sevildiğimi görünce…   

 

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..