Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '20

 
Kategori
Öykü
 

Davet

          Salih dudaklarında ıslıkla eğilip botlarını giyindi. Ayaklarına iyice oturması için botlarını yukarı doğru çekti. Ayaklarına tamı tamına oturmuş kilitlenmişti botlar. Botların ucunda boşluk kalıp kalmadığını yokladı. Ayak parmakları ileri kayıp iyice oturdu ayakkabı içine.

           Evin arkasından geçen asfalt yola indi. Otobüs durağının tentesinin altında bekleyenlere selam verip yanaştı. Sabahın gülen güneşine ellerini siper etmeden baktılar bir süre.

        İşçiler her sabah buluşuyorlardı otobüs durağında. Tanışıklıkları üç yıl olmuştu. Kızılırmak dirense de baraj her geçen gün yükseliyordu. Kızılırmak’a  gem vuracaktı Altınkaya barajı.

         Tek katlı beton duvarların vidalarla tutturulduğu evler bir günde kuruluyordu. Hemen elektriği, suyu bağlıyorlardı. Su geçirmez çatıları gri, dış duvarları serpme sıvalıydı.

         Kızılırmak, evlerin kıyısından boz bulanık akıyordu. Kapıkaya köyü kalın beton direklerle baraja bağlanmıştı.            Kapıkaya’dan toprak çeken iri kamyonlar bir günde beton köprüden kaç kez geçiyorlardı kim bilir?

         İşçi evleri her geçen gün çoğalıyordu. İşçiler, otobüs durağında parmak ile sayılamayacak cinstendi. Kapıkaya toprağı kamyonlarla barajın tabanını yükseltiyordu. O killi toprak santim santim barajı örüyordu.

         Barajın tabanına serilen su geçirmez killi toprak silindir biçimli taşla eziliyordu. Dağ gibi yükselen toprak sonra santimlere iniyordu. Metrelerle ölçülecek yüksekliğe ulaşması için  günleri alıyordu killi toprak.

         Her sekiz saatte değişen yorgunluktu. Tek katlı evlerden yükselen yemek kokuları babalara çıkarılmış birer davetti. Baba elini, ayağını yıkayıp eve geçti. Karısına konuşmadan uzun uzun baktı. Karısı ses etmeden kenara çekildi.

         “Sakın gürültü yapmayın, koşup oynamayın evin içinde.”

öğüdü çocukların kulaklarından  hiç eksik olmuyordu annenin.

           Evlerin zilleri çalınmadan bir bir açıldı kapılar. Annelerin öğütlerinden habersiz baba çocukların iki odanın açıldığı salonun uzak köşelerine saklanmalarına katlanamadı.

           “Haydin bakalım yemeğe!”

diyerek daveti bu kez çocuklara çıkardı.

 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..