Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Daum Sendromu...

Daum Sendromu...
 

Bir takım sezon boyunca birçok hata yapabilir. Ancak aynı hatayı birden fazla mesela diyelim ki 5 defa yapıyorsa ona ne denir?

Buna sendrom denir.

Bu sendromun semptomları nasıl ortaya çıkıyor? Bir takım bin bir güçlükle bir gol buluyor; sonra ne oluyorsa ondan sonra oluyor takım önce duruyor, karşı takımın oynadığı maçı izlemeye başlıyor, bir süre sonra karşı takım artık kendi futbolunu diğerine kabul ettirip gol ya da goller buluyor.

Fenerbahçe bu sezon Manisaspor, Twente, Antalyaspor, Gaziantepspor ve en son bu Kayserispor maçlarında aynı sendromun etkisinde kaldı, iki galibiyet, iki yenilgi bir de beraberlik aldı. Kazandığı maçlarda da rakiplerin mutlak hata yaptıklarını; aslında gol atmak için Fenerbahçe kalesine yüklendikleri an verdikleri boşluğu değerlendiren Fenerbahçe’nin üç puan aldığını hatırlayabiliyoruz.

Bu durumun adı özellikle Kayseri'de anlaşıldı ki Daum Sendromudur.

Maç sonrası demecinde “biz bu maçta iki puan kaybetmedik, bir puan kazandık” diyerek itirafta bulunan teknik adamın beş maçlık bu seriyi kenardan öylece izlemesini anlamak çok mümkün değil. Yani o da Kayserispor maçının berabere bitmesinin tesadüf olduğunu görüyor.

Daum Sistemini kendi yıldızlarına harcadı..

Öncelikle bu maça baktığımızda Daum’un kendi sistemine aykırı şeyler yapmış olduğunu görüyoruz. Geçen hafta içinde Daum’un biraz daha cesaretle yıldız oyuncuları kenarda oturtabildiğini yazmış ve bunun kendisine rahatlık verdiğini söylemiştik. Daum kendisine baskı kuran yıldızları oynatmak adına önceki yıllarda sistemini bozmak zorunda kalıyordu.

Ama şimdi de kendi yarattığı yıldızlar yüzünden sistemini, ilkelerini zorluyor. Kuşkusuz hayat boşluk tanımıyor ve doğru işleyen bir düzeni “ben yaparsam olur” havası içinde bozanları asla affetmiyor.

Daum’un neredeyse manevi oğlu durumuna gelen Kazım yüzünden Fenerbahçe’nin işleyen sistemi bir kenara bırakıldı bugün. Daum, Kazım’ın joker olduğunu düşünüyor olacak önce sağ kanatta denedi, sonra hücum hattına aldı, bugün de bence nerede oynadığını Kazım’ın bile anlamadığı bir bölgede kilitledi. Kazım bugün top tutamadığı gibi yaptığı faullerle takımın uyumunu, konsantrasyonunu bozdu.

Daum’un çok güvendiği bir diğer isim geçen hafta Galatasaray ağlarını şans eseri yoklamış Güiza. Bu kadar kötü nasıl olunur ayrı bir şey; bir futbolcu takımından ve maçtan bu kadar nasıl kopuk olabilir gerçekten çok ciddi incelenmesi gereken bir durum.

Kazım ve Güiza ikilisi sayesinde Fenerbahçe zaten dokuz kişi oynadı.

Oysa on gün önce Bükreş’te sahaya sürdüğü on bir ve diziliş Fenerbahçe’nin ve Daum’un doğrusuydu. Yani Kazım’dan vazgeçemiyorsa o zaman son iki maçtır görev verdiği bölgede oynatmalıydı. Eğer Alex oynamıyorsa bu görev hafta içinde forma isteyen Özer’e teslim edilmeliydi.

Fenerbahçe dokuz kişi oynayınca Emre ve Baroni’nin üzerine çok yük bindi. Maçın son on beş dakikasında bu ikili oyundan düştü. Kayserispor burayı topla geçti ve ayağa oynamaya başladı. Ayrıca geçen hafta zorlanacağını düşündüğümüz Carlos aşırı motivasyonunun kendisine doping yapmasından olacak kusursuz oynarken Kayseri’de ikinci yarı pili bitti. Yaptırdığı penaltı sadece bedenen değil zihnen de yorgunluğun ürünüydü, Carlos’a yakışmadı.

Ancak bu da Carlos’un hatası değildi. Yani haftalardır medya üzerinden Türkiye’den ayrılacağına dair mesajlar veren bu futbolcunun üzerinden oynamaya devam etmek de başka bir teknik adamlık hatası. Yani Santos’u bu akşam sahada görse herhalde Dunga oturur hüngür hüngür ağlardı. Daum yüzünden adam milli takımdan da düştü. Peki, Ocak ayı gelince ne olacak? Carlos ülkemize veda edecek, Santos ister istemez o bölgeye çekilecek. Yüz yıllık Fenerbahçe, Carlos’un bu tutumuna teslim edilebilir mi?

Ancak Daum yine o dünya yıldızlarının ve kendi yarattıklarının etkisinde çıkamıyor. Oturmuş, çalışan ve başarı getiren sistem bu yüzden aksıyor ve kendisi bunu kenarda sadece izliyor.

Rakip takımlar da hiç olmadıkları kadar kendilerini iyi hissederek Fenerbahçe’nin üzerine cesaretle gitmeye başlıyor. Antalyaspor’u herkes çok ayıpladı; bu nasıl Süper Lig takımlığı dendi, maçın son bölümünde defansını komple boşalttığı için. Ama Fenerbahçe’nin kendilerini iştahlandırdığından kimse söz etmedi. Fenerbahçe’nin böyle bir özelliği var, rakip bir süre sonra kazanacağına o kadar inanıyor ki…

Peki, Kayserispor çok mu kötü oynadı? Buna evet demek mümkün mü? Ancak Kayserispor’un özellikle ikinci yarının yarısından sonra iyice belirginleşen atak üstünlüğünün nedeni Fenerbahçe’nin yapılan değişikliklerle sisteminin darmadağın olmasıydı.

Düşünün ki Fenerbahçe attığı bedava gol dışında koca bir 90 dakika sadece bir tek Mehmet Topuz’un direkten döndüğü şutu ile biten bir organize atak geliştirmiş.

Bütün bunların Fenerbahçe’nin başına gelen ve yüksek motivasyonla oynadığı Galatasaray maçlarından sonra ortaya çıkan bir sendrom olduğu da iddia edilecektir. Ancak bu maç Gaziantepspor maçından çok daha farklıydı. O maçta futbolcular komple oynamamıştı. Oynamadıkları için konsantrasyonları yok olmuştu. Bugün takımın diziliş, oyuncu seçiminden kaynaklanan bir başka sendrom ortaya çıktı.

Biz buna artık Daum Sendromu diyeceğiz.

Fenerbahçe'nin oyun ve diziliş yanlışlarını daha sonra detaylandırırız.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..