Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Davos Raporu (5)

Davos Raporu (5)
 

Davos'a damga vuran Erdoğan, Peres'e hitaben konuşurken.. Krizin ilk dakikaları...


Davos’ta yaşananlar herkesin gözü önünde cereyan etti ve bu tatsız tuzsuz olayı canlı veya sonradan milyonlarca insan izledi. Bakın, gördüğüm ve anladığım kadarı ile Başbakan yalnız bizim ülkemizde ve İslam ülkelerinde alkışlanmış.

Bir moderatör’ün gayri-ahlaki ve anti-demokratik yaklaşımı nelere mal oldu. Belki basit hamlelerle geçiştirilebilinecek bir durum, ülkeler arası diplomatik krizlerin rüzgârlarını estiriyor birkaç gündür. Yazı dizi gibi olan bu konuda daha çok konuşulabilir. Önceki yazım’da hem batı’nın, hem doğu’nun konuya bakış açılarını resimlemeye çalışmıştım. Olay, Sayın Başbakan’ı havaalanında yüzlerce kişinin karşılaması gibi, Arap ve İslam ülkelerinin Erdoğan’ı alkışlaması ve manen ödüllendirmesi kadar kolay ve ucuz bir durum değil. Ok bir kere yaydan çıkmıştır. Şimdi, saplanacağı hedefi aramaktadır.

Aslında her şey çok da güzel başlamıştı belki. Orta Doğu’nun en önemli oyuncusu olmak, Orta Doğu barışına katkı sağlamak ve İsrail-Filistin arabuluculuğuna soyunmakla Türkiye çok puan kazanmış gibi görünüyordu. Bu diplomatik bir ataktı ve sonu bize yarayabilirdi. Ama bir anda ibre tersine dönüverdi. Davos’taki panelde moderatör’ün yaptığı bir bakıma terbiyesizlik yüzünden, öncelikle Başbakan orayı terk etti. Aslında buraya kadar olayın bir yüzü var. Bunu hemen hemen herkes destekliyor ve sağcısından solcusuna, gazetecisinden, iş adamına ve diğer politikacılarına kadar Türkiye Başbakanı’na böyle kimse davranamaz diye de yorumda bulunuyor. Bunu biz de buradan destekledik. Ama işin can damarı, zurnanın zart dediği yer burası değil.

Belki artık kimse moderatörü konuşmuyor bile. Ortalıkta değil diplomatik çevrelerde bile konuşulan konu, Başbakan Erdoğan’ın İsrail’i ve Simon Peres’i hedef alan sözleri. Neydi o sözler? En ağırından <ı>“ siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diye Peres’e hitaben konuşması ve Tevrat’tan örnekler vermesi (muhtemelen Tevrat’ta bir madde değil, 10 emir’in içinde geçen bir madde olsa gerek) ve “siz katilsiniz” demeye getirmesi, Hamas’ı savunur pozisyonda olması bardağı taşıran son damla oldu galiba. Bir anda, zaten Türkiye karşıtı olan bazı grupların eline fırsatlar geçti ve özellikle bazı Avrupa ülkelerindeki aşırı sağcı ve aşırı Yahudi gruplarca Erdoğan “anti-Semitist” ilan edildi ve Türkiye “Yahudi karşıtıdır” söylemleri dolaşmaya başladı.

Daha dün Orta Doğu’ya getireceği barışa olan katkılarından ve girişimciliğinden dolayı alkışlana Türkiye, diplomatik krizlere dönüşen, şimdi Batı ile gitgide açılan arasını diplomatik girişimlerle onarmaya çalışıyor. Her nekadar Başbakan “anti-Semtizm’e” karşı olduğunu açıklasa bile..

Peki, şimdi ne olacak? Bunun için yine ortalıkta dolaşan haberlere bir göz atalım..

ABD’nin en saygın gazetesi Washington Post, dünyadaki 50’den fazla Müslüman ülke arasında Türkiye’nin Batı açısından özel bir konumu bulunduğunu belirterek, AKP döneminde Türkiye’nin bu özelliğini kaybetmekte olduğunu ve “Muhtemelen yeni Başkan Obama’nın gözde Müslüman ülkesi” olmayacağını yazdı.

Bu bir öngörü mü, bir dilek mi, hafiften bir dayatma mı?

Bunu henüz bilemeyiz. Ama aynı gazete <ı>de “<ı>AB yolunda Fransa gibi ülkelerin engellemesinin doğru olması rağmen, sorunun bir o kadar da AKP’nin liberal değerlerden uzaklaşması olduğu ve AKP’nin altı yıllık bir iktidar döneminden sonra Türkiye’yi artık daha az özgür, daha az eşit bir ülke yaptığı ve medyadaki engelleme girişimleri ile kadın-erkek eşitliğinde yaşananların bunun göstergesi olduğu” bilgisi de yer alınca durup biraz düşünmek gerekiyor. Tespit ne derece doğrudur?

Yalnız bu kadar da değil elbette.. Bugün iş çevrelerinde oluşan asıl kaygı Başbakan’ın bu ölçüsüz çıkışının Türkiye ile İsrail arasındaki hem diplomatik, hem ticari ilişkilere kalıcı bir darbe vurması olasılığının oldukça güçlü görünüyor olması… Bu arada İsrail ile aramızda “Savunma Sanayi iş birliği anlaşması” gibi bir antlaşma olduğunu da vurgulamak gerekir ki, ne olacağı konusunda durum oldukça ilginçtir.


Yahudi lobisinin ABD’deki gücü ve etkisinin oldukça dinamik ve dominant olduğu bilinirken ve yeni ABD yönetiminin bölgedeki açılımında Türkiye’nin rolünün çok etkin olacağı konusunda pozitif beklentiler ve öngörüler dolaşıyorken, Türkiye Başbakanı’nın Davos’ta adeta Hamas’ın savunucusu gibi konuşmasının hoş karşılanmayacağı izlenimi de oldukça yaygın. Bu konuda ABD’deki Yahudi Lobisi boş durmayacaktır. Amerika’nın tutumunda sonra birçok Avrupa ülkesinde de benzer durumlar gözlenince de çok çetrefilli bir dönemece girildiği de görülmektedir. Onlardan farklı bir tutum beklemek de fazlaca hayali olurdu zaten. Zira, İsrail Filistin’i günlerce bombalarken ve binlerce insan hayatını kaybederken, Avrupa yalnızca sustu. Bir tepki bile göstermedi.


İş dünyası, Türkiye gibi ülkelere özel dış kaynak girişinin asgariye indiği ve IMF ile ilişkilerin kritik noktada bulunduğu bir ortamda Türkiye’nin Batı’ya sevimsiz gelecek adımlar atmasının ne kadar doğru olduğunu da sorguluyor. Buna katılmamak mümkün değil. Fakat, bu ara en çok konuşulması gereken bir diğer paralel konu da <ı>“Başbakanın Davos çıkışının tamamen iç politikaya ve kendi seçmenine yönelik bir çıkış” olma ihtimalinin olması..

Sanırım Türkiye’yi gerçekten çok zor günler bekliyor!..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..