Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Davos’da Erdoğan’ı İngilizce Kurtardı

Davos’da Erdoğan’ı İngilizce Kurtardı
 

Unutulmayacak Davos!


Sayın Erdoğan Davos dönüşü Türkiye’de büyük coşku ile karşılandı.

Televizyonlarda kendilerine mikrofon tutulan vatandaşlar, ağız birliği ile Başbakan’a övgü yağdırdılar. Hatta AKP’li olmadıklarını, hatta Erdoğan’ı sevmediklerini öncelikle vurgulayanlar bile, hemen arkasından Başbakan’ın haklı olduğunu ve doğru hareket ettiğini söylediler.

“Dış Politika” konusunda büyük bir gaf olarak nitelendirilmesi gereken bir davranış, bu işten anlayanları hayrette bırakacak biçimde, Erdoğan’a ivme kazandırmışa benziyor.

Başbakan’ın bu defa dış politika arenasına taşıdığı dillere destan öfkeli tutumu, içeride beklenmedik biçimde kendisine puvan getirmiş görünüyor.

Beklenmedik biçimde mi?

Önce kısaca bunu irdeleyelim.

Haftalardır tüm Türkiye medyasında, Filistin’de öldürülen çocuklar, ağlayan anneler, bombalanan okullardan söz ediliyor. Vicdanı olan herkesi ayaklandıracak bu görüntüler, fotoğraflar, haberler, elinden başka birşey gelmediği için sadece seyretmek zorunda bırakılmış kamu oyunu, öfkeden ve çaresizlikten patlama noktasına getirmişti. Avrupa ülkelerinden ve özellikle ABD’den bir müdahale gelmesini bekleyen insanlar, bu da gerçekleşmedikçe, İsrail tarafından müslüman Filistin halkına yapılan oransız baskı ve zulüm derecesine varan askeri harekattan ötürü, son derecede gergin bir psikoloji içine girdiler.

Sayın Erdoğan’ın Davos’daki çıkışı, tam bu ruh halinin tavan yaptığı bir noktada gerçekleşti. Bu çıkışın, Filistin halkı için birşey yapılması, birilerinin itiraz etmesi ve İsrail’i durdurması beklentisi içinde olan insanlar için, bekledikleri hareket halinde algılanması normal. Hele bu insanların çoğunluğu, senelerdir kendisini AB sınırında tutan yabancılardan bıkmış, senelerdir çeşitli platformlarda ikinci sınıf muamelesi gördüğü kanısında olanlardan oluşuyorsa. Bu yüzden Başbakan dönüşünde coşku ile karşılanmış ve bu yüzden, olay “masaya haklı bir yumruk atma” tarzında algılanarak, muhaliflerden bile övgü ve takdir görmüştür.

Öte yandan, dış politikada gaf olarak nitelendirilmesi gereken davranış ve bu işten anlayanlardan söz ettik. Burada sözü diplomatlara bırakıyoruz:

Eski Dış İşleri Bakanı Şükrü Sina Gürel: “ Bu tavır devlet adamlığına ve uluslararası politik davranışa sığmayan bir gösteri oldu. Erdoğan büyük bir tren kazası yaptı.”

Emekli Büyükelçi İlter Türkmen: “Bu öfkeli tutumun çok yansımaları olacak. Vahim bir durum. Ne olursa olsun iki ülke arasında sert rüzgarlar esecek. Başbakanın en büyük hatası, Hamas ile paralellik kurması.”

Emekli Büyükelçi Özden Sanberk: “ Erdoğan haklı olduğu yerde haksız duruma düşürdü kendini. Erdoğan tam bir dış politika gafı yapmıştır.” (Gazeteler)

Sayın Erdoğan’ın gerçekten de dış poşitika platformlarında pek rastlanmayan tarzı ve Davos çıkışı konusunda tecrübeli diplomatların kanaatleri böyle.

Başbakan ise onlara “Ben monşerlerin dilinden anlamam, anlamak da istemem.” şeklinde cevap vererek, diplomasiden anlamadığını kendisi açıkça itiraf etmiş oldu.

İki ülkenin ilişkileri konusunda diplomatların haklı olup olmadıklarını zaman gösterecek. Peres’den ve İsrail Dış İşlerinden gelen işaretler, şu an için Türkiye ile bir kriz istenmediğini belirtiyor ama ileride bu tutumu ne şekilde ödeteceklerini hep birlikte göreceğiz.

