Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '11

 
Kategori
Anılar
 

Dedektiflik çalışması

Ben, geçenlerde ortopedistimin de dediği gibi grafiğin inişe geçtiği yaştayım. Dolayısıyla yeteneklerimin kabul edilmeksizin aile bireyleri ve arkadaşlarım tarafından, yaratıcı enerjisi emilip azaltılan piller gibi kullanılmış olduğunu hissediyorum. Üstelik bunu çok da iyi niyetli korumak ve korunmak adına yapmış olmaları ne yazık ki canımı yakıyor. Hep söylenen tek bir cümle vardı: ”MANTIKLI OL!”

Ben ise, zaman zaman sorgulasam da her zaman duygusal hareket eden bir insanım. Böylece hep iki uçta gidip gelmişim çevremdekilerle ilişkilerimde. Ya çatışmışım ya da boyun eğmişim. Yalnızca bugün için, duyguların da geçici olduğunu bilip “GEÇECEK” diyorum. Arkasından da anımsıyorum, rahmetli babaannemin anneme sık sık söylediği ve sonra da annemin bana her fırsatta anımsattığı sözü: ”Ben geldim anamın yerine, sen gelince benim yerime, sen de bana hak vereceksin.”

Haklılık payı yok değil. Ben, bu Şubat’ta iki yıl olacak Fethiye’ye yerleşeli, geldiğimden beri beni etkileyen birkaç olayı not etmişim. Bunlardan birini sizlerle paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum. Yazının tarihi 15.08.2007

Sabahın erken saatleri yürüyüşe çıkıyorum. 22 metrelik yoldan sahile doğru yürürken bir sesler işittim. Arkama döndüğüm de, yerde iki büklüm göğsünü tutan bir yaşlı teyze ile onu yerden kaldırmaya çalışan genç bir oğlan. Ayrıca devrik bir mobilet.

Yanlarına gittiğim de ise kadının eli yüzü kan içindeydi. Elleriyle silerken iyice kanları yüzüne sıvıyordu. Mendil istedi benden. Yoktu. Elimi başına atıp başındaki krepi çıkarmak istedim. İzin vermedi teyzem, kirlenir diye. Ben, ”Kan lekesi çıkar.” dedim bir an kendim de inanmayarak. ”Elimi bırakma.Evlatlarım gurbette, bundan sonra siz benim evlatlarımsınız.” dedi canhıraş. Tir tir titriyordu korkudan ve etraftan ilgi bekliyordu. Ev telefonunu isteyen beye evde oğlunun olduğunu söyleyince sanki altın bulmuş gibi sevinç dalgalandı yüzünde. Oğlunun evde olduğunu yeni anımsıyordu sanırım. ”Evet, benim oğlum evde. Evet,benim oğlum o. ”deyişinden belliydi bu.

Oğlu geldi sonra. Çok soğuk kanlı bir şekilde olaya el attı. ”Ben sana dikkatli ol!” demedim mi anne? diyerek kızgınlığını belirtti. İşte bu! Kıssadan hisse: Korunmak-kollamak yok. Sadece “olmak” var. Ben,”O” oluyorum ve oğlumun uyarılarını anımsıyorum, canım yanıyor. Duygumu yaşıyorum ve yeni bir güne daha ”MERHABA” diyorum.

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..