Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '08

 
Kategori
Aile
 

Daykooo!

Daykooo!
 

Az önce hastaneden döndük. Oğlum sünnet oldu ve güle oynaya eve geldik. Geldik gelmesine ama sünnet olmadan önceki on beş dakika tam bir olay.
Evvela şeker gibi doktorumuz (sevgili “H.Dormen”in birebir kopyası) çıldırdı! Sonra hemşire, sonra hasta bakıcı, dayısı, kuzeni, annesi ve en sonunda ben!

Ha, niye en sonunda ben? Çünkü kendi sünnetimle kıyas yaptığım için. Beni bütün ev halkı, sünnet öncesi saklandığım karyolanın altından çıkarmaya çalışmışlardı.
Başta kulakları çınlasın sünnetçi Şakir ağabey ve diğerlerine verip veriştirmiştim çocuk aklımla.

Herkes “bir şey olmayacak” “hiç bir şey duymayacaksın”gibi sözlerle beni kandırmaya çalışıyorlardı. “Erkek çocuk sünnet olurken annesi oklava sallarsa, sünnet acısız ve kolay olurmuş.”
Rahmetli anneciğim o an yanımızda olmadığı için, oklavayı, şişe dibi gözlüklü babaannem sallamaya kalkınca, millet beni bırakıp cümbür cemaat, babaannemin yaraladığı insanlara ilk yardıma koşmuşlardı.

Rahmetli Hasan ağabeyin kafasına altı dikiş atmışlardı. Meğer babaannem oklava yerine merdane sallıyormuş!
Babaannem, kendini affettirmek için günlerce Hasan ağabeye yağlı kulaç yapıp götürmüştü.

Tam bu sırada beni unuttular diye karyolanın altından çıkınca, rahmetli amcam beni yakaladı.
Oldu da bitti maşallah” Bağırttıra bağırtıra sünnet etti vicdansızlar! Ne bir teselli ne bir sakinleştirici! Vallahi doğrusu ne kadar acıyıp acımadığını hatırlamıyorum. Çünkü çok stresliydim çook.

Tabi o günlerde şimdiki gibi düğünden bir hafta on gün önce sünnet yapmıyorlardı. Bizi bohça gibi paketleyip süslü sünnet yatağımıza yatırıyorlardı.

Rahmetli babam sünnet törenlerinde bizim burada bir ilki yapmıştı. Sulu kuleden getirttiği çalgıcılarının yanında iki de bayan köçek vardı.

Kırmızıyı severler
Birbirini överler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler

İlle de roman olsun
İster çamurdan olsun
Oda Allah kuludur
Her kim olursa olsun

Düğün dernek ederler
Etsiz yemek yemezler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler

Efendim gerdan kıvırma, bel kırma, göbek atma, bahşiş takma serbest. Bir ara, bir baktım, mumya gibi sarılı, altı dikişli kafasıyla, Hasan ağabey almış mazotu lambada yapıyor! Bu oyun o zamanlar bile vardı da bilen yoktu işte.

Düğünümüz cumadan başlayıp Pazar akşamına kadar sürmüştü kafayı bulan çimenlere börtü böcek dünyasına uzanıyordu o zamanlar Sefaköyde, ortalık sarı asma, kara tavuk, bıldırcın, tavşan kaynıyordu şimdi ise balkonda yuvalanan gugukçuklar ile idare ediyoruz. Kuşlar bile terk etti bu diyarı!

Oysa oğlum Gökmen sadece soruyordu; acıyacak mı? Daha var mı? Az kaldı mı? Bir daha yapacak mısınız? Haaa acıttın…
Doktor: Dur oğlum daha bir şey yapmadım.

İğne yapılırken, ne Anne, ne Baba can havliyle “ Daykooo” diye bağırdı. Aman yarabbi iğne tesirini gösterene kadar şeker gibi doktor oldu çuçka biber, melek gibi hemşire drakulanın dişisi… Gökmeni yiyecek!
Doktorun rengi değişti, Gökmene; “Şimdi senin ağzını bantlayacağım” yeter artık. Doktor sen misin ben miyim? Diyerek onu susturmaya çalıştı.

Bir ara sünnet olayını gerçekleştirme eylemine giriştiğinde Gökmen yine feryadı figan etti.
Gökmen “acıyor diye bağırdı” doktor “yalan söylüyorsun” diye bağırdı.

Biz onları kendi haline bıraktık :)) Sonunda doktor kızdı “Dur o zaman sana bir iğne daha yapayım” dedi.
Gökmen ilk iğnenin acısını tekrar yaşayacağını düşünerek yine bağırmaya başladı. Hepimiz onu susturmaya çalışıyoruz. Bu arada doktor iğneyi yaptı. Gökmen farkında bile değil.

Birkaç dakika sonra sünnet olayının bittiğinin farkında bile olamayan Gökmen, halen soruyordu; “başka şeyimi de kesecekler mi?” Hasta bakıcı Gökmene “Şeyine baktığında onu tanıyamayacaksın” dedi ve gülüştük.

Operasyon mevkiinden oğlum çekirge gibi zıpladı. Sonra yeni yıl kutlaması gibi birbirimizi kutladık Gökmen doktor amcasının elini öptü doktor amcası da onu öptü, sevdi. Hemşire ablası da, Gökmeni öptü, sevdi. Sonra yürüyerek hastaneden çıktık.

Darısı sünnet olmayan çocuklarımızın başına. Şu an tam iki saattir herkes evde Gökmenin efeliğini çekiyor! Adam erkek oldu ya; kimisi çitoz almaya, kimisi dondurma almaya, kimisi mısır gevreği; yandık vallahi :))

Şimdi sıra düğünde yani oynama zıplama zamanı tüm dostlarımız, arkadaşlarımız, düğünümüze davetlidir...

Not: Salonumuz 2000 kişilik ve klimalıdır :))

M. Talip Girgin
Tüm yazdıklarım!



 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..