Olayın dış dünya medyasındaki akisleri de, ilk anda korkulandan çok daha yumuşak oldu. Birçok haber ajansı ve yabancı televizyonlar durumu “Eklat” (Skandal veya kavga) olarak nitelendirdiler ama haberi genelde tarafsız bir biçimde verdiler. Amerikan ve İngiliz medyasında biraz daha sert sesler duyulduğu halde, sonuçta durumu çok da fazla büyütmediler. Hatta bazıları panelden çıkıp gidişini, “Arabulucu” tavrını yerle bir eden taraflı davranışını bile, Filistin halkına duyduğu merhamete bağlayarak hoşgördüler.

Türk diplomatlarının, diplomasi platformuna yakıştıramadıkları davranışın, batı dünyasında daha hoşgörüyle karşılanmasında yatan asıl sır ise, inanılmaz gibi görünse de, panelde konuşulan İngilizce lisanında gizli.

İngilizcede bilindiği üzere “Siz” hitabı yoktur. “Sen” ve “Siz” tek bir kelime ile “You are” ile ifade edilir. Sayın Erdoğan’ın, Türkiye’de herhangi bir siyasi platformda alışık olduğu uslubunu sürdürerek, bir devlet adamına, bu devlet adamı İsrail’in cumhurbaşkanı da olsa, “Sen” diye hitabettiğini, görevli tercüman “You are” ile tercüme ettiğinden, canlı yayından ve sonraki haberlerden dünyada hiç kimse anlamadı. Bunu, Türk basınını takibederek sonradan öğrenmiş olacaklar.

Şayet bu konuşmalar Fransızca veya Almanca dillerinden biriyle tercüme edilmiş olsaydı, Perez bu hitap şeklini anında anlayacak ve kimbilir ne tepki gösterecekti ve şu anda Türkiye Başbakanı, hem kendisini hem de Türkiye’yi zor hatta komik bir duruma sokmuş olacaktı.

Çünkü o zaman, bütün dünya, bir başbakanın, bir diğer devlet adamına, resmi bir siyasi platformda, daha önceden hiçbir samimiyeti olmadığı halde, mahalle kahvesindeki her hangi birine veya bir çöl bedevisine hitabeder gibi, “Sen” diye hitabettiğini hayretle görmüş olacaktı.

Çünkü bu dillerde “Sen” ve “Siz” ayrımı vardır ve aynen Türkçe’deki gibi kullanılır. Yani hiç kimse, önceden arkadaş olmadığı, hele hele resmi bir pozisyonda görüştüğü hiç bir başka insana “Sen” diye hitabetmez.

Çünkü bu dilleri kullananlar, ilişkilerde “Siz” den “Sen” e geçmek için, belli bir samimiyeti ve her iki tarafın özgür iradesini ve kararını öngörürler. Bunun için daima yaşı daha büyük veya sosyal durumu daha yüksek olan kişi, diğerine senli benli olmayı teklif eder. Bu karar olmadan, bunun dışında kullanılan “Sen” hitabı, ya bu hitabı kullanan kişinin karşı tarafı aşağılamak niyetini veya sosyal açıdan zarif parketlere alışık olmadığını gösterir.

Ama böyle bir durum, siyasi bir zirvede gerçekleşirse, o ortamda bulunanlar önce hayretler içinde kalırlar ve arkasından bu hitabın aşağılamak üzere kasten yapıldığını anlarlar. Aşağılandığını anlayan bir devlet başkanı ne yapar?

Yani aslında patlamak için Peres’in gerekçesi vardı ama vaziyeti anında kavrayamadı.

Sayın Erdoğan’ın kendisini her zaman haklı gören tavrıyla gerçekleşeceği zayıf bir ihtimal de olsa, umarız ki kendisi, koruyucu meleklerin bahşettiği bu sonucun getirdiği başarı sarhoşluğuyla, bu davranışı, başka uluslararası platformlarda kullanmayı adet haline getirmez.

Uluslararası platform çok kaygandır ve her zaman da insanın şansı bu kadar yaver gitmeyebilir.

İnsan kendisi düştüğü gibi, bütün bir ülkeyi de kendisiyle birlikte düşürebilir.

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..